Auschwitz kampından kalma gizemli kahve fincanının 70 yıllık sırrı...
HABERAuschwitz Müzesi personeli 2015 yılında bir kahve fincanının tabanındaki gizli bölmede bir altın yüzük birde kolye buldu. Takıların İkinci Dünya Savaşı sırasında Auschwitz imha kampında bir mahkum tarafından fincanının tabanına gizlendiği tahmin ediliyor.
Bruxelles Korner
Zehra Özer
Altın takılar 70 yıl boyunca bir kahve fincanın alt kısmında küçük bir kumaş parçasına sarılı olarak gizli kalmış. Fincan pas tutup tabanı düștüğü esnada takılar ortaya çıktı.
"Çok iyi gizlenmişti. Ama geçen yıllar zarfında fincanın üretildiği madde yavaş yavaş pas tutarak dökülmeye başlamıștı ve tabanındaki gizli bölme sonunda düştü," dedi Auschwitz-Birkenau Müzesi çalışanı Hanna Kubik.
Takıların tam olarak kime ait olduğu bilinmemektedir. Yapılan araștırma sonucu kolyenin ve yüzüğün 1921 ve 1931 yılları arasında Polonya'da üretildiği öğrenildi. Emaye maddesinden üretilmiș kahve fincanı, müzede sergilenmekte olan 12.000 adet bardak, tencere, kase ve testilerden oluşan mutfak eşyası koleksiyonunun sadece bir parçasıdır.
Müze personeline göre imha kamplarında insanlar değer verdikleri eşyalarını genellikle gündelik kullandığı nesneler arasında saklıyorlardı. Onlar bir gün kamptan kurtulduklarında değerli eşyalarını geri bulabileceklerini umuyorlardı. Ancak, imha kamplarında toplanan insanlar "duş yapacaksınız" yalanıyla gaz odalarına gönderilmeden önce değerli eşyaları Alman askerleri tarafından üzerinden alınıyordu.
"Almanlar soykırım uygulamak amacıyla imha kamplarına topladıkları insanlara sürekli yalan söylemek zorundaydılar. Kampa toplanmalarının bir yerleşim çalışması olduğunu ve onları başka bir yere yerleştireceklerini söylüyorlardı. Insanlara yanlarına çok az eșya almalarına izin veriliyordu. Almanlar, sözde sınırdışı edilmek üzere toplanan insanların bavulunda giysi ve yaşam ihtiyaçlarının yanı sıra ailelerinden kalan son değerli eşyalarının da bulunduğunu biliyordu. İnsanların, kendilerine ait olan değer verdiği şeyleri saklamaları, sınırdışı edilecekleri esnada değerli eşyalarının kendilerinden alınacağının bilincinde olduklarını göstermektedir. Diğer taraftan da geri kalan hayatlarını sürdürebilmeleri için bu değerli eșyalarına ihtiyacı olacağını düşünmeleri, katledilen bu insanların sonuna kadar içinde hep bir umut ışığı tașıdığını göstermektedir," diyor müze müdürü Piotr Cywinski.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi rejimi tarafından Avrupalı Yahudilere uygulanan soykırım, her ne kadar ara ara politik içerikli tartışmalara malzeme edilerek inkar edilsede ya da küçük bir hadiseymiş gibi geçiştirilmeye çalışılsa da, dünya tarihinin en dramatik ve bir o kadar da utanç verici sayfalarından birini teşkil etmektedir. 6 milyon dolayında Yahudi'nin akıl almaz yöntemlerle öldürüldüğü bu soykırımdan, geride, soykırımın travmasıyla yaşayan bir Yahudi toplumu, bu travmanın yarattığı sempati dalgasıyla kuruluşu kolaylaşan bir İsrail devleti, soykırımı kendi acımasız politikalarına şal olarak kullanan İsrailli politikacıları ve İsrail devletinin, Filistin halkına acımasızca uyguladığı şiddette duyulan öfkeden dolayı soykırımın varlığını inkar eden kitleler bıraktı...
İlginizi Çekebilir