Bruxelles Korner
Zehra Özer
"İltica başvurusunda bulunan herkes, insan haysiyetine uygun bir hayat sürmesini sağlayan bir barınak hakkına sahiptir." Bunlar bir STK’nin sözleri değildir, aksine Belçika’nın mülteci barındırma hizmetinin bir yasasıdır. Hatta yasa’nın metni okunabilir bir şekilde, "Ülkemize yardıma muhtaç durumda sığınan tüm yabancılara yönelik acil bakım, konut, gıda, giyecek, tıbbi, sosyal ve psikolojik destek ve günlük ödenek verilmesi"nden oluşuyor. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmesinin; herkesin hak ve özgürlüklerden; özellikle ırk, renk, cinsiyet, dil ve din, siyasi ya da öteki inançlarla, toplumsal ya da ulusal kökenler, zenginlik veya doğuştan ya da başka bir durumdan kaynaklanan ayrımlar dahil hiç bir ayrım gözetmeksizin yararlanacağına dair, temel ilkesidir.
Böylece, Belçika’ya sığınma başvurusunda bulunan herkes aslında yasal olarak maddi yardım hakkına sahiptir. Böylesi belirgin bir yasaya rağmen yabancıların denetiminden sorumlu olan devlet dairesi Fedasil, ilk kez iltica başvurusu yapanlarla, ilk başvuruları reddedildikten sonra bir ikinci defa iltica başvurusunda bulunanlar arasında kesin bir ayrım uyguluyor (sözde "çoklu başvuru uygulaması"). Fedasil, çoklu başvuru uygulamasında, başvuruların işleme alındığı ana kadar ilticacılara hiçbir barınak sağlamıyor.
"Bu arada, bu insanlar illegal olarak sokaklarda yaşamaya mecbur kalıyor," diyor Flaman Mülteci İşleri hizmetinden Charlotte Vandycke. "Üstelik bu durum birçok insan hayatını kapsıyor." Mülteciler ve Vatansızlar Genel Komiserliği’nin (CGVS) rakamlarına göre 2016 yılında 4000'den fazla çoklu başvuru yapıldı, bu başvuruların sadece yüzde kırk’ı ilerleyen zaman içersinde incelenmeye alınması için onaylandı. Resmiyette, başvuru tarihi ile CGVS Genel Komiserliğinin ilticacının talebini işleme alıp almayacağı kararı arasında sekiz günden fazla bir zaman olmamalı. Bu kararın alınması ise, uygulamada, genellikle çok daha uzun sürüyor: Flaman Mülteci İşleri hizmeti, bu sürecin yedi aya kadar uzadığı vakalardan bahsediyor, ama geçmişte bir yıllık bekleme süreçlerin de yaşandığı kanıtladı. "Dosyaları "ayrıntılı bir soruşturma" gerektirdiği için bu insanları aylarca sokağa bırakamayız. Böyle bir durum olamaz," diyor Vandycke.
Yine de Fedasil her bir iltica başvurusu yapana maddi yardım sağlamak zorunda değildir. Milli ve manevi değerlerin alenen istismar edildiğine dair kanıt bulunur ise Fedasil bakımı reddedebilir, yalnız tek bir şartla her bir reddin nedeni ayrıntılı olarak kişiye bildirilmeli. Bu tedbir açıkça, bir istisna olarak mevcut yasa ya eklendi.
"Ama istisna olarak eklenen tedbir bir kural haline gelmiş gibi görünüyor". Her çoklu iltica başvurusu yapan reddediliyor. "Her devlet sığınma talebinde bulunanlara yardım etmeli - bu uluslar arası yürürlükte olan yasanın ruhudur. Kendi ülkelerinde yaşam koşullarının elverişli olmaması ya da can güvenliğinin tehlikede olması durumunda yardım isteyenleri dışlamak sadece ciddi sorunlar yaşandığı veya istismar tespit edildiğinde kabul edilir. Oysa ikinci veya üçüncü iltica başvurusu yapan insanlar, şu anda sistematik olarak dışlanıyorlar ve reddedilmelerin nedeni dahi bu insanlara açıklanmıyor, diyor Vandycke Flaman Mülteci politikasını kınayarak.
Yorum Yazın