Avrupa’da sosyal sorumlu girişimcilik teşvik edilmeli
HABERTürk Girişimciler: ‘artık sızlanmaktan vazgeçip kendi gücümüzün farkına varmamız gerekmektedir’.
Türk Girişimciler: ‘artık sızlanmaktan vazgeçip kendi gücümüzün farkına varmamız gerekmektedir’.
Markalaşan Amsterdam Tartışmaları’nın 50. toplantısı “Diaspora, Sivil Diplomasi ve Türk Girişimcilerin Katma Değeri” temasıyla 10 Şubatta yoğun bir katılımla gerçekleştirildi. Tartışmaya Hollanda’nın tanınmış girişimcilerinden, aynı zamanda da Hollanda Türk İşadamları Derneği yöneticileri Yüksek Petrol Mühendisi Hikmet Gürcüoğlu, Yüksek Makina Mühendisi Şerif Aktürk ve kamuoyunun pek tanımadığı ancak işletmecilikte ciddi bir örnek teşkil eden İsmail Üngüç konuşmacı olarak katıldılar.
Tartışmaya misafir konuşmacıların iş hayatına atılma hikayeleri ile başlandı. Her birinin ilginç bir hikayesi olduğu ve bu noktaya gelmelerinin de çok çalışmak ve yaptıkları işe inanıp profesyonel yaklaşımları mümkün olduğu anlaşıldı. Koç Vleeswaren (et ürünleri) ortaklarından olan Hikmet Gürcüoğlu Hollanda’ya okumak amacıyla gelip Delft Teknik Üniversitesinden petrol yüksek mühendisi olarak mezun olmuş, ancak eğitimin ardından ağabeyinin başlattığı aile şirketinde çalışma hayatına başlamış. Kaasmakerij Özgazi sahibi Şerif Aktürk de Almanya’ya okumak için gelmiş ve Aachen Üniversitesinde lisans ve yüksek lisans eğitimi alarak makine yüksek mühendisi olmuş ve akabinde de evlilik yoluyla Hollanda’ya gelmiş. Peynir işine de bir arkadaşının tesadüfen yaşadığı bir tecrübe sayesinde girmiş. Serhat Impex’in kurucusu İsmail Üngüç ise tabiri caizse 17 yaşında cebine 100 gülden konarak Hollanda’ya salınmış ve ne halin varsa gör denilmiştir. Her ne kadar İsmail Üngüç kendisini emekli edip işi oğluna devretmiş olsa da, her üç girişimci de yaptıkları işte çok ciddi bir konuma gelmişlerdir.
Gerek Kaasmakerij Özgazi gerekse Koç Vleeswaren sadece Hollanda’yla sınırlı kalmayıp tüm Avrupa’ya yönelik çalışmaktadırlar. Kaasmakerij Özgazi yaklaşık 120 milyon avroluk yatırımla dünyanın en modern beyaz peynir tesislerine sahiptir ve ürünleri 43 ülkeye pazarlanmaktadır. Raflardaki süt ve süt ürünlerinin (beyaz peynir, ayran, yoğurt gibi) neredeyse tamamı Özgazi tarafından üretilip farklı markalarla müşteriye sunulmaktadır. Koç Vleeswaren da yine aynı şekilde kendi markaları Koç ve Sancak dışında farklı markalar da ürün vermektedirler.
Tüm konuşmacıların üzerinde hemfikir oldukları en önemli husus kendilerinin sadece girişimci olmadıkları, aynı zamanda kendilerini hem yaşadığımız ülke toplumuna hem de Türk toplumuna karşı sorumlu hisseden bireyler olduklarıdır. Bunun getirdiği sorumlulukla da gerek organize gerekse ferdi olarak topluma hizmet etmeye çalıştıkları görülmektedir. HOTIAD ve CPD (Centre for Public Debate) gibi tanınmış kurumların yanı sıra daha az bilinen başka kurumlara da destek vermektedirler
Hikmet Gürcüoğlu yaptığı konuşmada mevcut konjonktür ve bizim konumumuzu değerlendirirken, Hollanda’da bir toz duman ve gürültü altında olduğumuzu, ırkçı ve ayrımcı söylemlere gündelik olarak muhatap olduğumuzu, ancak bizim bunlara prim vermeyerek
bardağın dolu tarafına bakmamız gerektiğinin altını çizdi. Madalyonun diğer yüzünün daha parlak olduğunu ve bizim de yılmadan mücadeleye devam etmemiz gerektiğini söyleyen Gürcüoğlu Türklerin Hollanda’da iki alanda kabuklarını kırdıklarını söyledi. Bunlardan birisinin girişimcilik diğerinin de eğitim olduğunu ve 25 bine yakın girişimcinin yaklaşık 100 bin ailenin ¼’ini oluşurduğunu söyleyen Gürcüoğlu, aynı durumun eğitim için de geçerli olduğunu söyledi. Bunun ciddi bir potansiyel olduğunu ve iyi yönlendirilmesi gerektiğini söyleyen Gürcüoğlu HOTIAD’ın da bu amaçla ortaya çıktığını söyledi. 2004 yılında kurulan ve 30 üyesi olan bu girişimci derneğinin kendisine iki hedef koyduğunu, bunlardan birisinin Hollanda kurum ve kuruluşları nezdinde muhatap kurum olmak, diğeri de Türk toplumunun itici gücü olmak olduğunu söyleyen Gürcüoğlu, HOTIAD’ın bu yolda ciddi kazanımları olduğunun altını çizdi. Kendilerinin artık hem meslek örgütleri tarafından hem de siyasiler tarafından muhatap kabul edildiğini, değişik faaliyetlerle özellikle gençleri farklı alanlarda başarılı olmaya teşvik eden projeler geliştirdiklerini de katılımcılarla paylaştı. Gürcüoğlu, artık sızlanmaktan vazgeçip kendi gücümüzün farkına varmamız gerektiğini ve bunun için de alanında başarılı girişimcileri gençlerle buluşturmaya çalıştıklarını söyledi. HOTIAD olarak sadece girişimcilere değil aynı zamanda Türk diasporasının konumu ve çıkarlarına yönelik çalışmalara da destek verdiklerini söyleyen Gürcüoğlu, CPD’ye (Centre for Public Debate) hem kendisinin yönetim kurulu üyesi olarak hem de HOTIAD’ın kurum olarak ciddi maddi destek verdiği söyledi.
Tartışmada 50 yılı aşkın göç sürecinin bu aşamasında artık sadece kendi etnik grubuna yönelik girişimciliğin yaşama hakkının olmadığına, hem çeşitliliğin hem de profesyonelliğin geliştirilmesinin elzem olduğuna da vurgu yapıldı. Gürcüoğlu’na göre çeşitlilik noktasında ciddi gelişme söz konusuyken, Aktürk bu alanda anlayış problemlerinin olduğuna dikkat çekti. 25 bine yakın girişimci olmasına rağmen nitelik konusunda ciddi sıkıntılar olduğunu söyleyen Aktürk, ciddi bir işletme planı eksikliği, yanlış bütçe yönlendirmesi ve profesyonelliğe uymayan tavırların da gözlemlendiğini söyledi.
Şerif Aktürk’ün altını çizdiği bir başka önemli husus da (yerli ve büyük) rakiplerin takındıkları tavır oldu. Aktürk, bu büyük işletmelerin ya rekabet yoluyla ya da satın alma yoluyla girişimcilerin önünün kesmeye çalıştıklarını, haliyle onlarla baş edebilmek için de onların sahalarına girilmemesi gerektiğini söyledi.
Sonuç olarak da Türk girişimcilerin sadece gelir elde etmek isteyen fertler olmadığı, onların aynı zamanda toplumsal sorumluluk da taşıdıkları ve bu uğurda maddi ve manevi katkı sağlamayı tabii bir tavır olarak gördüklerine vurgu yapılırken, toplumda ayakların yere sağlam basabilmesi için her alanda başarılı olunması gerektiği ve girişimcilerin de bu noktada ciddi sorumlulukları olduğu anlaşıldı.
İlginizi Çekebilir