© © 2024 S-B-E Ltd

Semira Adamu'nun ölümü, 20 yıl önce Belçika'nın iltica ve sığınma politikasını alt üst etmiști

Yirmi yıl önce sınır dışı edilen Nijeryalı sığınmacı Semira Adamu, beş Belçikalı jandarma tarafından uçakla geldiği ülkeye zorunlu olarak geri götürülürken solunumu engellenerek öldürüldü. Semira'nın ölümü, İçişleri Bakanı Jan Jambon'un (N-VA) yıllar sonra tanımladığı gibi Belçika'yı bir "kolektif travma"ya sürüklemiști. Özellikle Belçika iltica politikasının geri gönderme prosedürü, Adamu'nun ölümünden sonra tamamen iflas etmiști.

 

Bruxelles Korner

Zehra Özer

 

Belçika'da Semira Adamu'nun ölümünün yirminci yıldönümde yașanan talihsiz olay çeşitli gruplar, dernekler ve aktivistler tarafından tekrar gündeme getirilerek konuyla ilgili örneğin bu akșam Brüksel'deki Maximilian Park'ta ve yarın Steenokkerzeel'deki kapalı 127bis barınma merkezinin önünde etkinlikler düzenlenecektir.

Geri gönderme

Nijeryalı Semira Adamu, 22 Eylül 1998 tarihinde Belçika'dan Togo'ya götürülmek üzere beş Belçikalı jandarma eșliğinde zorunlu olarak uçağa bindirilmiști. Ondan önceki beș başarısız geri gönderme girişiminden sonra, ona eşlik etmeleri için beş jandarma görevlendirildi. Fakat, bu zorunlu yolculuk tamamıyla çığrından çıkmıștı. Henüz 20 yaşında olan genç kadını uçakta kontrol altında tutmak için, bașı uzun bir süre Belçikalı jandarmalar tarafından yüz kısmıyla dizinin üzerindeki yastığa basılı olarak tutuldu. Bu ilkel yönteme o dönemlerde yasal olarak belirli koşullar altında izin veriliyordu, ancak bu dramatik Salı günü'nde, Adamu'nun uzun bir süre solunumu engellenerek nefes alamaması, onun derin bir komaya girmesine neden oldu. Adamu apar topar Brüksel'deki Saint-Luc hastanesine kaldırıldı, fakat aynı akşam genç kadının tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak öldüğü açıklandı.

Bir sığınmacının, zorunlu sınır dışı edilme girișimi sırasında hayatını kaybetmesi Belçika'da şok dalgası yarattı. Semira Adamu'nun Sint-Michiel ve Sint-Goedele Katedrali'nde düzenlenen cenaze törenine binlerce insan katıldı. Kral Albert ve Kraliçe Paola'da bir taziye çelengi gönderdiler. İçişleri Bakanı Louis Tobback, kendi yetkisi altına düşen bu ilkel yöntemin sorumluluğunu üstlenerek istifa etmesi gerektiğini duyurdu. Ancak Başbakan Jean-Luc Dehaene ve Bakanlar Konseyi'nin geri kalanı, kendisinin herhangi kişisel bir hatası olmadığını söylediler ve görevinde kalması için Tobback'ı ikna etmeye çalıştılar.

Şiddetli tartışma

Sığınmacının ölümü ve Tobback'ın istifa ederek görevinden ayrılması, Belçika'da sığınma proserdürü tamamlanmıș ve iltica talebi reddedilmiș kișilerin geldiği ülkeye geri gönderme politikası hakkında şiddetli tartışmalara yol açtı. Gentli profesör Etienne Vermeersch'den konuyu ele alması istendi. 1999 ylının Ocak ayında, başta akademisyenler, havacılar ve jandarmalardan olușan 'Vermeersch komitesi'nin nihai raporunda, "Sağlık riski yaratan veya fiziksel bütünlüğü tehdit eden örneğin solunumun engellenmesi veya farmakolojik ürünlerin zorla uygulanması, yabancı uyruklu kişilerin potansiyel direncini azaltmak amacıyla hakkı olan destek ve bilginin önlemesi gibi bazı zorlayıcı önlemlerin yasaklanması ve cezaevi koşullarının iyileştirilmesi ve alı konulan sorumlu merkezler arasında düzenli ve yapılandırılmış istişarelerin olması gibi" on üç öneri de bulunuldu.

Ciddiye alınmıyor

Federal göç merkezi Myria  2017 yılında,  yabancı uyruklu kişilerin geri gönderme ve tutuklama politikasındaki en önemli önerilerin neler olduğunu hatırlatmak amacıyla önerileri rapor halinde bir kez daha yayınlama gereksimini duydu.  

Cezalar verildi

Zorunlu sınır dışı edilme girișimi sırasında Adamu'ya eşlik eden beş jandarmanın dördü, 2003 yılının Aralık ayında Brüksel'deki ceza mahkemesi tarafından Semira'nın ölümden sorumlu tutularak suçlu bulundu. Onu kontrol altında tutan üç jandarmaya kasıtsız adam öldürmekten birer yıl ertelenmiș hapis cezası ve 500 avroluk etkili bir para cezası verildi. Uçakta bulunan ve Semira’nın ülkesine geri gönderme girișiminden sorumlu olan bir üst düzey görevlisi,  kasıtsız adam öldürmekten on dört ay ertelenmiș hapis cezası ve 500 avro etkili bir para cezası aldı. İkinci üst düzey görevlisi beraat etti. Adamu’nun ailesinin avukatları mahkemede, Belçika devletinin sorumlu tutulmasından memnun kaldı. Avukat Hein Diependaele, "Nijerya'ya, adaletin yerine getirildiği mesajını gönderebiliriz artık" dedi.

Üç yargıç, kararlarında, sınır dışı edilen sığınmacıların kontrol altında tutulması gerektiğine yönelik jandarmaların uyguladığı "kusurlu ve yaşamı tehdit eden kurallar" konusunda şoka uğradıklarını söylediler. Mahkeme sırasında Hükümetin geri gönderme politikasının başarısızlığı hakimler tarafından defalarca eleştirildi.

Sonuç

Hakimler tarafından verilen cezaların ardından, Myria geçen yıl bir raporunda polis teşkilatlarının artık zorunlu sınır dışı etme girișimlerini üstlenmeyeceğine karar verdiğini açıkladı. 2004 yılının Ocak ayında, ikinci 'Vermeersch II komisyonu' kurulmasına rağmen, yabancı uyruklu kişilerin zorunlu sınır dışı edilmesi devam etti. Komite tam olarak bir yıl sonra, hem polislerin hem de ülkelerine geri gönderilen kişilerin yasal olarak daha iyi korunması, şiddetten kaçınması, tüm ilgili hizmet kurulușların arasında daha iyi bir iletişim, hamile kadınlar, çocuklu aileler ve reșit olmayanlar gibi özel kategorilere ayrılan kișilerin daha iyi korumasını sağlayacak olan "daha insancıl ve etkili bir geri gönderme yasası" elde etmek için 34 ek öneri yayınladı. Komite gönüllü geri dönmek isteyenler için güçlü programlar ve daha hızlı ve daha iyi bir iltica prosedürü başlattı. Ayrıca, 2018'de günümüzün mevcut bir konusu olan "dış sınırlardaki yasadışı göçmenlere karşı aktif bir yasa" talep etti.

Önerilerin birçoğu şimdi yasalara dönüştürüldü. İçişleri Bakanı Jan Jambon 2015 yılında bir Parlamento tartışması sırasında "Ülkemiz hala Nijeryalı kadın Semira Adamu'nun ölümünün meydana getirdiği  toplu travmadan muzdariptir. O zamandan beri, geri gönderme yasalarımız çok katı kurallara tabi tutuluyor. Polis teșkilatımız bu kurallara sıkı sıkı bağlıdır. Aynı zamanda, Belçika'dan zorunlu olarak geri gönderilen kișilerin sorumluluğu Genel Polis Müfettişliğinin gözetimi altında olan polis ve yerel polis teșkilatına verildi" dedi.

Takip ve değerlendirme komitesinin kuruluşu

Irkçı tarafıyla da bilinen İltica ve Göç’ten sorumlu olan Devlet Bakanı Theo Francken (N-VA), Vermeersch II komitesinin geri gönderme politikasına yönelik daimi bir değerlendirme komitesinin kurulmasını önerdiği gibi, ancak 2018 yılının Şubat ayında, (CGRS) Mülteci ve Vatansız Kişi Komiserliğinin ve Anayasa Mahkemesinin eski Başkanı olan Profesör Emeritus Marc Bossuyt’ün başkanlığı altında, "Takip ve Değerlendirme Komisyonu"nun kurulduğunu (öneriden on üç yıl sonra) nihayet duyurabildi. Bağımsız komisyon, hem gönüllü hem de zorunlu geri dönüşün bir değerlendirmesini yapmalıdır ve geri göndermelerin "mümkün olduğunca doğru ve insancıl" bir șekilde yerine getirildiğinden emin olmak için hangi prosedürün uygulanacağını dikkate almalıdır.

Bazı büyük partiler, "bu konuda Parlamento da çok fazla bir şey görmüyor ve duymuyoruz" sözleriyle Francken'in komite hakkında çok az bilgi verdiği gerçeğini eleştirdi. Ancak, Francken bilgi vermesi için Komitenin ilk olarak iki yıl çalışması gerektiğini ve hükümete bașlangıç tarihinden bir yıl sonra bir ara raporu verileceğini vurguladı. Hazır cevaplılığıyla bilinen Francken kesinlikle şeffaf olduğunu söyleyerek, "Takip ve Değerlendirme Komisyonu"na çalışmalarını doğru bir şekilde yerine getirme şansı vermeliyiz, Parlamento'nun yetkili meclis komitesinde bana konu hakkına sorular sorulabilinirdi" dedi.

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER