İngiltere, 29 Mart’ta Avrupa Birliği’nden ayrılmaya hazırlanıyor. Ancak, ülke sancısız bir ayrılığın yolunu bulabilmiş değil. Peki, Brexit nedir, ve bu noktaya nasıl gelindi? İngilizler, hangi senaryoları tartışıyor? Akademisyenlere, gazetecilere ve İngiliz seçmenlere sorduk...
Aslında İngiltere’nin Avrupa Birliği ile olan çalkantılı ilişkisi çok eskilere dayanıyor. Temeli 1952 yılında Paris Anlaşması ile atılan Avrupa Birliği’ne, İngiltere, önceleri mesafeliydi. 1960’lı yıllarda birliğin kapısını iki kez çaldı ama dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Charles De Gaulle tarafından reddedildi. De Gaulle’nin istifasının ardından, 1973 yılında İngiltere Avrupa Birliği’ne üye oldu.
İngilizler, ilk olarak 1975 yılında referanduma gitti, sonuç yüzde 67 ile AB’de kalmaktan yanaydı. Fakat, 2011 yılından itibaren, AB üyeliği bir kez daha tartışmaların odağı oldu. Seta uzmanı ve Türk-Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Enes Bayraklı, bu durumu, Avrupa’da mülteci kriziyle birlikte yükselişe geçen popülizm akımına bağlıyor:
"Özellikle son 10 yılda Avrupa'da yükselen bu popülizm akımlarıyla birlikte, İngiltere'de Avrupa Birliği karşıtı çevrelerin güçlendiğini gördük. Özellikle bu Nigel Farage liderliğindeki çevrelerin, bu söylemi yükselttiklerini gördük."
Dr. Enes Bayraklı, İngiltere’nin AB ile olan mesafeli ilişkisine de dikkati çekiyor:
"İngiltere başından beri AB'ye mesafeliydi ve özellikle Avrupa Birliği'ne girdikten sonra da Schengen anlaşmasının dışındaydı."
Cameron referandum sözü verdi
Tartışmalara kayıtsız kalamayan dönemin Başbakanı David Cameron, 2013 yılının Ocak ayında yaptığı bir konuşmada, bir sonraki seçimleri kazanması halinde referandum sözü verdi. Böylelikle ülkeyi referanduma götürecek süreç başladı.
24 Haziran 2016’daki referandumda, İngilizler yüzde 48’e karşı yüzde 52 oy oranıyla Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı aldı.
Brexit’i desteklememdeki temel argüman, İngiltere’nin kendi kanunlarının kontrolünü geri almasıydı.
—Drew Liquerman, Republican Overseas İngiltere sözcüsü
Ayrılmaktan yana oy kullanan İngilizler’in farklı gerekçeleri var. Örneğin, üniversite öğrencisi ve ‘Republican Overseas’ İngiltere sözcüsü Drew Liquerman, Brexit’i destekleme amacını şöyle açıklıyor: "Benim Brexit’i desteklememdeki temel argüman, İngiltere’nin kendi kanunlarının kontrolünü geri almasıydı. Düşünün siz Türkiye’de yaşıyorsunuz ama sizin kanunlarınızı İtalya’dan insanlar yazıyor. Kanımca bu en büyük nedendi; insanlar kendi güçlerini ve ayrıca ticaret kavgasında kontrolü geri almak istedi."
AB’de kalmaktan yana oy kullanan İngiltere Gençlik Parlamentosu Üyesi Rory Moore ise birlikten ayrılmanın İngiltere’ye güç kaybettireceğini düşünüyor: “Çünkü biz dünyanın en büyük ortak pazarının parçasıyız. Ayrıca bu bloğun (AB) bir parçası olduğumuz için dünyada çok fazla etkimiz var. Bu dünyada ülkelerin oluşturduğu en büyük blok ve büyük bir politik güç barındırıyor. Eğer bundan ayrılırsak dünya sahnesinde sözümüzü kaybederiz.“
Referandum kampanyasında Türk karşıtlığı
AA’ya konuşan uzmanlara göre, kampanya sürecinde kullanılan göçmen karşıtı söylem de referandum sonucunda etkili oldu. SETA uzmanı Bayraklı’ya göre, mülteci krizi bu söylemin temel dayanağını oluşturuyordu. Bayraklı, “Bu tartışmalarda Türkiye bile kullanıldı.” diyor. Sosyal medyada paylaşılan ve bazı reklam panolarında kullanılan “Türkiye AB’ye üye oluyor.” ifadesinin yer aldığı afişler de bu iddiayı doğruluyor.
"The Local Europe” isimli haber portalının CEO’su gazeteci James Savage, "Türkler İngiltere’ye geliyor argümanı gerçek bir bağlamda ele alınmadı,” diyor ve ekliyor: "Fakat, İngiltere’de zaten, Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Baltık gibi yerlerden, çok fazla göçmen olduğunu düşünen insanlar için bu argüman oldukça güçlüydü."
Şu anda sınır boyunca, bazı insanların mülkleri bile bölünmüş durumda. Oturma odaları İrlanda’da iken yatak odaları İngiltere’de olabiliyor.
—James Savage, gazeteci
Referandum sürecine dair tartışmalar sürerken, İngiltere, AB’den en az hasar ile ayrılmanın yollarını arıyor. Bu kapsamda, Başbakan Theresa May’in yaklaşık 2,5 yıl süren zorlu müzakerelerin ardından parlamentonun oylamasına sunduğu anlaşma, ne Brexit destekçilerini ne de karşıtlarını memnun etti.
Uzmanlar, May’in anlaşmasındaki en tartışmalı konunun ‘Kuzey İrlanda’ ile ilgili tedbir maddesi olduğunu ifade ediyor. İrlanda Cumhuriyeti ile Kuzey İrlanda arasında fiziki sınır girmemesi için yapılan düzenlemenin, Kuzey İrlanda’yı İngiltere’den koparmasından endişe duyuluyor. Gazeteci James Savage, İrlanda sınırındaki durumu şöyle anlatıyor: “Şu anda sınır boyunca, bazı insanların mülkleri bile bölünmüş durumda. Oturma odaları İrlanda’da iken yatak odaları İngiltere’de olabiliyor.”
Anlaşmasız ayrılık ihtimali tartışılıyor
İngiltere’nin normal takvime göre 29 Mart’ta AB’den ayrılmış olması gerekiyor. Brexit karşıtları, ikinci bir referandum talep ediyor. Başbakan Theresa May ise Kuzey İrlanda konusunu yeniden müzakere etmenin yollarını arıyor. Ancak AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, yeniden müzakerenin mümkün olmadığını açıkladı.
Dr. Enes Bayraklı ise anlaşmasız ayrılık ihtimalinin kuvvetlendiğini söylüyor:
"May'in temel stratejilerinden birinin anlaşmasız bir ayrılık tehditini ön plana çıkartarak Meclis üyelerine baskı kurarak şu an mevcut anlaşmayı kabul ettirmeye çalışıyor. Bunu da kabul ettirmesi biraz zor gözüküyor açıkçası. Dolayısıyla anlaşmasız bir ayrılık ihtimali her geçen gün daha da artıyor."
İkinci referandum ihtimali
Brexit karşıtları da ikinci referandum seçeneği üzerinde duruyor. “People’s Vote” isimli kampanyanın sözcüleri, Brexit destekçilerinin önemli bir kısmının fikrinin değiştiğini, yeni bir referandumda sonucun farklı olacağını iddia ediyor.
İngiltere Gençlik Parlamentosu Üyesi Rory Moore, insanların kararlarını yanlış vaatlere dayanarak verdiğini öne sürüyor: "İnsanların fikirlerini değiştirdiğini farzedersek, bence onlara ikinci referandumda fikirlerini yeniden ifade etme fırsatını sunmak önemli."
Buna karşılık, çok sayıda insan, ikinci bir referandumun ülkedeki bölünmeyi derinleştireceğini düşünerek karşı çıkıyor.
Brexit ertelenebilir mi?
Öte yandan, İngiliz basınına konuşan Avrupa Birliği kaynakları, Brexit’in 2021 yılına kadar ertelenebileceğini söylüyor. Başbakan Theresa May ise, planlanan süre içinde ayrılmayı hedeflediklerini ifade ediyor. May, Pazar günü yaptığı açıklamada parlamentodaki yeni oylama için 12 Mart tarihini işaret etti.
İngiltere’nin AB’den resmen ayrılacağı 29 Mart tarihi yaklaşırken, ülke bütün seçenekleri değerlendiriyor. Sancısız bir ayrılığın yolu ise henüz bulunabilmiş değil.
Yorum Yazın