İslamfobi...
SAGLIKKudret Bülbül, Sosyal Uyum İçin Avrupa Müslüman İnisiyatifi (EMISCO) tarafından Avrupa Parlamentosu'nda düzenlenen "İslamofobi ve Güvenlik Endişeleri Arasında Avrupa'daki Müslüman Topluluklar" başlıklı panelde konuştu.
Kudret Bülbül, Sosyal Uyum İçin Avrupa Müslüman İnisiyatifi (EMISCO) tarafından Avrupa Parlamentosu'nda düzenlenen "İslamofobi ve Güvenlik Endişeleri Arasında Avrupa'daki Müslüman Topluluklar" başlıklı panelde konuştu.
Avrupa Birliği'ne Türkiye'yi örnek gösteren Bülbül, "1980'lerde 1990'larda farklılıklardan, farklı kültürlerden çok korkan ve endişe duyan bir Türkiye söz konusuydu. Endişe duydukça içe kapandı, içe kapandıkça da endişelerini artırdı. Böyle bir Türkiye en fazla kendi halkına zarar verdi" dedi.
Kudret Bülbül, Türkiye'nin farklı olanlara ilişkin korkuları, güvenlik paradigmasını bırakıp buna temel hak ve özgürlüklerle yanıt verdikten sonra rahatlamaya başladığını belirterek, şunları kaydetti:
"Bu rahatlama ve normalleşme gerçekten son derece önemli bir toparlanma sağladı. Eğer biz rahatlarsak farklı olanlara karşı normalleşiyoruz. Normalleştikçe insan hakları ve özgürlükler çıtasını yükseltiyoruz. İnsan hakları ve özgürlükler çıtasını yükselttiğimiz oranda da ekonomik olarak zenginleşiyoruz."
Türkiye'nin son 10 yılda 2 bin dolarlardan 10 bin doları aşan kişi başına milli gelir düzeyine geldiğini hatırlatan Bülbül, Türkiye'nin özgürlükler ve demokrasi çıtasını yükselttiği için daha fazla normalleştiğini, ekonomik olarak geliştiğini ifade etti.
"Özgürlükler çıtasını yükselterek toparlanmalı"
Avrupa Birliği'nin temel değerler olarak benimsediği demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerle bugünkü konumunu yakaladığını vurgulayan Bülbül, "Gerek Türkiye tecrübesi, gerek Avrupa'nın insanlığa verdiği o güzellikler güvenlik paradigmasının farklılıklar, farklı kültürler alanında çok çözüm üretmediğini ortaya koyuyor" diye konuştu.
Bülbül, Avrupa'nın ekonomik durgunluk ve göçmen karşıtlığıyla içine kapanarak güvenlikçi politikalar benimsemek yerine farklılıkları dışlamadan ve ötekileştirmeden herkes için özgürlüklerin çıtasını yükselterek ekonomik toparlanma araması gerektiğini vurguladı.
"Radikalleşme nedenleri ortadan kaldırılmalı"
Avrupa Parlamentosu'nun İngiliz sosyalist üyesi Afzal Khan ise Avrupa'nın güvenlikçi politikalar yerine radikalleşmeyi doğuran nedenleri ortadan kaldırmaya odaklanması gerektiğini belirtti. Khan, Avrupa'nın farklı kültürleri barış içinde birlikte yaşatabileceği oranda refah ve ekonomik büyüme sağlayabileceğini ifade etti.
Belçika federal milletvekili Veli Yüksel de Avrupa'da islamofobi ve antisemitizmin yükselişte olduğunu hatırlatarak, Belçika'da Eşit Haklar Merkezi'nin 2014 verilerine göre dini kaynaklı ayrımcılık, nefret söylemi ve nefret saldırılarının yüzde 90'ının Müslümanları hedef aldığını belirtti. Yüksel, ifade özgürlüğünün sınırsız olmadığını ve hakaret özgürlüğünü içermediğini vurguladı.
Yüksel, Fransa'daki Charlie Hebdo saldırısı başta olmak üzere son dönemdeki terör tehditlerinin ve alınan güvenlik tedbirlerinin Avrupa'daki Müslüman topluluklarla ilgili olumsuz hassasiyet oluşturduğunu dile getirdi. Veli Yüksel, "Hükümetler Müslümanların çoğunluğunun radikalleşme ve terörle mücadeleye yardımcı oldukları konusunda kamuoylarını bilgilendirmeli" dedi.
Brüksel bölge milletvekili Mahinur Özdemir ise Avrupalı politikacıların entegrasyon sorunlarıyla ilgili çoğunlukla Müslümanları suçladığını, kendi sorumluluklarını gizlemeye çalıştıklarını söyledi. Özdemir, islamofobi ve antisemitizmle mücadelede ayrım yapılmaması ve aynı şekilde kararlılık gösterilmesi gerektiğini ifade etti.
İlginizi Çekebilir