© © 2024 S-B-E Ltd

Almanya'da yeni hükümeti zorlu bir ekonomi gündemi bekliyor

Ülkede 16 yıllık Angela Merkel döneminin kapanmasının ardından yeni hükümetin ekonomi gündeminde yüksek enflasyon, tedarik darboğazları, enerji dönüşümü, dijitalleşme ve yüksek kiralar gibi zorlu konular başı çekiyor

DÜNYA
 

Almanya'da yeni hükümeti zorlu bir ekonomi gündemi bekliyor

Ülkede 16 yıllık Angela Merkel döneminin kapanmasının ardından yeni hükümetin ekonomi gündeminde yüksek enflasyon, tedarik darboğazları, enerji dönüşümü, dijitalleşme ve yüksek kiralar gibi zorlu konular başı çekiyor

Bahattin Gönültaş   |09.12.2021


 

    

Berlin

Almanya'da Olaf Scholz başbakanlık görevine başlarken, üç partili koalisyon hükümetini ekonominin Kovid-19 krizinden çıkışını yönetmek, yüksek enflasyon, tedarik darboğazları, iklim değişikliğiyle mücadele, enerji dönüşümü, dijitalleşme, yüksek kiralar gibi zorlu bir ekonomi gündemi bekliyor.

Almanya tarihinde Helmut Kohl’dan sonra en uzun süre başbakanlık yapan ikinci siyasetçi olan Angela Merkel, görevini 2018’den bu yana Başbakan Yardımcılığı ve Maliye Bakanlığı yapan Scholz'a devretti.

Uzmanlar, Şansölye Angela Merkel’in son 16 yılda Almanya'yı etkileyen birçok krizi iyi yönetmesine rağmen, Avrupa'nın en büyük ekonomisindeki bazı derin yapısal sorunları çözmeyi başaramadığını belirtiyor.

Merkel döneminde Kovid-19 krizi öncesi yaşanan ekonomik büyüme ve bütçe fazlasına rağmen, Almanya'nın kamu altyapısının ihmal edildiği ve eskiyen altyapıya çok az yatırım yapıldığı ifade ediliyor.

Ayrıca Merkel, ülkedeki konut piyasası ve yoksul ailelerinin çocuklarına eğitimde fırsat eşitliği sağlanamaması meselelerini çözememesinin yanı sıra dijitalleşme ve iklim değişikliğiyle mücadelede ilerleme sağlayamadığı için eleştiriliyor.

Öncelikli konu Kovid-19 krizinden çıkışı yönetmek

Ülkede 16 yıl süren Merkel döneminin tamamlanmasının ardından yeni dönemi şekillendirecek yönetim Scholz başbakanlığında göreve başlarken, Merkel’den zor bir dönemde başbakanlığı devralan Scholz için en büyük zorlukların başında her birinin kendi gündemi ve önceliği olan koalisyon ortakları Sosyal Demokrat Partisi (SPD), Yeşiller Partisi ve Hür Demokrat Parti (FDP) arasındaki siyasi farklılıkları yönetmek bulunuyor.

Ekonomide ise iklim değişikliğiyle mücadele, yüksek enflasyon, tedarik darboğazları, enerji dönüşümü, dijitalleşme, yüksek enerji fiyatları, Alman sanayisinin rekabetini artırılması, ve yüksek kiralar gibi konular üç partili koalisyon hükümetinin karşılaşacağı zorlukların başında geliyor.

Ekonomiyi daha yeşil hale getirme, nüfusun yaşlanmasıyla azalan iş gücüne istikrar kazandırma ve Almanya Merkez Bankasına (Bundesbank) yeni başkan atanması da yeni hükümetin ekonomide yapılacaklar listesinde.

Almanya’nın Kovid-19 salgınının neden olduğu krizden çıkışını yönetmek ise yeni hükümetin karşılaşacağı ilk zorluklardan biri olarak öne çıkıyor.

Berlin yönetimi, Omicron varyantıyla 18 milyondan fazla aşısıza sosyal yaşamda kısıtlamalar getirirken, aşı zorunluluğunun hayata geçirilmesi de yeni hükümette tartışma konularından biri. Salgının başlangıcından bu yana, FDP, sert kısıtlamalar yerine kişisel hak ve özgürlükleri savunurken, nüfusu korumak için Kovid-19 kısıtlamalarında üç parti arasında bir dengenin kurulması gerekiyor.

Daha yeşil ekonomi ve Kovid-19 borçlarının yeni borçlanmaya gitmeden ödenmesi

Alman ekonomisini “daha yeşil" hale getirmek ve "dijitalleştirmek" yeni hükümeti bekleyen zorlu konular arasında yer alıyor.

Merkel liderliğindeki önceki hükümet, sürdürülebilir ulaşım ve enerjiye geçiş gibi önemli iklim koruma önlemlerinden kaçtığı için yıllardır eleştiri yağmuruna tutuldu.

Almanya, Merkel döneminde, iklim dostu ulaşım yerine ihracat geliri yüksek otomobil endüstrisini korumayı tercih etti. Hükümet, 2045 yılına kadar net sıfır karbon emisyonuna ulaşma ve 2030 yılına kadar Almanya'nın enerjisinin yüzde 80'ini yenilenebilir kaynaklardan sağlamasını planlıyor.

Dünyanın en önemli otomobil üretim merkezlerinde birisi olan ülkede trafiğe kayıtlı yaklaşık 500 bin elektrikli otomobil bulunurken, hükümet 2030’e kadar yollarda en az 15 milyon elektrikli araç görmeyi hedefliyor.

Bu hedef, 9 yıl içinde Almanya'nın yollarında neredeyse 30 kat daha fazla elektrikli otomobil olması anlamına geliyor. Uzmanlar bunu ve iklim hedeflerini başarmanın zor olduğunu belirtirken, yeni hükümetin bunun için yeni politikalar belirlemesi gerektiğini vurguluyor.

FDP “daha yeşil ekonomiye” dönüşümü vergileri artırmadan veya Almanya'yı daha fazla borca sokmadan yapılmasını savunuyor. Yeşiller partisi de ekonominin daha yeşil olması için daha fazla teşvikler sağlanarak harcama yapılmasını öneriyor. Alman ekonomisinin daha rekabetçi hale gelmesi de tüm partilerin ortak hedefi olurken, Kovid-19 krizinde yüksek borçlanması yeni ekonomi yönetiminin endişeleri arasında.

Kovid-19 krizinde borçlar arttı

Almanya Federal İstatistik Ofisi'nin (Destatis) verileri, Kovid-19 krizine karşı hayata geçirilen finansman tedbirleri için Alman federal ve eyalet hükümetlerinin borçlanmasının arttığını ortaya koyuyor.

Almanya'nın kamu borcu, bu yılın ikinci çeyreğinde ilk çeyreğe göre 46,3 milyar avro artarak yaklaşık 2 trilyon 256 milyar avroya çıktı. Kamu borcu, Kovid-19 öncesi, 2019'un sonuna göre de 358 milyar avro arttı.

Hükümetin bu yıl yaklaşık 100 milyar avroluk yeni borçlanma planı ile 2020-2022 dönemindeki toplam borçlanması 470 milyar avroya ulaşacak.

Yüksek enflasyon endişe kaynağı

Almanya'da son dönemde yükselişe geçen enflasyon da yeni hükümetin endişelendiği konulardan. Ülkede ekim ayında yüzde 4,5 olarak hesaplanan yıllık enflasyonun, enerji fiyatları ve salgının etkisiyle kasımda yüzde 5,2'ye yükselerek son 29 yılın en yüksek seviyesine ulaştığı dikkati çekiyor.

Almanya'da tüketici için alışılmadık derecede yüksek enflasyon iyice hissedilirken, fiyat artışının Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde gibi merkez bankacıların ve ekonomistlerin çoğunun savunduğu "geçici" olacağı görüşüne dair şüpheler de artıyor.

Bir asır önce Weimar Cumhuriyeti'nde (1918-1933 dönemi) görülen ve tüketicilerin satın alma gücünü çökerten hiper enflasyondan dolayı "enflasyon" Almanya'da her zaman hassas bir konu olarak görülüyor.

Yeni Başbakan Scholz, “Fiyatlar analistlerin beklediği gibi yavaşlamazsa, bir şeyler yapmak zorundayız.” değerlendirmesinde bulunurken, yeni Maliye Bakanı Christian Lindner de enflasyon konusunda endişeli olduğunu, maliye politikasının yüksek enflasyonu hesaba katması gerektiğini savunuyor.

Lindner, enflasyonu çok dikkatli takip ettiklerini belirterek, yeni hükümetin enflasyon konusunda istikrarı savunacağını vurguluyor. Aynı zamanda FDP Genel Başkanı olan Lindner'in Almanya’nın yeni hükümetinin maliye politikasında enflasyon konusunda nasıl bir yol izleneceğine dair bilgi vermediği dikkati çekiyor.

Tedarik darboğazları ihracata dayalı ekonomiyi olumsuz etkiliyor

Almanya ekonomisi Kovid-19 salgınında 4. dalgadan olumsuz etkilenirken, devam eden tedarik darboğazları üretim ve perakende satışlarda baskı oluşturuyor.

Uzmanlar, Alman sanayisindeki sipariş defterlerinin dolu olmasına rağmen, hammadde ve mikroçip gibi malzemelerdeki darboğazlar nedeniyle fabrikalarda üretimin tıkandığını belirtiyor. Çip kıtlığı dolu sipariş defterlerine rağmen aylardır Alman otomobil üreticilerinin üretimlerini baskılıyor.

Tedarik darboğazları, Kovid-19’da 4'üncü dalga ve yüksek enflasyona dair endişeler reel perakende satışları olumsuz etkiliyor. Almanya’nın, bu yılın üçüncü çeyreğinde gerçekleştirdiği binek otomobil ihracatının, tedarik darboğazlarının etkisiyle 2020'nin aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 17,2 gerilediği kayıtlarda yer alıyor.

Merkezi Berlin'de bulunan Alman Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü (DIW) de, Alman ekonomisinde tedarik darboğazlarının devam etmesiyle ivme kaybı yaşandığını belirterek, bu yılın son çeyreğinde Gayrisafi Yurt içi Hasıla'nın (GSYH) daralacağı öngörüsünde bulunuyor.

Almanya'da hükümetin, 27 Ekim’de bu yıl için daha önce yüzde 3,5 olarak açıklanan resmi büyüme beklentisini Kovid-19 salgınının kalıcı etkileri ve tedarik zincirindeki sıkıntılardan dolayı aşağı yönlü revize ederek yüzde 2,6'ya çektiği biliniyor. 4 trilyon avroluk bir ekonomi için alışılmadık derecede güçlü büyüme görünümünün, temel olarak Kovid1-9 salgını nedeniyle baz etkisinden kaynaklandığı belirtiliyor.

Almanya Ekonomi ve Enerji Bakanlığı ise tedarik darboğazlarının daha “yerleşik” hale geldiğini ve bunun gelecek yıla kadar Alman sanayisini baskı altında tutacağını bekliyor.

Bundesbank ise Alman ekonomisinin üretim için ara mal ve çalışan eksikliği ile Kovid-19 salgınında yeni kısıtlamaların etkisiyle “durgunluğa doğru yol aldığını” belirtiyor.

Ekonomistler, tedarik darboğazlarına ek olarak, Kovid-19 salgınında 4. dalgaya yönelik endişelerin artması ve Kovid-19'un Güney Afrika'da ortaya çıkan yeni varyantının hızlı bir ekonomik toparlanma umudunu baskıladığına dikkati çekiyor.

Almanya dijitalleşme de G20'nin gerisinde

Berlin merkezli Avrupa Dijital Rekabetçilik Merkezi tarafından 2 Eylül’de yayınlanan “Dijital 2021 Raporu”, Almanya'nın dijitalleşme konusunda G20 ülkeleri içinde 18'inci sırada yer aldığını ortaya koyuyor.

G20 ülkeleri arasında sadece Japonya ve Hindistan, dijitalleşme Almanya’dan daha kötü durumda.

Hükümetin fiber optik kablo ile hızlı internet sağlama hedefi yavaş ilerlerken, ülkenin 5G mobil iletişimin genişlemesinde de diğer batılı ülkelere göre geride kalması dikkati çekiyor.

Ayrıca Almanya’nın yaklaşık 100 bin bilişim uzmanına ihtiyacı bulunuyor.

Çip kıtlığı

Almanya'nın güçlü otomotiv sanayisi, yeni iklim standartları, yapay zeka, otomatik sürüş ve elektrikli araç teknolojileriyle bir dönüşümden geçerken, son yıllarda otomobil endüstrisinde çığır açan teknolojilerin Çin ve ABD'den gelmesi Alman kamuoyunda tartışma konusu.

Alman otomotiv sektörü, toplam katma değerin yüzde 5'ini oluşturuyor. Ülkede istihdamın yüzde 3'ü de otomotiv sektöründen sağlanırken, Kovid-19 kriziyle ortaya çıkan çip kıtlığı otomotiv sektöründe üretim kesintilerine neden oluyor.

Ifo’ya göre otomobil şirketleri arasında eylülde ayında başta çip olmak üzere hammadde tedarikinde zorluk yaşayanların oranı yüzde 97 seviyesinde.

Alman otomotiv sanayisi, yarı iletken ve diğer bileşenlerin eksikliği nedeniyle Kovid-19 krizinin ardından üretimi artırmak için mücadele ederken, çip ve diğer endüstriyel bileşenlerin kıtlığı bu yıl ülkede ekonomik toparlanmayı engelliyor, yöneticileri ve politika yapıcıları tedarik hatlarını yeniden düşünmeye ve özellikle çip konusunda Asya ve ABD'li tedarikçiye olan bağımlılığı azaltmaya çalışmaya zorluyor.

Çip kıtlığının gelecek yıla kadar sürmesi beklenirken, Almanya diğer Avrupa ülkeleriyle ittifaklar kurarak, kıtada çip fabrikalarının inşasını ve çip inovasyon eko sistemi için kamu teşvikleri veriyor.

Nüfus yaşlanıyor, ekonomik büyüme olumsuz etkileniyor

Almanya Federal İstatistik Ofisi (Destatis) verilerine göre, 83 milyon 155 binlik nüfusuyla AB'nin en kalabalık üyesi olan Almanya'nın nüfusu uzun yıllardır “düşük doğum oranları ve dengesiz göçün” ardından giderek yaşlanıyor.

Almanya'da yaşlı nüfusun artması, çalışan genç nüfusun karşılaması gereken emeklilik sistemi ile sağlık sistemi için yükün artması anlamına gelirken, yaşlanan nüfus nedeniyle Alman ekonomisi her yıl yüz binlerce nitelikli göçmene ihtiyaç duyuyor.

Destatis projeksiyonunda, ülkede emeklilerin sayısının 2035 yılına kadar yüzde 22 artarak 20 milyona yükseleceği öngörülüyor. Almanya, nüfusun yaşlanmasıyla küçülen bir iş gücü ile karşı karşıya kalırken, Merkel hükümeti Alman iş dünyasından kamu emeklilik sisteminde reform yapmak ve göç yasasını daha esnek hale getirmek için daha fazla adım atma çağrılarını büyük ölçüde görmezden geldiği aktarılıyor.

Ülkede emekli olma yaşı 2031 yılına kadar kademeli olarak 65'ten 67'ye yükseltilirken, yaş sınırının 2042’ye kadar 68’e çıkarılması da tartışılıyor.

Yaşlanan nüfusun ekonomik büyümeye etkisi konusunda Almanya düşünce kuruluşlarından uyarılar gelmeye devam ediyor. Almanya’nın önde gelen ekonomi enstitülerinden Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü (IfW), 24 Eylül’deki değerlendirmesinde Avrupa’nın en büyük ekonomisine sahip Almanya’da demografik değişimin ekonomik büyümeyi yavaşlattığına dikkati çekti.

Enstitü tarafından yapılan analizde “Almanya yaşlanıyor, iş gücü piyasasını etkiliyor ve ekonomik güce mal oluyor” değerlendirmesi yer alırken, yaşlanan nüfusun büyüme hızını 2026’da yüzde 0,9'un altına düşüreceği öngörülüyor. Analizde, “Bu, potansiyel büyümenin uzun vadeli ortalaması olan yüzde 1,4’ün 0,5 puan altında olacağı ve ülkenin büyüme potansiyelin üçte birinden fazlasını kaybedeceği anlamına geliyor.” ifadeleri yer alıyor.

Ülkede istihdamın 2023’de 46 milyonun biraz altında zirve yapmasının beklendiğine yer verilen analizde, 2023’ten sonra emekli olacak insanların işe yeni başlayanlardan daha fazla olması bekleniyor. Daha fazla göç ve iş gücü piyasasına daha yüksek katılım oranının demografik değişimin etkisini azalttığı fakat durduramadığı vurgulanan analizde, "2026'dan itibaren Almanya, her yıl tahmini olarak 130 bin çalışma çağındaki kişiyi kaybedecek." değerlendirmesi dikkati çekiyor.

Uzmanlar, yurt dışından daha fazla göç, ebeveynlerin iş piyasasına katılımını artırmak için daha iyi çocuk bakım hizmetleri ve yaşlıları mümkün olduğunca uzun süre çalışır durumda tutmak için daha esnek çalışma süresi modelleri ile bu sorunun hafifletilebileceğini belirtiyor.

Yüksek konut fiyatları siyasileri çözüm arayışına yöneltiyor

Kovid-19 nedeniyle konut fiyatları ve kiraların rekor artış kaydettiği Almanya’da insanların "ev sahibi" olma umudu giderek azalıyor. Yükselen fiyatlara karşın devam eden protestolar siyasileri çözüm arayışına yöneltiyor.

Başkent Berlin'de ortalama kiraların 2010 yılından bu yana yüzde 86 artış gösterdiği dikkati çekiyor.

Konut fiyatlarının 2020'de yüzde 11 artış kaydettiği Berlin'de, kiraların ise son 5 yılda yüzde 43 arttığı biliniyor. Artan kiralar, nüfusun sadece yüzde 17,4'ünün ev sahibi olduğu kent için büyük bir sorun olmaya devam ediyor.

Ev fiyatları ve kiralardaki artışlarla daha fazla harcanabilir gelir kiralara giderken, vatandaşlar yeni hükümetten konut fiyatlarının ve kiralarının artmaması için eylemler bekliyor.

 

Olaf Scholz Almanya’nın yeni başbakanı oldu

Almanya Federal Meclisi'ndeki oylamada başbakan seçilen Sosyal Demokrat Parti Milletvekili ve Maliye Bakanı Olaf Scholz yemin ederek görevine başladı. Ülkede 16 yıllık Başbakan Merkel dönemi sona erdi.

Erbil Başay   |08.12.2021

Fotoğraf: Abdulhamid Hoşbaş/AA
 

    

Berlin

Federal Meclis Başkanı Baerbel Bas başkanlığında toplanan Federal Meclis’te yapılan gizli oylamada, Olaf Scholz, ilk turda oylamaya katılan 707 milletvekilinden 395'inin oyunu aldı.

Oylamada 303 "hayır" oyu kullanılırken, 6 milletvekili çekimser kaldı. 3 oy da geçersiz sayıldı.

Görev süresini tamamlayacak olan Angela Merkel, milletvekili olmadığı için oylamayı tribünden izledi. Merkel, Meclis Başkanı Bas tarafından selamlanmasının ardından milletvekilleri tarafından alkış aldı.

Tribünde ayrıca eski Cumhurbaşkanı Joachim Gauck, eski Başbakan Gerhard Schröder ve Scholz’un eşi Britta Ernst, babası Gerhard Scholz, annesi Christel Scholz ile kardeşleri Jens ve Ingo Scholz yer aldı.

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında milletvekilleri Genel Kurulda maske taktı. Aşı olmayan milletvekilleri için de tribünde yer ayrıldı.

Yemin ederek görevine başladı

Cumhurbaşkanlığı Sarayı olan Bellevue Sarayı’nda düzenlenen törende Cumhurbaşkanı Frank Steinmeier, Scholz’a "başbakanlığa atama" belgesini verdi.

Scholz, Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier'den atama belgesini aldıktan sonra tekrar Meclise geldi.

Meclis Başkanı Baerbel Bas’ın elinde tuttuğu yemin metnini okuyan Scholz, Başbakan olarak görevine resmen başladı.

Böylelikle 16 yıllık Başbakan Angela Merkel dönemi sona erdi.

Yeni bakanlar da görevlerine başladı

Kabine üyeleri, Meclis'te yemin eden Başbakan Olaf Scholz ile Bellevue Sarayı’na giderek Steinmeier’den atama belgelerini aldı.

Steinmeier, burada yaptığı konuşmada, Scholz’u ve bakanları tebrik ederek, "Şimdi siz ülkemiz ve 82 milyondan fazla insan için sorumluluk üstlendiniz. Seçimlerde sorumluluk almak için aday oldunuz ve zor zamanda bu sorumluluğu alacaksınız." dedi.

Yeni hükümetin karşı karşıya kalacağı iklim değişikliği, dijitalleşme, uluslararası rekabet ve göç gibi sorunlara işaret eden Steinmeier, "Kuşkusuz Almanya büyük sınamalarla karşı karşıya." diye konuştu.

Steimeier, yeni hükümetin Almanya'nın iç siyasetteki projelerin yanında Avrupa ve dünyadaki davranışlarından sorumlu olacağına işaret ederek, "Dünya, ülkemize bakıyor. Almanya'dan beklentiler büyük." ifadesini kullandı.

Almanya’nın kenarda olan bir ada olmadığını belirten Steinmeier, "Avrupa'nın merkezindeyiz ve kendi çıkarlarımızı ölçerken komşularımızın çıkarlarını da hesaba katmak iyi olur." uyarısında bulundu.

Steinmeier, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınındaki durumun ciddi olduğunu belirterek, halkın bu salgında yeni hükümetten eyaletlerle birlikte gerekli önlemleri almasını beklediğini kaydetti.

Ülkede tartışılan aşı zorunluluğuna da değinen Steinmeier, "Bu, aşı olmayanlara baskıyı artırır. Hükümette ve parlamentoda kimse bu kararı kolay vermeyecek." dedi.

Steinmeier, bu gergin durumda öfke ve nefretin yerine iyi argümanlarla konuşulmasını istedi.

İlk kabine toplantısı yapılacak

Bakanlar daha sonra Bellevue Sarayı’ndan ayrılarak tekrar Federal Meclis’e geldi ve yemin ederek göreve başladı.

Başbakan Olaf Scholz kabinesinde şu isimler yer alıyor:

"Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Robert Habeck (Yeşiller), Maliye Bakanı Christian Lindner (FDP), İçişleri ve Yurt Bakanı Bakanı Nancy Faeser (SPD), Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock (Yeşiller), Savunma Bakanı Christine Lambrecht (SPD), Adalet Bakanı Marco Buschmann (FDP), Sağlık Bakanı Karl Lauterbach (SPD), Çalışma ve Sosyal İşler Bakanı Hurbertus Heil (SPD), İmar Bakanı Klara Geywitz (SPD), Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Bakanı Svenja Schulze (SPD), Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Bakanı Anne Spiegel (Yeşiller), Gıda ve Tarım Bakanı Cem Özdemir (Yeşiller), Çevre Bakanı Steffi Lemke (Yeşiller), Ulaştırma Bakanı Volker Wissing (FDP), Eğitim ve Araştırma Bakanı Bettina Stark-Watzinger (FDP), Başbakanlık Dairesi Başkanı Wolfgang Schmidt (SPD)."

Daha sonra Başbakanlık'ta ve bakanlıklarda devir teslim törenlerinin ardından yerel saatle 18.00’da ilk kabine toplantısı yapılacak.

Öte yandan Federal Mecliste yer alan Türk kökenli milletvekillerinden Mahmut Özdemir (SPD) İçişleri ve Yurt Bakanlığında, Cansel Kızıltepe (SPD) İmar Bakanlığında ve Ekin Deligöz (Yeşiller) Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Bakanlığında müsteşarlık görevini üstlenecek.

Yeni Başbakan Olaf Scholz

Aşağı Saksonya eyaletinin Osnabrück şehrinde 1958’de doğan, daha sonra ailesinin yerleştiği Hamburg kentinde iki kardeşiyle büyüyen 63 yaşındaki Scholz, siyasete genç yaşta ilgi duydu ve 17 yaşında Sosyal Demokrat Parti'ye (SPD) üye oldu.

Partinin gençlik teşkilatı Jusos’ta aktif görev alan Scholz, 1982-1988'de Jusos Başkan Yardımcılığını yürüttü.

Scholz, Hamburg Hukuk Fakültesi'ni bitirdi ve 1985’te avukatlık yapmaya başladı.

Uzun süre iş hukuku alanında avukatlık yapan tecrübeli siyasetçi 1998’de Federal Meclis Milletvekili seçildi.

2001-2019'da partide çeşitli üst görevlerde bulunan Scholz, 2002-2004'te SPD genel sekreterliği, 2009-2019'da genel başkan yardımcılığı ve 2018’de de 2 ay geçici genel başkanlık görevini üstlendi.

Scholz, 2007-2009'da Çalışma ve Sosyal İşler Bakanı, 2011-2018'de Hamburg Eyaleti Başbakanı ve 2018’den bu yana Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı olarak görev yaptı.

Eş Genel Başkan seçilemedi

Scholz, SPD’nin derin kriz yaşadığı 2019’da Klara Geywitz ile eş genel başkanlık için aday oldu.

Ancak Scholz-Geywitz ikilisi, genel başkanlık yarışını, daha sonra eş başkanlar olarak seçilen ve partideki sol kanadı temsil eden Saskia Esken ve Norbert Walter-Borjans’a karşı kaybetti.

Parti içinde çalışkanlığından dolayı takdir edilen Scholz, anketlerde "ülkede en sevilen sosyal demokrat siyasetçi" olarak çıkmasından dolayı SPD yönetimi tarafından 2020’de 26 Eylül 2021'de yapılan genel seçimler için başbakan adayı gösterildi ve SPD seçimlerde yüzde 25,7 ile birinci çıktı.

Scholz, SPD, Yeşiller ve Hür Demokrat Parti (FPD) arasında kurulacak koalisyon hükümetinde başbakan olarak görev yapacak.

Merkel görevini Başbakan Scholz'a devretti

Almanya'da Olaf Scholz, Federal Mecliste başbakan seçilmesinin ardından Angela Merkel'den görevi devraldı.

Başbakan Scholz ve bakanların, Federal Mecliste yemin etmesinin ardından başkent Berlin'deki Başbakanlıkta görev teslim töreni yapıldı.

Merkel, törende yaptığı konuşmada, Olaf Scholz'u tebrik ederek, "Bu göreve gelmenin etkileyici bir an olduğunu biliyorum." dedi.

Bu görevin heyecan verici, tatmin edici ve aynı zamanda zorlu bir görev olduğunu ifade eden Merkel, keyif alarak yapıldığında bu ülke için sorumluluk almanın belki de en güzel görevlerinden biri olduğunu söyledi.

Başbakanlık çalışanlarına da teşekkür eden Merkel, Scholz'a başarılar diledi.

Merkel, "Büyük motivasyonla işe başlayacağınızı biliyorum. Bundan dolayı bu evi (Başbakanlığı) sahiplenin ve ülkemizin en iyisi için çalışın. Benim dileğim bu." ifadelerini kullandı.

Başbakan Scholz da Merkel'e son 16 yıldaki çalışmalarından dolayı teşekkür ederek, "Başbakanlıkta bulunduğunuz dönem olağanüstü zamandı. Siz de olağanüstü şeyler yaptınız." değerlendirmesinde bulundu.

Bu dönemde birçok zorluğun üstesinden gelindiğini ifade eden Scholz, "Önümüze bir çok kriz çıktı." dedi.

Scholz, Merkel'in kabinelerinde çeşitli görevlerde bulunduğunu ve bu krizlerin bazılarını birlikte atlattıklarını anımsatan Scholz, "Aramızda her zaman çok güvenilir bir iş birliği olmuştur." diye konuştu.

Federal Mecliste 395 milletvekilinin oyunu alarak Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti (FPD) arasında kurulan hükümetin başbakanı seçilen Scholz, yerel saatle 18.00'de başkanlık edeceği ilk bakanlar kurulu toplantısını düzenleyecek.

 

Almanya’nın ilk kadın başbakanı Merkel dönemi geride kalıyor

Almanya tarihinde Kohl’dan sonra en uzun süre başbakanlık yapan ikinci kişi olan Merkel, görevini Scholz'a devredecek. Hayatının 35 yılını geçirdiği eski Demokratik Almanya’daki tecrübesi Merkel’in dünyaya bakışında ve izlediği politikada etkili oldu

Erbil Başay   |08.12.2021


 

    

Berlin

Almanya’nın 16 yılını belirleyen Başbakan Angela Merkel dönemi sona eriyor.

Merkel, 26 Eylül’de yapılan genel seçimlerden galip çıkan Sosyal Demokrat Partinin (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti (FDP) ile kuracağı yeni hükümette Başbakanlık yapacak Olaf Scholz’a bugün görevini devredecek.

Ülkede, 2005’te başbakan seçilen Merkel, Almanya tarihinde 16 yıl 16 gün veya 5 bin 860 gün ile Helmut Kohl’dan sonra en uzun süre Başbakanlık yapan ikinci kişi oldu.

Almanya ve Avrupa siyasetinin 16 yılına damgasını vuran Merkel, 1954'te Hamburg'da papaz bir baba ve öğretmen bir annenin kızı olarak dünyaya geldi.

Babasının görevi nedeniyle ailesinin göç ettiği eski Demokratik Almanya’da (DDR) büyüyen Merkel, eğitimini de bugün Leipzig Üniversitesi ismini alan Karl-Marx Üniversitesi’nde tamamladı.

Hayatının 35 yılını geçirdiği DDR’deki tecrübesi Merkel’in dünyaya bakışında ve izlediği politikada etkili oldu.

Fizik alanında doktorası bulunan Merkel, siyasi hayatına Berlin Duvarı'nın yıkılmasının ardından DDR'de kurulan hükümette sözcü yardımcısı olarak başladı.

İki Almanya’nın birleşmesinin ardından Almanya Basın ve Enformasyon Dairesinde göreve başlayan Merkel, 2 Aralık 1990’da yapılan genel seçimlerde Hristiyan Demokrat Birlik Partisinden (CDU) milletvekili seçildi.

Merkel, seçimlerin ardından dönemin Başbakanı Helmut Kohl tarafından kurulan hükümette sürpriz şekilde Kadın ve Gençlik Bakanı olarak kabineye alındı.

İki Almanya’nın birleşmesinin mimarı sayılan Kohl’un "kızım" diye nitelendirdiği Merkel, 1994-1998 yıllarında Çevre Bakanı, 1998’de CDU’nun seçimleri kaybetmesinden sonra partisinin genel sekreteri oldu.

CDU’nun bağış skandalıyla çalkalandığı dönemde hem Kohl’u hem de partinin üst yönetimini eleştiren Merkel, genel başbakanlık için aday oldu.

2000’de 46 yaşında CDU Genel Başkanı seçilen Merkel, Almanya tarihinde ilk kez bir partinin kadın lideri oldu.

Merkel, 2002 seçimlerinde partisinin başbakan adayı olmak istemesine rağmen partideki erkek siyasetçilerin karşı çıkmasından dolayı başbakan adaylığını CDU’nun kardeş partisi konumundaki Hristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) Genel Başkanı Edmund Stoiber’e bıraktı.

Seçimi Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin SPD’ye karşı kaybetmesinin ardından, Merkel, Federal Meclis’te muhalefet lideri oldu.

22 Kasım 2005'te yapılan erken genel seçimde Başbakanlık koltuğuna oturan Merkel, Almanya'nın ilk kadın şansölyesi olarak tarihe geçti.

Çoğu kişi Merkel’in deneyimsizliğinden dolayı başbakanlık süresinin kısa olmasını beklese de ülkede ve dünyada yaşanan çok sayıdaki krizi göğüsleyip 16 yıl bu koltukta oturmayı başardı.

- Merkel'in mücadele ettiği krizler

Merkel, iktidarı boyunca finans, avro, mülteci, Brexit krizleri ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) gibi birçok önemli sınamalarla karşılaştı.

Dünya ekonomilerinin 2008’de sarsıldığı finans krizinde Alman ekonomisini ayakta tutmayı başaran Merkel, ardından başlayan avro krizinde de borçlu olabilecek ülkeler için Avrupa İstikrar Mekanizması (ESM) adlı kurtarma şemsiyesinin oluşmasında önemli rol oynadı.

"Avro başarısız olursa Avrupa da başarısız olur." diyen Merkel'in avro kriziyle mücadele yöntemi, başta Yunanistan olmak üzere diğer bazı Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin tepkisini çekti.

Merkel’i en fazla zorlayan gelişme ise 2015’te yaşanan mülteci krizi oldu.

Bazı AB ülkelerinin sınırlarda dikenli teller örerek mültecilere kapılarını kapattığı dönemde Merkel, ülkenin sınırlarını mültecilere açtı ve çoğu Suriyeli yaklaşık bir milyon sığınmacının Almanya'ya gelmesini sağladı.

Bu kararından dolayı partisinden bile eleştiriler alan Merkel, bir basın toplantısında "Acil durumlarda güleryüz gösterdiğimiz için şimdi özür dilemeye başlarsak, bu benim ülkem değildir." ifadesini kullanarak eleştirilere cevap verdi.

Ülkeye gelen sığınmacılarla fotoğraf çektiren Merkel'in "Wir schaffen das. (Başarabiliriz)" ifadesi, Alman siyasetinde bu dönemi anlatmak için slogan olarak kullanılmaya başlandı.

Merkel, ancak sığınmacı konusunun siyasi malzeme haline getirilmesinin ardından bir daha böyle bir şeyin (mültecilere kapılarının açılması) tekrarlanmayacağını ilan etti.

- Yeniden başbakan olmayacağını açıkladı

Merkel, gelişen süreçte aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin yükselişi ve eyalet seçimlerinde CDU’nun ciddi oy kaybetmesi üzerine siyasi olarak zayıfladı.

CDU içinde birçok siyasetçinin kötü gidişattan sorumlu tuttuğu Merkel, eyalet seçimlerindeki yenilgilerin ardından, Ekim 2018'de sürpriz şekilde genel başkanlık ve başbakanlık görevleri için yeniden aday olmayacağını açıkladı.

Merkel’in başbakanlığının son döneminde ortaya çıkan Kovid-19 salgınında uzmanların fikirlerini dinleyerek izlediği politika popülaritesini arttırdı.

Karşılaştığı krizlerde "uzlaşı metodunu" kullanan Merkel "kriz yöneticisi" olarak nitelendirilirken, sorunların çözümünde de pragmatik bir siyaset izlemeyi yeğledi.

Zorunlu askerliğin kaldırılması, nükleer enerjiden vazgeçme ve mültecilere kapıların açılması gibi kendi tabanında popüler olmayan konularda tek başına karar veren Merkel, böylelikle birçok konuda "iktidardayken muhalefetin siyasetini izleyerek" rakiplerinin kendisini zorda bırakacağı konuları sahiplendi.

- Trump ile yıldızı barışmadı

Dış politikada çok taraflılığı savunan Merkel, Donald Trump’ın başbakan seçilmesiyle ABD ile ilişkilerde sorun yaşadı.

Merkel, yıldızı barışmayan Trump’ın "Önce Amerika" politikasına tepki göstererek, "Tamamen başkalarına güvenebileceğimiz dönemler biraz geride kaldı." diyerek ABD'ye güvenmediğini ima etti.

- Türkiye ile diyalog yanlısı

Türkiye ile ilişkilerde "diyalogdan" yana siyaset izleyen Merkel, Avrupa için Türkiye’nin önemli bir partner olduğunu vurgulayarak, Ankara ile iletişimini hiç kesmedi.

Şansölye Merkel, Doğu Akdeniz’de Yunanistan'ın hukuksuz adımları yüzünden yaşanan gerilimde ara buluculuk rolü üstlenirken, 2016'da AB ile Türkiye arasında varılan göç mutabakatında da etkin oldu.

- Merkel’in başaramadıkları

İzlediği politikayla Almanya dışında çoğu zaman takdir edilen Merkel, ülke içinde aynı popülariteye sahip olmadı.

Merkel, Almanya’da 8’i Türk 10 kişiyi öldüren ve 2011’de varlığı tesadüfen ortaya çıkan aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütünün cinayetlerinin tamamen aydınlatılması sözünü verdi.

Bu sözünü yerine getirmeyen Merkel, NSU ile ilgili gizli dosyaların açılması yönünde çaba da göstermedi.

Merkel, ülkedeki konut piyasası ve yoksul ailelerinin çocuklarına eğitimde fırsat eşitliği sağlanamaması meselelerini çözmemesinin yanı sıra dijitalleşmede ve iklimi korumada ilerleme sağlayamadığı için eleştirildi.

Şansölye Merkel, başbakanlığı döneminde yükseliş gösteren aşırı sağcı parti AfD’yi engellememek ve izlediği politikayla halkın kutuplaşmasına neden olmakla da suçlanıyor.

- Merkel’den akılda kalacaklar

Merkel, gelecekte Almanya’nın ilk kadın başbakanı ve Almanya siyasetine bir dönem damga vuran lider olmasının yanında, değişmeyen giyim tarzı, "güç elması" ve titreme nöbetleriyle de akıllarda kalacak.

Saç stilinde bir dönüşüm geçiren Merkel, görev süresi boyunca kesimi birbirine benzeyen renkli ceketlerle kamuoyunun karşısına çıktı.

Merkel'in, fotoğraf çekimlerinde sürekli parmaklarını birleştirerek poz vermesi kendisiyle özdeşleşti. Söz konusu el işareti önce "Merkel elması" sonra "güç elması" olarak tanımlandı.

Başbakan Merkel’in 2019’da yaşadığı titreme nöbetleri kamuoyunda sağlığı konusunda endişelere yol açsa da bu rahatsızlığın nerden kaynaklandığı konusunda resmi herhangi bir açıklama yapılmadı.

Görev süresinin sonunda önemli ülkelere veda ziyaretinde bulunan Merkel için yeni bir hayat başlayacak.

Merkel, ABD ziyareti sırasında, bundan sonra boş vaktini nasıl geçireceğine ilişkin bir soruya, şimdiye kadar yaptığı işleri artık başkasının yapacağını kavramanın zaman alacağını belirterek, "Bunun çok hoşuma gideceğini düşünüyorum." dedi.

Kendisini neyin ilgilendireceğine de bakacağını söyleyen Merkel, "Ardından belki bir şeyler okumaya çalışırım, sonra yorgun olduğum için gözlerim kapanır, sonra biraz uyurum ve sonra, bakalım nerede ortaya çıkarım." ifadelerini kullandı.

Öte yandan, Alman medyasının haberine göre, Merkel, Unter den Linden Caddesi'nde bulunan ve daha önce eski Başbakan Helmut Kohl’un kullandığı ofiste çalışmalarını sürdürecek.

Bu ofisi DDR’nin son Devlet Başkanı olan Erich Honecker’in eşi Margot Honecker de kullanmıştı.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER