© © 2025 S-B-E Ltd

Calais yaralarını sarıyor: 'Göçmen sayısı o kadar çoktu ki, bunun sonunun iyi olmayacağı belliydi'

Fransa’nın cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hazırlığında VRT kanalının muhabiri Marjan Temmerman son birkaç yıldır göçmen kampı ile bir tutulan Kuzey Fransa’da bulunan Calais şehrine gitti. Calais kampı şimdi bir süredir temizlensede, kampın etrafında yaşanan gerginlikler Calais nüfusunda birçok yaralar açtı. Yaralar o kadar derin ki Calaisliler siyaset hakkında konuşmak bile istemiyorlar ya da konuşmaya cesaret edemiyorlar, "konuşurlarsa eğer orada mutlaka kavga çıkıyor".

Bruxelles Korner

Zehra Özer

 

Deri kiyafetli bir kadın kesin bir dille  "Ca ne pas m'interesse - Bu beni ilgilendirmiyor," diyor. O Calais merkezinde bulunan şehir parklarından birinde sağ elinde motor kaskıyla bir bankta oturmuş kocasını bekliyor. "Siyaset ilginizi çekmiyor mu?" sorusunu sorarak konuşturmayı çalısıyorum. "Evet, evet," diye cevap vererek gülümsüyor,  "ama bu konuda konuşmak istemiyorum." O, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin konusunu açıldığında, konuşmayı aniden yarıda bırakan ilk kişi değildi.

Sözü açıldığında herkesin aniden konuyu kapatığını farketmeye başlıyorum. Köpeği Zumba ile birlikte benimle kısa bir mesafe birlikte yürüyen Lucile, bana çoşkulu çoşkulu Calais’in tarihini anlatıyor, ama seçimler hakkında konuşmaya başladığımda aniden yolunu değiştirerek benden uzaklaşıyor. Minck adlı kafede rastladığım Robert kahve’nin yararlarını ve hergün nasıl denizi seyretmenin tadını çıkardığının sevincini anlatıyor. Politikadan söz açıldığında yüzü düşüyor. O kadar sohbetine rağmen tek eklediği söz "Burada kesiyoruz ma chérie (cicim)" oluyor. Girdiğim kuaför salonununda da sohbet eden edene o kadar ki sesler birbirine karışıyor taa ki “élections” – “seçimler” kelimesi düşene kadar ve herkes anlaşmış gibi yüzünü başka yöne çeviriyor. Kuaför kadın beni nazik bir şekilde pardon bile demeden kapıya koyuyor. "Bonne journée au revoir." – Iyi günler, Allahaısmarladık.

Burada neler oluyor?

Hiçbir şey Calaislileri konuşturamıyor gibi görünüyor.

Ilk önce farklı bir yaklaşım içinde olmam gerektiğini düşündüm. "Müşterileriniz seçimlerin olağanüstü durumu hakkında konuşuyorlarmı?" diye soruyorum (patates kızartması satan) Firitci esnafa. "Non, pas du tout – Hayır, kesinlikle." Merakla bana bakan genç bir adama karşı, "Sen oy hakkını kullanacakmısın peki? ", sorusunu yöneltiyorum. Başını önce sağa sola ve aynı zamanda aşağı yukarı sallıyor ve benden uzaklaşmak için yürüyüşünü hızlandırıyor.  

Hiçbir şey Calaislileri konuşturamıyor gibi görünüyor. Bunu beklemiyordum. Sahilkıyı sakinleri yabancılar tarafından lafa tutulmaya alışıktır. Yüzyıllar boyunca ziyaretçiler bu plajın ve denizin keyfini çıkarmak için buraya gelirler.

Manzaranın izleri

Calais az göze çarpan yaklaşık 80.000 nüfusu olan bir şehirdir. Bu şehir kuzey Fransa’nın Opaal  sahilkıyısında bulunuyor. Fransız heykeltıraş Rodin'in, ünlü ‘ağlayan vatandaşlar’heykeli, burada dikilmiş. Eğer Belfort binasının tepesine çıkarsanız, İngiliz sahilini görebilirsiniz. Ancak Calais son yıllarda daha çok mülteci ve göçmen kampından dolayı biliniyor.

Bu kamplar burada zaten 90'lı yılların sonundan beri var ama son iki yıldır kapasitesini çoktan aşmış duruma geldi. Böylece ilk zamanlarda kamp’ta barınan birkaç 100 mülteci ve göçmen sayısı 1500’e  kadar ulaştı. Ve limanında yaşananlar - kamyonların uzun kuyruklar oluşturduğu sosyal anlaşmazlıkların esnası ve sonrasında, kamp giderek ülkelerinden kaçan Eritrelileri, Afganları, Iraklıları, Sudanlıları ve Suriyelileri çekti.

Onlar buradan İngiltere'ye, geçiş yapmak için bir kamyona binip gitmeyi umuyorlardı. Bazılarının orada akrabaları veya arkadaşları vardı ve bu insanlar için orası kaçıs rotalarının son durağı olarak güvenli bir yer gibi görünüyordu. Herkes tarafından "jungle" –"orman" olarak adlandırılan kamp geçen yaz kapasitesini fazlasıyla aşmıştı: 10.000’i aşkın erkek, kadın, genç ve küçük çocuklar korkunç koşullar altında orada barındı. Sonuç olarakta böylesi ortamlarda yaşanan streslerin giderek daha da artmasına neden oldu.

Tam anlamıyla Calais’e iz bıraktı. Karayolu boyunca yüksek gri bir duvar bulunuyor ve metrelerce yükseklikte olan beyaz çitler bir labirent halinde liman bölgesine geçis yapıyor. Maliyeti mültecilerin geçişini engellemek isteyen Birleşik Krallık dört devlet tarafından karşılandı.

Gençler sokaklara takılıyorlar

Calais yüzyıllardır İngiltere ile eşsiz bir bağ içindedir. İşte tam buradan Kuzey Denizi üzerinden İngiltere’ye en kısa geçiş rotası başlar. Calais’den yola çıkarak Dover’e hala feribot ile gidiliyor ama aynı zamanda 90'lı yılların sonunda denizaltı geçiş tüneli inşa edildi.

Ama dahası var: 19. Yüzyılın başında buraya Birmingham’dan ilk makineler geldi. Calais şehrinde dantel üzerinde ticaret yapan bir kitle oluştu. "Calais’in Gururu", diye anlatıyor Lucile. "O yıllarda tüm aileler dantel fabrikalarında çalışıyordu. Ama bu fabrikalar son yirmi yıl içinde tek tek kapatıldılar". Burada işsizlik oranı çok yüksek. "Calais, Fransa'nın genelinde işsizlik oranının en yüksek olduğu yerdir," diyor otobüs bekleyen genç Christophe. “Les jeunes sont dans la rue” – “Gençler sokaklara takılıyorlar”, diye iç çekiyor kafede sohbet ettiğim Robert. İ

"Yine de yüksek sezonda, turizm sektöründe iş olanağı vardır" diyorum. "Burada turizm sektörü neredeyse hiç kalmadı," diyor kafe Minck’te sohbet ettiğim Robert denize doğru üzgün bakarken. "İngilizler artık gelmiyorlar." "Neden gelmiyorlar?" diye şaşkınlık içinde sordum. "Göçmenler" diye cevap veriyor. “Ama onlar gitmedileri mi? “ diye soruyorum. "Onlar yeniden gelmeye başladılar," diye cevap veriyor. “Aklınızda bir çözüm sunması gereken bir başkan adayı var mıdır”? diye sorduğumda sohbeti aniden kestirip atıyor.

"Burada ne zaman siyasete dönsek, tartışma çıkıyor. Bu yüzden siyaset hakkında konuşmuyoruz."

Öğlenin sonunda, neredeyse umutsuzca, bir dükkanın fitrinini gözden geçiren dinç bir bayana yöneliyorum. "Burada Calais da neden kimse cumhurbaşkanlığı seçimlerin hakkında konuşmak istemiyor?" diye soruyorum. "Olala" diyerek endişeyle bana bakıyor kadın. "Bu göçmenler ve mültecilerden dolayıdır. Bu yüzden buranın nüfusunu ikiye böldü. Bu kampların burada bulunması Calais toplumu üzerinde çok büyük bir baskı yarattı. Onlar o kadar çoğunluktaydılar ki, bunun iyi bir son ile sonuçlanamayacağı belliydi. Burada ne zaman politikadan konuşulsa, kavga çıkıyor. Bu yüzden artık bu konu hakkında konuşmak istemiyoruz," diyor kadın.

Demek sorun buydu. Mülteci ve göçmen kampı yaralar açmıştı. Calais halkı, kampa izin veren ve yaratmış olduğu sorunları görmemezlikten gelerek yardımlarına yetişmeyen Fransız hükümeti tarafından kendini terk edilmiş hissediyordu. İkamet ettiğiniz şehir binlerce mültecinin akınına uğradığında gösterdiğiniz tolerans ve dayanışma esnekliğini ne kadar koruyabilir ki? Bu durum bu insanları iyice yıpratmış görünüyor.

Aşırı sağcı 'Ulusal Cephe' partisi lideri Marine Le Pen defalarca Calais sakinlerini kimine göre cesaretlendirmeye, kimine görede kışkırtmaya geldi. Le Pen, onlara göç ile mücadele de ikili tutumu hakkında Fransız hükümetini şikayet ederken, bu insanlara aynı zamanda basit çözümler vaadetti. O 2015 yılında yerel seçimlerin ilk turunda Calais halkının neredeyse yarısını ikna etti. Ama aynı zamanda şiddetli rakipleri de vardı,  Calais halkının hoşgörülü insanlar olduğunu savunan. Böylece mülteci ve göçmen karşıtı gösteriler ile  dayanışma yanlısı gösteriler karşı karşıya geldi.  Polis değişik vizyonu olan bu iki grubu birbirinden ayrı tutmak zorunda kaldı, yoksa her fırsatta birbirleri ile yumruk yumruğa dövüşüyordı.  

Çok açıktır ki, Calais yaralarını sarıyor. Toplum ikiye bölünmüş durumda ve insanlar siyasi görüşlerini dile getirmekten kaçınıyorlar. Burada siyasi görüşünü başkaları ile paylaşmak tabu haline gelmiştir.

Fransız halkı 23 Nisan ve 7 Mayıs tarihlerinde yeni Cumhurbaşkanını seçmek üzere sandık başına gidecek.

 

Seçimlerde adını sıklıkla duyduğumuz 5 dev ismin yanı sıra toplam 11 aday yarışacak:

François Fillon (Cumhuriyetçiler Partisi)

Marine Le Pen (Ulusal Cephe)

Emmanuel Macron (En Marche Hareketi)

Benoît Hamon (Sosyalist Parti)

Jean-Luc Mélenchon ( “La France Insoumise, Boyun eğmeyen Fransa Hareketi)

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER