ANKARA - Yeşim Sert Karaaslan
Çocuğun uyurken farkında olmadan altını ıslatmasının 5 yaşındaki yaklaşık her 5 çocuktan 1'inde görüldüğü ve tedavi edilmediği takdirde ilerleyen yaşlarda özgüven kaygı ve okul başarısının düşmesi gibi sorunlara yol açabileceği belirtildi.
Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Tarkan Soygür, 5 yaşına gelmiş bir çocukta ayda 2 geceden fazla yatak ıslatmanın normal olmadığını söyledi.
Soygür, yatak ıslatma sorununun yıllar içerisinde kendiliğinden ortadan kalkabildiğini, ancak bu sürede altını ıslatan çocuğun ruhsal açıdan olumsuz etkilenebildiğinden sorunun mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini bildirdi.
"Bu yaştaki her 100 çocuktan yaklaşık 15-20'si uykuda altını ıslatır ve ilerleyen dönemde 15 yaşındaki 100 kişinin 1'inde de bu sorun devam edebilir." diyen Prof. Dr. Soygür, yatak ıslatmayı ortaya çıkaran nedenlerin, çocuğun kontrolü dışında olduğuna dikkati çekti.
Soygür, sorunun tedavi edilmemesi halinde düzelme şansının azaldığını vurguladı.
"Cezalandırmak sorunun derinleşmesine yol açabilir"
Tarkan Soygür, çocuğun gece altını ıslatmasının anne babanın bu konuda iyi eğitim vermediği anlamı taşımadığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Sorun, çocuğun büyüme sürecinde idrar kontrolüyle ilgili bazı işlevlerin olgunlaşmasının gecikmesiyle bağlantılıdır. Anne ve babanın çocuğun yatak ıslatmasına tepkiyle yaklaşması veya cezalandırması, sorunun daha derinleşmesine yol açabilir.
Günümüzde gece yatak ıslatmanın psikolojik kökenli sorunlara bağlı olmadığı, bir takım organik nedenlere bağlı ortaya çıktığı kabul edilmektedir. Eğer gece yatak ıslatma 5 yaşından sonra uygun şekilde tedavi edilmezse, çocukta özgüven kaybı, kardeş ve arkadaşlarıyla olan ilişkilerinin bozulması, hatta okul başarısının olumsuz etkilenmesi gibi psikolojik sorunlara yol açabilmektedir."
Prof. Dr. Songür, doğru tedavi için mutlaka sağlık kurumlarında uzman yardımı alınması gerektiğinin altını çizdi.
"Uykuda idrar kesesinin dolduğu hissedilmiyor"
Soygür, altını ıslatma sorunu olan çocukların önemli bir bölümünde uyku sırasında idrar kesesinin dolduğunun hissedilmediğini belirterek, bunun sonucu olarak çocuğun uykusunda sıkıştığını hissederek uyanmadan refleks olarak altını ıslattığını söyledi.
Bazı altını ıslatan çocuklarda ise gece üretilen idrarın normalden fazla olduğunun saptandığını anlatan Tarkan Soygür, "Gece üretilen idrarın fazla olması durumunda mesane kapasitesi aşılmakta ve uykuda çiş yapma ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Bu durum uykunun ağır olması faktörü ile birleşince, gece altını ıslatma ortaya çıkmaktadır." diye konuştu.
Soygür, tıbben 5 yaşına kadar çocukların yataklarını ıslatmasının direkt sorun olarak kabul edilmediğini, bu yaştan sonra ise ilk olarak tuvalete çıkma düzeninin ve sıvı alımının ayarlandığını söyledi.
Bu kapsamda, özellikle gece yatmadan 1 saat önce su ve sıvı alımının kesilmesi, yatmadan hemen önce çocuğun çişini yapması ve uyuduktan 1,5 saat sonra da tuvalete kaldırılması gerektiğini aktaran Prof. Dr. Soygür, "Ayrıca, gün içinde uyanıkken uzun süre idrar bekletilmemesi, varsa aceleci tuvalet alışkanlığından vazgeçilmesi ve altta yatan kabızlık gibi sorunların tedavi edilmesi de süreci olumlu etkilemektedir." şeklinde konuştu.
Bu uygulamanın yaklaşık 1,5 ay sürmesi gerektiğini, sorununun devam etmesi halinde ikinci basamak tedaviye geçildiğini anlatan Soygür, ikinci basamakta ise alarmlı kilot ya da ilaç tedavisinin uygulandığını belirtti.
Tarkan Soygür, "Bunlardan biri kilota takılan alarmlar. Bu yöntemde kilota takılan bir alarm, çocuğun kilotunun ıslanması halinde çalıyor ve bir süre sonra çocukta şartlı refleks oluşarak tam çiş yapma saatinde uyanması sağlanıyor. Ancak alarm uygulamasında aile ve çocuk uyumunun düşük olması, henüz sonuç alınmadan bırakılmasına yol açıyor." bilgisini verdi.
İlaç tedavisiyle gece idrar yapımının azaltıldığını anlatan Soygür, "İlaç, gece yatmadan yarım saat önce dil altına konuluyor, kendiliğinden eriyen bir ilaç olduğu için su içilmesine ihtiyaç duyulmuyor. İlaç 3 ay kullanılıyor, sonra kesilerek sonuca bakılıyor. Sonuç alınmadığında doz artırılarak ikinci küre başlanıyor. Yüzde 80 oranında iki kürde başarı sağlanıyor." ifadelerini kullandı.
Yorum Yazın