Belçika sömürge geçmişinin izlerini başkentten silmeyi tartışacak
GUNDEMBelçika sömürge geçmişinin izlerini başkentten silmeyi tartışacak
Belçika sömürge geçmişinin izlerini başkentten silmeyi tartışacak
Belçika'nın başkenti Brüksel'in yöneticileri, Afrika'daki sömürge geçmişinin kentte bulunan izlerini silmek hedefiyle kurulan çalışma grubunun yazdığı raporu tartışmaya hazırlanıyor.
Ömer Tuğrul Çam |18.02.2022
Brüksel
Eylül 2020'de kurulan çalışma grubu, kentte kamuya açık alanlarda ülkenin sömürge geçmişini temsil eden veya hatırlatan sembollerle ilgili raporunu Brüksel yönetimine sundu.
Raporda heykeller, anıtlar, binalar, meydan ve cadde isimleri gibi sömürge sembollerin 19. yüzyılın sonundan beri kullanıldığı ve kentin kamusal alanlarının tek yanlı ve propaganda perspektifiyle düzenlendiği belirtildi.
Sömürülen kişilerin ve onların halen Brüksel'de yaşayan torunlarının varlığının dikkate alınmadığı vurgulanan raporda, "Bugün kamusal alanlar Brüksel'in şu anki sakinlerinin vizyonunun yansıtmamaktadır. Eskiden normal olan bugün artık normal değildir." ifadeleri yer aldı.
Brüksel'deki birçok anıtsal yapının Belçika'nın Kongo, Ruanda ve Burundi gibi Afrika ülkeleriyle tarihi ilişkilerine işaret ettiğini vurgulayan raporda örnek olarak Adalet Sarayı ve 50. Yıl Parkı gibi alanlar sıralandı.
Bu tür yerlerin inşasının Belçika Kralı 2. Leopold döneminde Afrika'dan getirilen fil dişi, kauçuk ve kereste gibi zenginliklerin satışından elde edilen gelirle yapıldığı hatırlatıldı.
Raporda getirilen öneriler arasında Kral 2. Leopold'un şehir merkezinde bulunan ve özellikle Afrika kökenlilerin yaşadığı mahalle yakınındaki atlı heykelinin kaldırılması veya sömürge kurbanlarının anısını yaşatacak şekilde dönüştürülmesi, 50. Yıl Parkı başta olmak üzere bazı parklardaki sömürge dönemi heykellerinin kaldırılması, tünel, cadde, meydan gibi yerlere verilen Kral 2. Leopold ve diğer sömürge döneminin simge kişilerinin isimlerinin değiştirilmesi gibi başlıklar bulunuyor.
Mimari, sanat, tarih, felsefe, sosyoloji gibi alanlarda uzman 16 kişiden oluşan grubun raporunu Brüksel bölgesel yönetimi ve parlamentosunun tartışması bekleniyor.
Belçika'nın başta Kongo olmak üzere Afrika'da yaklaşık 80 yıllık sömürge geçmişi bulunuyor. Özellikle 1885 ile 1908 arasındaki Kral 2. Leopold döneminde, bugün Kongo Demokratik Cumhuriyeti olan ülke yıllarca yağmalanmıştı.
Kral 2. Leopold, milyonlarca kişinin ölümüne neden olmuş, uygulamalarıyla zaman içinde "Kongo kasabı" olarak anılmıştı. Kongo, Belçika’dan bağımsızlığını 1960’ta kazanmıştı.
Kral 2. Leopold, hiç ayak basmadığı Afrika'dan elde edilen zenginlikle Belçika'da anıtsal yapılar yaptırmıştı. Bunlar arasında bulunan Adalet Sarayı, 19. yüzyılda yapılmış en büyük bina olarak biliniyor.
Afrika'nın "akciğeri" Kongo Demokratik Cumhuriyeti zengin kaynaklarıyla öne çıkıyor
Kanlı bir sömürge dönemine ve sonrasında yaşanan iç çatışmalara son veren Kongo Demokratik Cumhuriyeti, sahip olduğu değerli madenleri ve zengin doğal kaynaklarıyla dünyanın ekonomik cazibe merkezlerinden biri olma yolunda ilerliyor.
Ahmet Emin Dönmez |19.02.2022
Yaounde
Coğrafi olarak Afrika kıtasının merkezinde bulunan ve kıtanın en geniş ormanlık alanına sahip olması nedeniyle Afrika'nın "akciğeri" olarak bilinen Kongo Demokratik Cumhuriyeti (KDC), sahip olduğu zengin kaynakları ve son yıllardaki ekonomik başarılarıyla dikkati çekiyor.
Belçika'dan bağımsızlığını 30 Haziran 1960'ta kazanan KDC, sahip olduğu ormanları, zengin yer altı kaynakları ve yaklaşık 100 milyon nüfusuyla kıtada ön plana çıkıyor.
Kongo Cumhuriyeti, Orta Afrika Cumhuriyeti, Güney Sudan, Uganda, Ruanda, Burundi, Tanzanya, Angola ve Zambiya'nın çevrelediği ülke, 2 milyon 344 bin 885 kilometrekarelik yüzölçümüne sahip.
Nüfusunun çoğunluğu Bantu etnik grubundan oluşan ülke, Mongo, Lumba, ve Mangbetu-Azande gibi Afrika'nın kadim yerlilerine ev sahipliği yapıyor.
Acılarla dolu kanlı sömürge dönemi
Ülke, uluslararası hukuka aykırı olarak 1885'de Belçika Kralı 2. Leopold'a "özel mülk" olarak tahsis edildi.
"Kongo kasabı" olarak da bilinen 2. Leopold'un, KDC'de açlık ve sefalete mahkum ettiği insanların yanı sıra 10 milyon kişinin ölümüne sebep olduğu belirtiliyor.
İkinci Leopold, insanlık dışı uygulamalara isyan eden Kongoluları ateşli silahlarla bastırmakla kalmayıp gereksiz mermi kullanımını engellemek için kullanılan her mermi karşılığında bir Kongolunun organının getirilmesini zorunlu kıldı.
O dönemde bölgeye giden gazeteciler aracılığıyla elleri kesilmiş çoğunluğu çocuk, binlerce kişinin fotoğrafları dünya basına yansıdı.
Bağımsızlık sonrası
Uluslararası baskılara dayanamayan Belçika sömürge yönetimi, bir grup askerini bölgede bırakarak çatışmalara teslim ettiği ülkeden ani bir kararla çekildi.
Belçika'nın çekilmesinin ardından, 30 Haziran 1960'da bağımsız Kongo Demokratik Cumhuriyeti kuruldu, ilk başbakanlık görevi bağımsızlık mücadelesinin en önemli ismi Patrice Lumumba'ya verildi.
Başbakan Lumumba, Belçika'yı rahatsız eden "milli uygulamaları" nedeniyle devrilerek, Belçikalı askerlerin kontrolündeki askeri birlik tarafından 17 Ocak 1961'de kurşuna dizilerek öldürüldü. Akabinde cesedi asit dökülerek eritildi.
Lumumba'nın yardımcılarından Joseph Mobutu, 1965'de darbe ile yönetim ele geçirerek ülkeyi 32 yıl boyunca "demir yumrukla" yönetti.
Milli politikalar güderek, ülkedeki tüm yabancılara ait işletmeleri kamulaştıran Mobutu, sömürgecilerin izlerini silmek için ülkenin ismini 1971'de Zaire olarak değiştirdi. Ülkeyi kan gülüne çeviren 2. Leopold'dan ismini alan başkent Leopodville'ye ise Kinşasa adını verdi.
Mobutu, 1997'de görevden dış güç kaynaklı ayaklanmalarla görevden el çektirildi ve yerini Che Guevara'nın yakın arkadaşı Sosyalist-Marksist Laurent-Desire Kabila'ya bıraktı.
Kabila ilk iş olarak ülkenin ismini tekrar Kongo Demokratik Cumhuriyeti yaptı.
Militan bir Marksist olmasına rağmen iktidarı boyunca Avrupalılarla yakın ilişkiler kuran Kabila, 6 Ocak 2001'de koruması tarafından öldürüldü.
Kabila'nın ölümünün ardından oğlu Joseph Kabila, Başkanlık koltuğuna oturarak ülkeyi 2019 yılına kadar yönetti.
KDC doğusunda devam eden çatışmalar
Ülkenin doğusundaki Kuzey-Kivu, Güney-Kivu ve Ituri eyaletlerinde faaliyet gösteren isyancı gruplarla birçok kez barış anlaşması imzalanmasına rağmen bölgede çatışmalar devam ediyor.
Ülkenin doğusu, uzun yıllardır, altın ve kobalt gibi madenlerin kontrolünü sağlamaya çalışan silahlı grupların saldırıları ve çatışmalarına sahne oluyor.
2019'da seçilen Cumhurbaşkanı Felix Tshisekedi tarafından, şiddet olaylarının tırmanışta olduğu ülkenin doğusu Kuzey Kivu ve İturi eyaletlerinde 7 Mayıs 2021’de askeri kuşatma ilan edilerek yönetimdeki siviller görevden alınarak yerlerine askerler atandı.
Ülkenin doğusunda faaliyet gösteren isyancı saldırılarda 2014'ten bu yana binlerce sivilin öldüğü tahmin ediliyor.
Kobalt zengini KDC'nin ekonomisi
Sahip olduğu geniş ormanlık alanları ve doğal kaynaklarıyla dünyanın en zengin ülkeleri arasında gösterilen KDC, sömürge dönemi ve sonrasında yaşanan iç karışıklıklar nedeniyle ekonomik olarak beklenen seviyeyi yakalamadı.
Ancak iç karışıklıklara rağmen ülke ekonomisi 2002'den 2019'a kadar her yıl ortalama yüzde 6 büyüdü.
Yüzde 60'ı tropikal yağmur ormanlarıyla kaplı ülkede bulunan Kongo Nehri de elverişli geniş topraklarda tarım imkanı sunuyor.
Petrol, bakır, altın, elmas, kobalt, koltan, çinko, demir gibi madenleri ve tarıma elverişli geniş toprakları bulunan ülkede, 180 milyon varil petrol rezervi olduğu ifade ediliyor.
Elektrikli otomobillerde, cep telefonlarına, tabletlerine, dizüstü bilgisayarlarına ve diğer taşınabilir elektronik cihazlarına enerji sağlamak için şarj edilebilir bataryaların en önemli bileşenini oluşturan Kobalt madeninin yaklaşık yüzde 60'ı KDC'de çıkarılıyor.
KDC -Türkiye ilişkileri
Mart 2010'da dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ilk Cumhurbaşkanı düzeyinde ziyaretiyle ivme kazanan Türkiye-KDC ilişkileri her geçen gün daha da ilerliyor.
Türkiye'nin Kinsaşa'ya 2011'de Büyükelçilik açmasıyla 1 milyon dolar seviyesine ulaşan ikili ticaret hacmi, 2020 itibarıyla 165 milyon doları aştı.
Türkiye, KDC'den bakır ve mineral-değerli taşlar gibi ürünler ithal ederken KDC'ye ise başta gıda ürünleri olmak üzere beyaz eşya ve elektronik ürünler ihraç ediyor.
Türkiye Maarif Vakfı'nın, Ağustos 2017'den bu yana eğitim faaliyeti gösterdiği ülkede, çok sayıda Türk sivil toplum kuruluşu aktif olarak eğitim ve insani yardım çalışmaları yapıyor.
Türk Hava Yollarının, haftanın her günü yolcular için sefer düzenlediği Kinsaşa'ya, haftada bir gün de kargo seferi yapılıyor.
İlginizi Çekebilir