Okyanuslar bu derece hastalanmamıştı
HABEROkyanus sularının yükselen sıcaklığı, "bu jenerasyonun yenmesi gereken en çok gizli kalmış bir sorunudur". Bu sorun, Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) tarafından yapılan bir çalışmaya göre belirlendi.
Bruxelles Korner
Zehra Özer
Uluslararası bir çalışmaya göre, küresel ısınma nedeniyle okyanus'un içinde bulunan, plankton’dan balinalara kadar ve hatta derin denizlerin bile ciddi bir rahatsızlık yaşadığını ortaya çıkardı. "Okyanusların ısınması bu jenerasyonun başa çıkması gerektiği en çok gizli kalmış bir sorunudur." Bu çalışmanın sonucu, (IUCN) Uluslararası Doğayı Koruma Birliği tarafından hazırlanmış 460 sayfalık 'Okyanus’un Isı Açıklanması' adlı raporunda belirtildi. 12 ülkeden 80 bilim adamı, "rapor sonucu zaten şimdiden etkisi hissettiriyor", diyor.
Okyanuslar denizlere göre çok daha geniş ve derindir. Dünya üzerinde üç büyük okyanus vardır. Bunlar Amerika kıtaları ile Asya ve Okyanusya arasında bulunan Büyük okyanus, Amerika kıtaları ile Avrupa ve Afrika arasında bulunan Atlas okyanusu, Asya nın güneyi, Afrika ve Okyanusya arasında ise Hint okyanusu yer alır. Bu okyanuslar güney yarım kürede Antartika çevresinde birleşerek tek bir su kütlesi oluştururlar.
Dört milyar yıl önce Dünya yüzeyi suyun sıvı olarak kalmasına olanak tanımayacak kadar sıcaktı. Su, uzayda yok olmak üzere volkanik gazdaki buhar olarak püskürürdü. Yaklaşık 3.85 milyar yıl önce dünya soğuyarak içinde buharında yer aldığı bir volkanik gaz atmosferi oluşturdu. Daha sonra su yoğunlaşmaya başladı ve okyanuslar oluştu. Okyanusların oluşmasından bu yana yağmur toprağa düşmekte ve kayalardaki tuzu denizlere taşımaktadır. Bu nedenle deniz suyu tuzludur. Ortalama olarak okyanus ağırlığının %2.9'unu tuz oluşturur.
Denize baktığımız, tekneyle açıldığımız veya yüzdüğümüz zaman suyun bir yüzeyi olduğunu biliriz. Ancak; okyanusların ortalama derinliği 5.000 metre civarındadır ve en derin okyanus çukuru 11.000 metreye ulaşır. Everest Tepesi, bu dip derinlikten daha kısadır (iki kilometreden daha fazla). Okyanusun üst birkaç metresi, tropikal bölgelerde 26 santigrat derece sıcaklığında olabilir. Isıyı, gün boyunca güneş ışığından alır ve geceleri atmosferi ısıtırlar. Okyanusun bu katmanı, atmosferin tamamından daha fazla ısı içerir.
Geçen yüzyılın 70'li yıllarından beri okyanuslar iklim değişikliği nedeniyle ekstra ısının yüzde 90'ından fazlasını absorbe etmiş durumdadır. Eğer şu anda okyanusun en üst iki kilometresinde saklanan ısı miktarı, atmosfere girmiş olsaydı, geçtiğimiz yüzyılda dünya'nın yüzeyi 1 ° C yerine yıkıcı bir 36 ° C ile ısınmış olurdu.
Ancak, deniz sularının ısınması ciddi sonuçlar getirir. Bu durum plankton, denizanası, balık ve kaplumbağalar gibi deniz de var olan canlıları kutuplara doğru kaydırıyor. "Okyanusta meydana gelen değişikliklerin hızı, canlıların kutuplara doğru kayması gibi, karada olduğundan 1,5 ile 5 kat arası daha hızlı gelişiyor. Bu tür değişikliklerin geri dönüşü mümkün olmayabilir. "Rapor ayrıca, suların ısınmasıyla herhangi bir zaman içinde, milyarlarca ton donmuş metan ve güçlü sera gazının denizin dibinden salınabileceği için uyarıyor.
İnsanların üzerinde ki etkileri
İklim değişikliğinin diğer sonuçları ise ılık suda kolayca gelişen mikrop sayısında bir artışın görünmesidir. Bu durum Kuzey Kutbu'nda önümüzdeki 5 ila 15 yılın yaz mevsimleri içinde deniz buzlarının ortadan kaybolmasıyla, insan sağlığına, okyanusun asitlenmesine ve mercan resiflerini benzeri görülmemiş bir hızla ağartması halinde, büyük bir tehlike oluşturabilir.
Buna ek olarak, insanoğlu, okyanus ve atmosferde bulunan ekstra enerji nedeniyle daha fazla ve daha ağır kasırgalar tarafından tehdit edilecektir. Ve nesli şu anda zaten tehlike altında olan 550'den fazla balık türü, okyanusun ısınmasıyla bazı türlerinin tamamen yok olmasını hızlandıracaktır. Bu da haliyle dünyada bulunan 4,3 milyar insanların arasında ekmeğini balıkçılıktan çıkaran büyük bir kitlenin kaybına yol açacaktır.
Rapor sonucu, okyanus ta korunan alan sayılarının artırılmasını ve özellikle sera gazı emisyonlarının azaltılmasını öneriyor. Çin ve ABD, dünya'da en yüksek emisyon değerlerine sahip olan iki ülkedir ve geçen yıl Paris’in iklim anlaşmasını daha yeni onayladılar. Ayrıca geçen yıl, muhtemelen 19.yüzyılda ölçümlerin başlatıldığından bu yana en sıcak yılı oldu.
İlginizi Çekebilir