© © 2025 S-B-E Ltd

Arizona Roketleri Fırlatıldı

Arizona Roketleri Fırlatıldı

Bruxelles Korner 

Kadir Duran

Arizona Roketleri Fırlatıldı

 

Arizona hükümetinin ya da daha doğrusu BDW-GLB hükümetinin ilk etkileri

"Arizona" lakaplı hükümetin kurulmasından bu yana, alınan kararlar ve yapılan açıklamalar tüm ülkede –özellikle Brüksel’de– büyük yankı uyandırıyor. Georges-Louis Bouchez (MR) ve Bart De Wever (N-VA) arasındaki ittifaktan doğan bu hükümet, sağ ideolojik bir dönüşümü temsil ediyor; iki stratejik ve egosantrik siyasi figür tarafından yönlendiriliyor. Projeleri: Brüksel’in gerçeklerinden gittikçe uzaklaşan bir toplum vizyonunu dayatmak.

Kendi topraklarında olmayan, doğaya aykırı bir ittifak

Mons doğumlu Georges-Louis Bouchez (GLB) ve Anvers belediye başkanı Bart De Wever (BDW), bütçe disiplini, kimlikçi kapanma ve hesaplı provokasyonlara dayalı benzer bir siyasi vizyonu paylaşıyor. Her ikisi de iletişimi bir silah gibi kullanıyor: stratejileri, dini, kültürel ve toplumsal konular gibi hassas meselelerde bilinçli olarak sınırları bulanıklaştırarak gerginlik yaratmak.

Frankofon ve Flaman sağının bu ittifakı bugün Brüksel adına hareket ediyor, oysa bu iki kişinin de şehirle gerçek bir bağı yok. Ne Valon, ne de Flaman olan bir alanda, Brüksel'in karmaşıklığına, zenginliğine ve çeşitliliğine rağmen bu alanda söz sahibi olmaya çalışıyorlar. Ancak, tam da bu çeşitliliği başkente yabancı mantıklarla yeniden şekillendirmeye çalışıyorlar.

Brüksel, bitirici bir politikanın deneme sahası

Brüksel, sıradan bir şehir değil. 200’den fazla milliyetin bir arada yaşadığı, çok kültürlü bir Avrupa başkenti. Aynı zamanda ekonomik olarak kırılgan, yoksulluk oranı yüksek ve kamu borcu 10 milyar euroyu aşan bir şehir. Bu bağlamda, Arizona hükümetinin uygulamaya koymak istediği kemer sıkma ve sosyal damgalama politikaları hem uyumsuz hem de tehlikeli.

Son bölgesel seçimlerde Brüksel seçmeninin önemli bir kesimi değişim arzusunu net şekilde ortaya koydu. Sivil toplumdan çıkan Fouad Ahidar gibi yerel listeler güçlü bir şekilde öne çıktı. Bu listeler toplumsal bir mücadeleyi değil, sahayla, Brüksellilerin günlük ihtiyaçlarıyla gerçek bir bağı temsil etti. Buna karşılık, otoriter sağ, bu gerçeğe tamamen kulak tıkıyor.

Brüksel’in toplumsal dokusu için patlayıcı sosyal önlemler

Arizona hükümetinin önerdiği bazı politikalar derin kaygı yaratıyor:

  1. İki yıl işsiz kalanlara işsizlik yardımı kesintisi

Öne çıkan önlemlerden biri, iki yıldan fazla süredir işsiz olan kişilerin işsizlik yardımlarından tamamen çıkarılması. Bu önlem, ulusal çapta 100.000 kişiyi etkileyebilir. Aileleriyle birlikte bu sayı potansiyel olarak 400.000 kişiye ulaşır – bu da Brüksel nüfusunun neredeyse üçte biri demek.

Halihazırda eşitsizliklerle boğuşan bir şehirde bu önlem, binlerce aileyi uçuruma sürükleyebilir: ödenmeyen kiralar, biriken faturalar, açlık, evsizlik. Ve kaçınılmaz olarak, artan suç oranları. Çünkü aç kalan bir ailenin elinde geriye ne kalır? Hayatta kalma mücadelesi.

  1. Toplu geçiş CPAS sistemine

İşsizlik hakkını kaybedenlerin CPAS’a (sosyal yardım kurumu) yönelmesi bekleniyor. Ancak bu sistem zaten aşırı yük altında, yavaş ve çoğu zaman kötü organize olmuş durumda – Molenbeek ve Anderlecht’teki son skandallar bunu açıkça gösteriyor. Geçiş süreci ani, hazırlıksız ve sosyal olarak büyük bir istikrarsızlık yaratabilir.

  1. Yurtdışındaki mülklere sosyal yardım kontrolü

CPAS’a başvuranların yurtdışındaki mal varlıklarının kontrol edilmesi bir diğer tartışmalı önlem. Kimi zaman miras kalan, kullanılmayan ya da düşük değerli bir mal bile yardım hakkını engelleyebilir. Artık vatandaşlardan, çoğu zaman nesiller boyunca devredilen küçük varlıklarını elden çıkarmaları isteniyor… sadece hayatta kalmak için. En acı tarafı mı? Bu mallar ucuza varlıklı yatırımcılara –çoğu zaman yabancılara– satılacak ve ardından eski sahiplerine daha yüksek kira bedelleriyle kiralanacak.

Güvencesizlik ve baskı üzerine kurulu bir toplum projesi

Bu model bir ilerleme değil. Bu bir tür sosyal Darwinizm: sadece en zenginler, en iyi bağlantılara sahip olanlar hayatta kalıyor. Ev almak için borçlananlar artık faizlerini düşemiyor. Öte yandan, sahte paralarını getiren gerçek zenginler hâlâ vergi avantajlarından ve yandaş bir sistemden faydalanıyor.

MR partisinin Brüksel'deki fahiş kiralara karşı yasayı desteklememesinin nedeni de bu stratejide açıkça görülüyor. Bu bir unutkanlık ya da ideolojik bir farklılık değil. Bu, spekülatörleri kiracıların zararına korumayı bilinçli olarak tercih etmek.

Vatandaşların özel hayatına kadar uzanan otoriter bir sapma

Ekonomik boyutların ötesinde, bu hükümet insanların özel yaşamlarına da müdahale ediyor. "Uygun" aile büyüklüğü üzerine yapılan açıklamalar, "takip edilmesi gereken aile modeli" hakkındaki imalar, bir gözetim ve normalleştirme toplumunun habercisi. Yakında çocuk yapmak bile yasal bir çerçeveye, ideolojik bir onaya bağlanabilir.

Programlanmış bir sosyal savaş

Bu yalnızca bir kemer sıkma politikası değil. Bu bir sosyal savaş hazırlığı. İçeride bir savaş. "İyi" vatandaşlar –bağımsız, zengin, verimli olanlar– ile "kötü" vatandaşlar –yani yoksullar, güvencesizler, yabancılar, kalabalık aileler, umutsuz gençler– arasında bilinçli bir ayrım.

Ve kendi kararlarının sonuçlarını bastırmak için, aynı yöneticiler daha fazla polis gücü, daha fazla gözetim, daha fazla baskı öngörüyor. Bu bir savaşa hazırlık değil: bu, bizzat savaşın başlatılması.

Sonuç: Çok geç olmadan direnmek

Artık uyanmanın zamanı geldi. Sessizliği bozmanın. Sosyal dışlanmaya, zayıf olanlara karşı küçümsemeye ve Belçika’daki sosyal sözleşmenin çöküşüne karşı durmanın zamanı. Bu bir topluluk, din ya da kültür meselesi değil: bu bir demokrasi meselesi.

Arizona hükümetinin uygulamaya çalıştığı şey bir toplum projesi değil: en kırılganları öğütüp en güçlüleri zenginleştiren bir makine. Artık mesele sağ ya da sol değil; mesele insanlık, onur ve dayanışmadır.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER