Myanmar'ın kuzeyinde bulunan Arakan bölgesinde yaşayan 1 milyon Müslüman 1942 yılından itibaren sistematik bir şekilde hunharca katlediliyor. Budist katillerin sürekli hedefinde olan Arakan'da ise müslümanların katledilmesine başta İslam dünyasının icraat makamında yöneticileri olmak üzere bütün dünya sessiz kalıyor.
İSLAMİYET ARAKAN'A NE ZAMAN GELDİ?
İslâm dini, Arakan’da 8. yüzyıldan itibaren bölgeye gelen Müslüman tüccar ve dervişler vasıtasıyla yayıldı. Arakan’da 1430’da bir İslam devletinin kurulduğu ve bu devletin 1784 yılında Budist krallık tarafından işgal edilinceye kadar 354 yıl bağımsız bir devlet olarak kaldığı bilinmektedir.
1948 yılından beri Budist Myanmar devletinin işgali altında bulunan Arakan’daki Müslümanlar, büyük baskı ve kısıtlamalar içerisinde yaşamlarını sürdürmeye çalışmakta. Bölgede Müslümanların evlenmeleri, seyahat etmeleri ve okumaları yasaktır. Müslüman çocukların sadece ilkokula kadar okuyabilmelerine izin veriliyor. Müslümanların seyahat yasakları o kadar geniş ki başka bir kasabaya ailelerini ziyarete gitmek için bile izin almaları gerekiyor.
1 Milyondan fazla Arakanlı Müslüman başta Bangladeş olmak üzere Pakistan, Malezya, Suudi Arabistan’da çok kötü şartlarda mülteci olarak yaşam savaşı vermektedir. Kamplarda açlıktan toplu ölümler alışılagelmiş bir durum haline gelmiştir.
ARAKAN NEREDE?
Bangladeş-Burma sınırının 50.000 kilometre karelik bir alanında bulunan Arakan, Myanmar’ın 7 eyaletinden biri. Batı’da Bengal körfezine sınırı var. Bilindiği kadarıyla milattan önce 3. Yüzyıla dayanan bir geçmişe sahip olan bu eyalet çoğu krallığa ev sahipliği yapmıştır. Asıl nüfusu 4 milyondan fazladır. Fakat uğradıkları zulüm ve sürgünlerden dolayı bu nüfusun yalnızca 1,5 milyonu bölgede tutunmayı başarabilmiştir. Geçtiğimiz birkaç yıl içinde de bu nüfus 1 milyona indi. Geri kalan nüfus ise başka ülkelerde mülteci durumundadırlar. Sık sık Müslümanlara yapılan zulümlerle gündeme gelen Arakan’da durum zannettiğimizden daha kötü. Yeni sandığımız bu zulümler aslında 250 yıldır sürüyor. Tarihinin en büyük soykırımını 29 Mart 1942’de yaşayan Arakan’ın Minbya şehrine bağlı Çanbilli Köyünde kısa bir süre içinde 150.000 Müslüman, Budist rahipler tarafından katledildi, nüfusun büyük çoğunluğu ise yurtlarından sürüldü. Zaman zaman baskınlar yapılsa da Müslüman köylerinde normal yaşam sürdürülmeye çalışılıyordu.
PEKİ, BU KATLİAMLAR NE ZAMAN BAŞLADI?
Tüm dünyada olduğu gibi Myanmar’da da ölümlere/katliamlara bir kılıf bulunmuş ve bu bahanelerle zulümlere izin bulunmuştur. Geçtiğimiz yıllarda 3 Budist rahip, Burma’lı bir kadına tecavüz edip öldürdü ve cesedini bölgedeki bir Müslüman köyünün yakınlarına bırakıp kaçtı. Kadının cesedini bulunmasının ardından Budist Burma hükümeti yetkilileri olaydan Müslümanları sorumlu tuttu ve 3 masum Müslüman tutuklandı. Bunlardan biri dövülerek katledilirken diğer iki Müslüman da idama mahkûm edildi. Böylece soykırım ve katliam bahanesi bulunmuş oldu. Takip eden günlerde radikal Budist gruplar, Rohingya Müslümanlarına karşı anti-propaganda başlattı ve onların Bangladeş’ten gelen mülteciler olduğunu iddia ederek sınır dışı edilmelerini istedi.
Budist hükümet yetkilileri de bu gösterilere katılıp destek verince soykırıma yeşil ışık yakılmış oldu. Bu gösterilerin ve kışkırtmaların başında Aşin Virathu isimli rahip ve 969 lakaplı Budist örgüt bulunuyor. Bu rahip Müslümanları, Myanmar’ın en büyük düşmanı olarak nitelendiriyor. Ve sosyal medya üzerinden Budistleri Müslümanlara karşı örgütlüyor.
SOYKIRIM BAŞLIYOR...
3 Haziran 2012’de Arakan’ın Thandwe kentinde bulunan Thetsa mescidindeki bir dini törenden dönen 8 hacı ve beraberlerinde bulunan 3 kişi, Budist çeteler tarafından katledildi. 300 kişilik Budist grubu, törenden dönen Müslümanları taşıyan otobüsü durdurup hacıları döverek şehid etti. Fakat ne olay sırasında ne sonrasında polis veya güvenlik güçleri olaya müdahale etmedi. Olayla ilgili bir tek tutuklama veya soruşturma dahi yapılmazken, aynı günlerde iç güvenliği tehdit ettikleri gerekçesiyle Müslümanların yaşadığı bölgelere baskınlar yapılmaya başlandı. Budist çeteler köyleri yakıp yağmalarken güvenlik güçleri de onların güvenliğini sağlamakla görevlendirildi.
Olaylar soykırıma doğru giderken deniz yoluyla Bangladeş’e ilticalar başlamıştı. Karşı taraftan uzanacak bir yardım eli beklemişlerdi fakat kıyıya yanaşan botlar, Bangladeş güvenlik görevlileri tarafından tekrar geri çevrilince günlerce aç ve soğukla denizde kalan Arakan’lıların bir çoğu açlıktan ve hastalıktan vatanlarından çıkarılmanın hüznü ile hayatını kaybetti. Yasadışı yollarla Bangladeş’e giren mültecilere yardım edenlere hapis cezası verildi ve Arakan’lı Müslümanlar sınır dışı edildi. Bu tarihlerden itibaren Müslümanlar her geçen gün farklı zulümlere maruz kalmış, kaçabilenler komşu ülkelerdeki derme çatma kamplarda yaşamına devam etmeye çalışmış, kaçamayanların ise evleri yakılıp yağmalanmış, erkeklere işkence edilmiş, çocuklar ve kadınlar yanan evlerin içine diri diri atılıp yakılmıştı. Tüm dünyanın gözü önünde yapılan bu katliama karşı hiçbir devlet elle tutulur bir adım atmıyor. Myanmar askerleri ve Budist çeteler önceden belirlenen bölgelere helikopter destekli baskın yapıp medreseleri ve evleri tahrip ederken, kaçan Müslümanlar güvenlik güçleri tarafından vurularak öldürülüyor. 1982’de kabul edilen yasa ile ‘devletsiz’ sayılan Arakan’lı Müslümanlar, ülke içinde vatandaşlık hakkına sahip değiller.
Tutuklanan hiçbir Rohingya Müslümanından haber alınması mümkün değildir. Bir köyden diğer köye izinsiz gidilmesi durumunda 7 yıl hapis cezası veriliyor. İzini istendiğinde ise izin verilmiyor. 9’dan sonra sokağa çıkmak yasak. Hiç hiçbir Arakan’lı Müslüman devletin imkanlarından yararlanamaz, hastalandığı zaman devlete ait hastanelere gidemez, devlet dairelerinde çalışamaz ve bir kimliğe sahip olamaz. BM tarafından ‘Dünyada en çok zulüm gören topluluk’ olarak adlandırılan Arakan’lı Müslümanlar dört bir taraftan zulümle kuşatılmış halde varlıklarını sürdürmeye çalışıyor. Geçtiğimiz Ekim ayında sınır karakollarına düzenlenen saldırılar ile daha da şiddetlenen olaylardan kaçıp kamplara sığınan Müslümanların anlattıkları yaşanan zulmü fazlasıyla gözler önüne seriyor.
Paungzerr köyünden kaçıp Bangladeş’e yerleşen bir Arakan’lının anlattıkları tüyleri ürpertecek cinsten. “Köyümüze gelen çeteler önce erkekleri, kendilerinin geleceği hakkında konuşma yapılacağı bahanesi ile köyün meydanında oyaladılar. Arkalarından gelen Budist Rahip ve polisler kadınlara tecavüz ettiler. Daha sonra işkence ile öldürülen kadınlar köyün meydanında atıldı, erkeklerin ise çoğu tutuklandı. İki çocuğum ve eşim boğazları kesilerek öldürüldü, buna şahit olan kardeşim aklını yitirdi. 3 çocuğumdan haber alamıyorum.”
MÜLTECİ KRİZİ
İnsan Hakları ‘İzleme’ örgütünün (HRW) ‘Yapabileceğiniz tek şey dua etmek’ isimli raporunda ülke dışındaki mülteci sayısı şu şekilde açıklandı.
500.000 – Bangladeş
200.000 – Pakistan
600.000 – Suudi Arabistan
100.000 – Malezya
55.000 – Körfez Ülkeleri
10.000 – Hindistan
Müslüman olduğu için Malezya’ya göç etmeye çalışan Arakan’lılar, insan tacirleri tarafından önce Tayland’daki kamplara yerleştiriliyor. Ardından ailelerinden fidye isteyen tacirler ödenen fidyenin ardından Malezya’ya götürülüyor. Bazen fidye ödenmesine rağmen mülteciler alıkonuluyor, kadınlar fuhşa zorlanırken erkekler infaz ediliyor.Geçen yıl bunun gibi 28 kampa baskın yapan Tayland güvenlik güçleri bine yakın göçmen cesedi bulmuştu. Yalnızca Tayland’da değil, Bangladeş’in birçok kampında çocuklar kaçırılıyor, erkek çocuklar organ mafyalarına verilirken kız çocukları da fuhuş için kullanılıyor. Gelen mültecileri ülkesinde istemeyen Bangladeş ise tüm olanlar karşısında sessiz.
NEDEN ARAKAN?
Ortadoğu coğrafyasındaki zulüm ve işgallerden malum olduğu üzere zalim batı, zengin yeraltı kaynağına sahip bu ülkeyi sömürmek için darbe yoluyla yönetimi elinde tutuyor. Bölgedeki Budistleri Müslümanlarla karşı karşıya getiren hükümet böylelikle ülkenin doğal kaynakları ile gelişmesine engel oluyor. Çin, doğal gazı ülkeye çektiği tahliye sistemi ile sömürürken, İngiliz sömürgeciler ise yüzyıllardır ülkenin üzerinden kara bulutlarını çekmiyor. Asıl korkunç olan ise WikiLeaks’in yayınladığı bir raporda geçenler. Amerika’nın diplomatik yazışmalarını sızdırıldığı raporda ‘ABD, Kuzey Kore ile beraber Myanmar ormanlarında bir nükleer tesis kuruyor. Bunun için de ülke içinde karışıklık çıkarılmasına yardımcı oluyor.’
SON DURUM
Hükümet destekli baskınlar ve katliamlar eyalet çapında sürüyor. Binlerce Müslüman evsiz ve ibadethanesiz yaşamlarına devam etmeye çalışıyor. Hükümet basın mensuplarının ülkeye girişine engel olduğu için sağlıklı haber almak çok zor. Batı ve insan hakları örgütleri her zamanki gibi izlemeye ve endişelenmeye devam ediyor. Son derece sağlıksız ortamlarda yaşayan Arakan’lı Müslümanlar dünyadan kendilerine uzanacak bir yardım eli bekliyor.Arakan ve diğer mazlum halklara uzatamadığımız elimizi her daim göğe açmalı ve kardeşlerimiz için Rabbimizden yardım talep etmeliyiz. Aksi takdirde zulüm gören Müslüman kardeşlerimiz ahiret gününde bizden davacıdırlar.
BİRLİK ÇAĞRISI "GELİN SESİMİZİ DÜNYAYA DUYURALIM"
İdeoloji adam yaşatmaz adam öldürür. Aynı Arakanlı kardeşimin öldürüldüğü gibi. Buna öldürülmek denmez. Bunu vahşi hayvanlar bile birbirine yapmaz. Ne demek bir insanı diri diri yakmak, kolunu bacağını kesmek. Kafalarını derilerini yüzmek.Avrupa, uydurma Yahudi Soykırımının binlerce filmini çekedursun. Sen izleye dur. Sen Arakanı bile izlemiyorsun sen Arakan karşısında uyuyorsun. Uyan be kardeşim!
BURMA ASKERLERİ ARAKANLILARIN EVLERİNİ ATEŞE VERDİ
Bangladeş'teki mülteciler kendi haklarını alabilmek için protesto gösterisi yaptı. Öte yandan Maung Daw şehrine bağlı Tilyaozu Haritala köyünde Burma askerleri tarafından 5 tane ev yakıldı.
150 BİN ARAKANLI BANGLADEŞ SINIRINDA
Arakan'daki yurtlarından Budist vahşetinden dolayı kaçan Müslümanlar, Bangladeş'e sığınmaya çalışıyor. Gayri resmi rakamlara göre Bangladeş'e gelen Arakanlı mülteci sayısı 150 bin olarak belirtiliyor.
Yorum Yazın