Alzaymır en sık görülen demans hastalığı
Zihinsel yeteneklerin bozukluğu ile kendini gösteren demans hastalığına sahip bireyler arasında yapılan çalışmada, ilk sırayı alzaymır aldı.
Yeşim Sert Karaaslan |20.09.2019
Ankara
Türk bilim insanı Doç. Dr. Mehmet İlkin Naharcı tarafından, zihinsel yeteneklerin bozukluğu ile kendini gösteren demans hastalığına sahip bireyler arasında yapılan çalışmada, ilk sırayı alzaymırın aldığı belirlendi.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Geriatri Bilim Dalı Eğitim ve İdari Sorumlusu Doç. Dr. Mehmet İlkin Naharcı, 21 Eylül Dünya Alzaymır Günü dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, halk arasında bunama olarak bilinen bu rahatsızlığın, yaşlılıkla beraber ortaya çıkan ve başta unutkanlık olmak üzere çeşitli zihinsel ve davranışsal bozukluklara yol açan ilerleyici bir beyin hastalığı olduğunu söyledi.
Bellek kaybı ile kendini gösteren rahatsızlığın önemli bir bilişsel bozukluk sürecini kapsadığını ifade eden Naharcı, hastalarda unutkanlık, öğrenme güçlüğü, konuşma bozukluğu, evin yolunu kaybetme, kişileri tanıyamama, kararsızlık ve huzursuzluk, ilgisizlik, saldırganlık, uyku bozukluğu, amaçsız dolaşma, hayal görme ve depresyon görüldüğünü vurguladı.
Naharcı, Yaşla birlikte alzaymır sıklığının arttığının altını çizen Naharcı, bu rahatsızlığın bulaşıcı ve kalıtsal bir hastalık olmadığını, ancak düşük oranda ailesel yatkınlık olabileceğinin öngörüldüğünü anlattı.
Doç. Dr. Mehmet İlkin Naharcı, ileri yaş, ailede benzer öykünün varlığı, sigara ve alkol kullanımı, yüksek LDL kolesterol ve homosistein düzeyleri, hipertansiyon, diyabet, damar sertliği, kafa travması, depresyon, düşük sosyoekonomik düzey ve eğitim düzeyinin risk faktörleri olarak sıralanabildiğini söyledi.
Hastalığın erken evrede yakın bellek kaybı ile kendini gösterdiğini vurgulayan Naharcı, unutma, eşya kaybetme, keyifsizlik ve mutsuzluk ile belirginleşen bir moral bozukluğu halinin görüldüğünü belirtti.
Orta evrede ise kişileri tanıyamama, yıkanma, giyinme gibi gündelik işlerde yardım ihtiyacı, çevrede kaybolma, konuşmada bozulma, hayaller görme, depresyon gibi ruhsal bozukluklarla karşılaşılabildiğine işaret eden Naharcı, ilerleyen dönemlerde ise aile üyelerini tanıyamama, yemek yeme ve yürümede güçlük, zaman içinde yatağa bağımlı hale gelme, tuvaletini kaçırma gibi davranış bozukluklarının görülebildiğini dile getirdi.
"Alzaymır tüm demansların önemli bir oranını oluşturuyor"
Naharcı, bellek, muhakeme ve yargılama gibi zihinsel yeteneklerin bozukluğu ile giden hastalıkların tümü olarak isimlendirilen demans hastalarının büyük bölümünü alzaymırlıların oluşturduğunu söyledi.
Demans ana başlığı altında, alzaymırın tüm demansların önemli bir oranını teşkil ettiğine dikkati çeken Naharcı, depresyonun alzaymırda kesin bulunması gerekmediğini ve belirlenmesi halinde mutlaka tedavi edilmesi gereken ayrı bir hastalık olduğunun altını çizdi. Bazen bu hastalara yanlışlıkla alzaymır teşhisi konulup tedavi edildiğine işaret eden Naharcı, "Bu hastalıkta beyin hücreleri zamanla kaybedilmektedir. Hastalık ilerledikçe kişinin ruh halinde değişiklikler ve şuur bulanıklığı sıklıkla karşımıza çıkmaktadır." diye konuştu.
"Hasta ile doğru iletişim geliştirilmeli"
Doç. Dr. Naharcı, demans hastalarında alzaymır görülme sıklığına ilişkin bir çalışma yaptıklarını belirterek, "Polikliniğimizde düzenli olarak takip edilen hastalarımız ile demans nedenlerine ilişkin bir araştırma yaptık. Araştırma sonucu Hint Palyatif Bakım Dergisi (Indian Journal of Palliative Care) isimli uluslararası bir dergide de bilimsel makale olarak yayımlandı." dedi.
Araştırmada önemli sonuçlar elde ettiklerini ifade eden Naharcı, şu bilgileri verdi:
"Araştırmamızda, demans nedenleri arasında en sık görülen hastalığın alzaymır olduğu, bu hastaların, tanıdan itibaren ortalama 4 yıl olmak üzere 12 yıla kadar yaşayabildikleri tespit edildi. Hastalarda, en çok kalp-damar hastalıkları, demans ve enfeksiyon kaynaklı ölümlerin görüldüğü ortaya konuldu. Ayrıca, Lewy cisimcikli ve Parkinson demansı bireylerde işlevselliğin daha hızlı ve belirgin bozulduğu saptandı."
Naharcı, bu hastalarda bakımın çok önemli olduğunu hatırlatarak, "Uygun ve doğru bakımla hastanın çektiği sıkıntılar azaltılabilir. Ayrıca aile bireyleri ve bakıcıların hastalığın ilerleyişinde karşılaşabilecekleri zorluklara ilişkin farkındalıkları artırılarak hasta ile doğru iletişim geliştirilebilir." diye konuştu.
'Alzaymırlı hasta sayısı 20 yılda ikiye katlanacak'
Ankara Üniversitesi Yaşlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Özmete, "Dünyada 50 milyon alzaymır hastası bulunuyor. Bu sayının 20 yıl içinde ikiye katlanması bekleniyor." dedi.
Aybüke İnal |20.09.2019
Ankara
Ankara Üniversitesi Yaşlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (YAŞAM) Müdürü Prof. Dr. Emine Özmete, "Dünyada 50 milyon alzaymır hastası bulunuyor. Bu sayının 20 yıl içinde ikiye katlanması bekleniyor." dedi.
Prof. Dr. Özmete, Dünya Alzaymır Günü öncesinde AA muhabirine hastalığın belirtilerine, dünyada ve Türkiye'de görülme sıklığına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Alzaymırın, demansın (bunamanın) en yaygın biçimi olduğunu belirten Özmete, bunun günlük yaşam aktivitelerini etkileyen, zamana bağlı ilerleyen bir beyin hastalığı olduğunu söyledi.
Özmete, bu rahatsızlığın sağlıklı beyin hücrelerinin erken ölümüyle gerçekleştiğini ifade ederek unutkanlık başta olmak üzere çeşitli zihinsel ve davranışsal bozukluklara yol açtığını dile getirdi.
Alzaymırın dünyadaki yaşlı nüfus oranının artmasıyla başlıca sağlık problemleri arasında yer almaya başladığını belirten Özmete, "Alzaymır hastalığı, dünyada yaşlı nüfusun artmasıyla daha yaygın bir şekilde görülmeye başladı. Dünyada 50 milyon alzaymır hastası bulunuyor. Bu sayının 20 yıl içinde ikiye katlanması bekleniyor. Her üç dakikada bir hastalık teşhis ediliyor." dedi.
Özmete, Türkiye'de alzaymır hastalığından hayatını kaybedenlerin oranının katlanarak arttığına dikkati çekerek "Ülkemizde, 2011'de 6 bin 155 kişi alzaymır hastalığından vefat etmiş iken, 2015'de bu sayı 11 bin 997'ye yükseldi. 2017'de ise yaşlıların 13 bin 601'i alzaymır nedeniyle hayatını kaybetti. Bunların 5 bin 23'i erkek, 8 bin 366'sı kadındı." diye konuştu.
Prof. Dr. Özmete, alzaymır hastalığının kadınlarda daha sık görüldüğünü bunun da kadınların daha uzun yaşaması, çevresel faktörler gibi nedenlerden kaynaklandığını söyledi.
Aşırı stres, hareketsiz yaşam, depresyon, dolaşım sistemi hastalıkları ve diyabet gibi hastalıkların alzaymırı tetiklediğini aktaran Özmete, şu ifadeleri kullandı:
"Alzaymırın belirti ve bulgularını fark etmek genellikle güçtür. Belirtiler yaşam tarzı, kültürel birikim ve yaşamdaki tecrübelere göre kişiden kişiye farklılık gösterir. Gündelik hayatı etkileyen unutkanlıkların olması, planlama ve hesaplamada zorlukların yaşanması, iş ve ev görevlerinde aksamalar, zaman ve mekanla ilgili yaşanan kafa karışıklığı, görüntüleri algılama zorluğu, konuşma ve anlamada zayıflamanın olması, karar vermede güçlük, kişilik ve davranış bozukluğu, fiziksel ve zihinsel olarak fonksiyon kayıplarının olması gibi belirtiler görülür."
"Her unutkanlık alzaymır hastalığı olarak yorumlanmamalı"
Emine Özmete, gündelik yaşamdaki her unutkanlığın alzaymır olarak yorumlanmaması gerektiğine işaret ederek "Örneğin odaya bir şey almak için gidip ne alacağını unutmak tek başına bunama değildir. Misafire yaptığınız keki ikram etmeyi unutabilirsiniz ancak o gün kek yaptığınızı unutuyorsanız alzaymır hastalığının belirtisidir. Nerede olduğunu unutmak, sokağa çıktığında evinin yolunu bulamamak en önemli belirtiler arasındadır." dedi.
Alzaymırın tam tedavisinin mümkün olmadığını ancak erken teşhis ve tedavi ile hastanın yaşam kalitesinin iyileştirilebileceğini vurgulayan Özmete, "Alzaymır için kullanılan ilaçlar, kesin bir iyileşme sağlamıyor. Ancak hastaların daha net düşünebilmelerine ve günlük işlevlerini daha rahat yerine getirmelerine olanak sağlıyor. Hastalık ilaç tedavisi görenlerde daha yavaş ilerliyor." dedi.
"Hastanızla ortak hatıralarınızı paylaşın"
Prof. Dr. Emine Özmete, kişilik ve davranışlardaki değişiklikler, fiziksel fonksiyon kaybı gibi nedenlerle alzaymırlı hastanın 24 saat bakıma ihtiyaç duyduğunu dile getirerek şu tavsiyelerde bulundu:
"Alzaymır hastasının evde sağlık bakımı ihtiyacının karşılanması ve bakım verenin desteklenmesi önemli. Bu nedenle alzaymır hastaları için evde bakım hizmetleri sürekli ve sürdürülebilir hale getirilmeli. Alzaymır hastasının bakıldığı yerin sıklıkla değiştirilmesi uygun değil. Evde hasta için güvenli bir ortam oluşturulmalı. Hasta aile üyelerinin güvendiği kişilerin bakımına ve psikososyal desteğine ihtiyaç duyar. Hastanızın yardıma ihtiyacı olduğunu bilerek davranmak gereklidir. Hastalarınızı unuttuğu şeyler için kınamayınız. Onların konuşmalarını alay konusu etmeyiniz ve onlara kızmayınız. Hastanızla ortak hatıralarınızı paylaşın, zihinsel aktiviteler yapın, hastalığın ilk evrelerinde yapabileceği, gücünün yetebileceği işleri yapmasını sağlayın."
Yorum Yazın