İSTANBUL - İHSAN FAKİH
Operasyon için düğmeye basıldığı ilk andan itibaren Türk yetkililer, konuyla ilgili ve Zeytin Dalı Harekatı'nın hedeflerini anlatmak için basına pek çok açıklamalarda bulundu.
Türkiye bu hareket ile sınırında güvenlik ve istikrarın sağlanmasını, YPG ve PKK'lı teröristlerin ortadan kaldırılmasını ve sivillere zarar verilmemesini hedefliyor. Yapılan tüm şeffaf ve net açıklamalara rağmen Türkiye, bazı Arap basın kuruluşları ve terör örgütlerine yakın medyanın yalan haberleriyle geniş çaplı karalama operasyonuna maruz kaldı.
Medya konusunda araştırmalar yapan Suriyeli Dr. Ahmed el-Hevvas, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bazı Arap basın kuruluşlarının, Türkiye'nin Afrin'de terör örgütleriyle mücadele hedefinin tüm Suriyeli Kürtleri kapsadığı algısı oluşturmaya çalışarak ve Türkiye'nin Suriyeli Kürtlerle savaştığını iddia ederek harekatın gerçek hedefine yönelik bir karalama operasyonu gerçekleştirmek istediğini söyledi.
Bazı medya organlarının, Suriye'nin kuzeyinde bulunan terör örgütlerinin, özellikle PKK terör örgütü ile bağlantılarının bile kasıtlı olarak görmezden geldiğini belirten Hevvas, Arap basınında yer alan "Türkiye, Suriye'nin kuzeyinin bir kısmını ele geçirmeyi hedeflediği" iddialarına karşı çıkarak, "Zeytin Dalı Harekatı'nda en önemli hedef, terör örgütlerinin kontrolü altında bir cep veya siyasi bir oluşumun kurulmasının önüne geçerek, Suriye'nin bölünmesine engel olmaktır." ifadesini kullandı.
"Türk askerlerinin arasında kendisini patlatan bir kahraman"
Hevvas, bazı medya kuruluşlarının, Türkiye'nin sınırlarında Afrin'de güvenlik ve istikrarın sağlanması amacıyla başlatılan harekatla ilgili Ankara'ya, "bölünmesi öngörülen Suriye pastasından pay almaya çalışmak" gibi gerçeğe aykırı suçlamalar yönelttiğine dikkati çekti.
Türkiye'nin, Suriye'nin birliğini ve toprak bütünlüğünü korumaya çalıştığının altını çizen Hevvas, şöyle devam etti:
"Medyanın büyük bir kısmı, bilgileri pazarlayan, hatta kullanılan kelimelere bile müdahale eden bir kaç küresel medya organının kontrolü altında olduğu müddetçe bu yalanları gerçek gibi sürekli tekrar edenlere şaşırmamak lazım."
Hevvas, basının, PKK'nın "Türk askerlerinin arasında kendisini patlatan bir kahraman" şeklinde propagandasını yaptığı ve Türk ordusunun teröristlerin cesedine işkence yaptığının iddia edildiği uydurma görüntüler gibi sahte videolar yayınlamak aracılığıyla, Türk ordusunun Afrin bölgesinde sivillere yönelik katliam yaptığı iddiası ve yalanı üzerinde odaklanmaya çalıştığını kaydetti.
Sayıları az da olsa Al Jazeera gibi bazı televizyon kanallarının konuyu meslek ahlakına uygun bir şekilde ele aldığını belirten Hevvas, buna karşılık diğer kanalların ise kendisinin sponsorlarının yönelimleri doğrultusunda Zeytin Dalı Harekatı'na karşı düşman tutumu sergileyerek gerçekleri çarpıttığını, daha ileri giderek PKK'yı ve Suriye topraklarında onunla bağlantısı bulunan terör örgütlerini desteklediğini aktardı.
Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı da Arap medyasının Zeytin Dalı Harekatı'nı ele alışını ve okurlarına sunuş tarzını "acı bir durum" olarak nitelendirerek, bu medyanın her şeyden önce kendi çıkarlarına karşı çalıştığını belirtti.
Kaşıkçı, Türk ordusunun, Zeytin Dalı Harekatı'nda uluslararası yasaklı silah kullanmadığını ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu tür silahlara sahip olmadığını açıklamasına rağmen, Arap medyasının, terör örgütlerinin elebaşlarını kaynak göstererek ve Türk ordusunun yalanlamalarını görmezden gelerek, Türk Hava Kuvvetlerinin napalm bombası ve kimyasal füze kullandığını yazdığını, bunun da dürüst gazeteciliğin yok olmasını güçlendirdiğini söyledi.
Bilinen tekniklerle bilgilere kolaylıkla ulaşma imkanının bulunması dolayısıyla bazı Arap medyasının gerçekleri çarpıtmasının artık zor olduğunu kaydeden Kaşıkçı, daha iyi bir basına sahip olmaları gerektiğini, ancak sonuçta kötü bir medya ile karşılaştıklarını aktardı.
Zeytin Dalı Harekatı, Arap medyasının metodoloji ve stratejik vizyondan yoksun olduğunu ortaya çıkardı
Gazeteci Dr. Nizar el-Harbavi de Zeytin Dalı Harekatı'nın, Arap medyasının genel olarak metodoloji ve stratejik vizyondan yoksun olduğunu ortaya çıkardığını belirtti.
Suriyeli gazeteci Ahmed Zeydan, "ablukacı ülkelere" yakın bazı medya kuruluşlarının, teröristlerin Suriye'nin Arap bölgelerindeki demografik yapıyı değiştirmeye çalıştığını, eylemlerini ve suçlarla dolu geçmişini gündeme getirmekten kaçındığını söyledi.
Arap kanallarının bir çoğunun, bölgedeki muhabirleri kaynak almadığını, konuklarını, Zeytin Dalı Harekatı'na karşı olan ve harekatın başarısız olacağını savunan ya da temenni eden kişiler arasından itinayla seçtiğini belirten Zeydan, Arap kamuoyunda bir tarafa karşı başka tarafın lehine bu savaşın şeklini değiştirmek için açık ve net bir şekilde manipülasyon yapıldığını sözlerine ekledi.
Siyasal Medya alanında araştırmacı Nizar es-Samerrai de Zeytin Dalı Harekatı'nın yalnızca Türk milli güvenlik çıkarları için değil Arap milli güvenliği açısından da önemli olduğunu kaydetti.
Yorum Yazın