2023 yılını geride bırakıp 2024 yılına girdiğimiz bu günlerde, dünyada sosyal medya araçlarıyla üretilen içerikleri ve bunların kullanıcılara etkilerini tartışıyoruz. X, eski adıyla Twitter, başta olmak üzere, Instagram ve TikTok gibi platformlarda yayınlanan içeriklerin pek çok ülkede sansür, kara propaganda ve dezenformasyon gibi olumsuz etkilere neden olduğunu gördük. Ayrıca sosyal medya platformları yalan haberlerden sahte içeriklere, dolandırıcılık faaliyetlerinden siber suçlara kadar çeşitli durumlara karşı pek iyi bir sınav vermedi.
Diğer yandan, son yıllarda dünyada pek çok ülkede tartışma konusu olan TikTok gibi platformların da ulusal güvenlik sorunu teşkil ettiğini ve içerik denetimi hususunda problemleri olduğunu gördük. Bunlara ilaveten bazı ülkelerde kültürel yozlaşma ve çocuk istismarı gibi sorunların yaşandığı ve çözüm için yasaklama veya engelleme şeklinde adımların atıldığı ortaya çıktı.
Twitter’ın X’e dönüşümü
Twitter'ın Elon Musk tarafından satın alınmasından sonra hem şirket yapısında hem de platformda köklü değişiklikler oldu. Satın almadan sonra Musk, ilk iş olarak Twitter yönetimini tamamen değiştirdi. Güvenlik ve gizlilik konularında tartışmaların odağında olan isimler dahil üst düzey pek çok kişinin işine son verdi. Ayrıca teknik boyutta da algoritmalar, içerik düzenlemeleri ve denetimlere dahil kapsamlı yenilikler yaptı. Adım adım ilerleyen süreçlerde son olarak Musk, şirketin adını da X olarak değiştirdi.
Elon Musk’ın Twitter’ı satın almasından sonraki en etkili çalışması, Twitter Dosyaları adıyla başlattığı seride anlatılan karanlık faaliyetler ve derin ilişkiler oldu. Bağımsız gazeteciler tarafından Musk’ın desteğiyle paylaşılan Twitter Dosyaları’nda, eski Twitter yönetiminin Beyaz Saray, Pentagon, Federal Soruşturma Bürosu (FBI) ve Demokratlarla olan yakın ilişkileri ifşa oldu. Bu ifşalarda, eski Twitter yönetiminin ilgili kurumlardan doğrudan talimatlar aldığı görüldü. Buna göre sansür, filtreleme, Demokratlar lehine seçim kampanyaları, iç ve dış politikada manipülasyon, dezenformasyon gibi faaliyetlerin yürütüldüğü ortaya çıktı.
Gelinen noktada, X’in algoritmalarındaki değişimlerin de etkisiyle pek çok kullanıcının karşısına çıkan içeriklerin çeşitlenmeye başladığı görülüyor. Elon Musk sonrasında teknik altyapıda değişime uğrayan X, kullanıcılarına özel öneriler yapmaya ve ilgi duyulan siyasi konuların, takip edilenlerin, beğenmelerin ve ilişki kurulan hesapların olduğu bir kombinasyonla özel içerikler oluşturmaya başladı. Bazı kullanıcılar, karşılarına çıkan siyasi içeriklerin bir manipülasyon sonucu oluşturulduğunu iddia ederken bazıları da bu özelliğin doğrudan X yönetimi tarafından oluşturulduğunu öne sürüyordu.
Nihayetinde, X kullanıcıları artık daha yoğun ve çeşitli içeriklere maruz kalıyor. Bu içeriklerin bir bölümü, bilgi operasyonlarının önemli bir boyutu olan dezenformasyon konusunda endişelerin dile getirilmesine neden oluyor. Özellikle, Blue aboneliğinin devreye girmesi sonucu çok sayıda onaylı hesabın neden olduğu dezenformasyon, X’in mevcut durumdaki en önemli sınavı oluyor. Yalan haber, sahte içerikler ve bilgi kirliliği dolu paylaşımlar birçok ülkede dezenformasyon tehdidine neden oluyor. Ne yazık ki ülkemizde de bu tür hesapların öncü olduğu pek çok dezenformasyon operasyonlarına maruz kalıyoruz.
Bu konuda X’in üzerine düşen görev ve sorumlulukların daha ciddi bir hal almasına ilaveten diğer platformlardaki benzer sorunlar da göze çarpıyor. Facebook ve Instagram gibi dev platformları bünyesinde barındıran Meta, tıpkı X gibi kendi üzerine düşen görev ve sorumlulukların farkında gibi görünüyor. Dezenformasyonla birlikte sansür ve manipülasyon gibi önemli hususlarda Facebook ve Instagram dünya çapında ciddi eleştiriler alıyor.
Türkiye’nin de diğer birçok ülkede olduğu gibi bu konulardan olumsuz etkilendiği uzun süredir bilinen bir gerçek. Tabii işin bir de ulusal güvenlik boyutu var. Dünyadaki gelişmiş devletlerin hassasiyetle üzerinde durduğu ulusal güvenlik konusu, dikkatleri özellikle Instagram ve Çin menşeli eğlence platformu TikTok’a çeviriyor.
Instagram ve TikTok tehlikesi
Sosyal medyanın ulusal güvenliğe olan etkisi yıllar geçtikçe daha önemli hale geliyor. Platformların sayısı ve çeşitliliğinin artması, kullanıcı sayılarındaki yükseliş, içeriklerin yeterince denetlenmemesi gibi sorunlardan dolayı devletler sosyal medya platformlarını uyarıyor, gerektiğinde ise yaptırım uyguluyor.
Instagram ve TikTok gibi uygulamalar, üretilen içerikler açısından kimi zaman tehlike olarak görülebiliyor. Devletlerin en çok şikayet ettiği ve üzerinde önemli durduğu konu, bazı devlet kurumlarında hassas ve kritik pozisyonlarda olan personelin bu platformları dikkatsiz bir şekilde kullanmasıdır. Aynı sorun maalesef ülkemizde de yaşanıyor.
Özellikle askeri ve diğer güvenlik birimlerindeki personelin Instagram ve TikTok’ta dikkat etmeden ve hassasiyet gözetmeden videolar paylaşmalarının ne kadar tehlikeli olduğunu son zamanlarda net olarak gördük. Bu konuda, kritik askeri alanlar ve sınır ötesindeki üs bölgeleri gibi ciddi önem arz eden yerlerde canlı yayınlar açan ve videolar paylaşan personelin neden olabileceği güvenlik zafiyetleri çok açık birer örnek olarak gösterilebilir.
Askeri personelin söz konusu paylaşımlarının neden olabileceği zafiyetleri ve güvenlik problemlerini ciddiye alan Milli Savunma Bakanlığının birkaç gün önce yaptığı açıklama, konunun önemini vurguluyor. Elbette bakanlık bu gibi konuları zaten yıllar öncesinden bazı düzenlemelerle ele almış ve çalışmalara başlamıştı. Ancak gelinen noktada bazı eksiklikler fark edilmiş olabilir. Sonuç olarak ilgili birimlerin meseleye hassasiyetle yaklaştığı görülüyor.
Platformlar sorumluluk alacak mı?
Yaşanan içerik sorunları ve ulusal güvenlik problemlerinden dolayı devletlerin müdahalesi sınırlı kalıyor. Burada en büyük sorumluluk ilgili platformların kendisindedir. İçeriklerin denetlenmesi gibi çok kritik konularda eksiklikler var. Bunu TikTok’ta net olarak gördük.
Geçtiğimiz haftalarda Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Dijital Mecralar Komisyonu’nda milletvekillerinin sorularını cevaplayan TikTok temsilcileri, özellikle canlı yayınlardaki denetimlerde sorunlar yaşandığını itiraf etmişti. Dünya çapında milyonlarca kullanıcı TikTok’ta en çok canlı yayın özelliğini kullanıyor. Bu durum, TikTok çalışanlarının bu yayınları takip etmesini zorlaştırıyor. TikTok temsilcisinin de TBMM’de söylediği gibi ilgili çalışanlar bu yayınları denetlemede yetersiz kalıyor ve birçok ülkede ihlaller de yaşanabiliyor.
Instagram’da da benzer durumlar olsa da burada canlı yayınlardan ziyade video paylaşımları etkili oluyor. X’te ise yazılı içerikler daha çok görülüyor. Amaçları farklı olsa da her biri yukarıda anlatılan sorunların esas sorumlusu oluyor.
Bugün baktığımızda Instagram, Facebook, X, TikTok gibi platformlara çok iş düşüyor. Sosyal medya platformları çocuk istismarı, dezenformasyon, yalan haber, sahte içerikler, sansür, algoritmalar, bot hesaplar gibi ülkeleri tehdit eden ciddi problemlerle mücadele etmek zorunda. Bunu nasıl yapacakları bilinmiyor ancak bütün sorumluluğun esas olarak kendilerinde olduğunu biliyorlar. Dolayısıyla sosyal medya platformları tüm bu sorunların çözümü için 2024 yılı içerisinde ciddi çalışmalar yapmak zorundadır.
[Siber istihbarat, siber silahlar ve devlet destekli (state-sponsored) siber operasyonlar konularında çalışmalar yapan Ersin Çahmutoğlu, ADEO Cyber Security şirketinde siber güvenlik uzmanı olarak görev yapmaktadır.]
Yorum Yazın