Suudi Arabistan yönetimi, 2 Ekim'de İstanbul Başkonsolosluğuna girdikten sonra haber alınamayan Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın "konsolosluk binasında yaşanan arbede sonucunda öldüğünü" açıkladı.
Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA'da yer alan haberde, Suudi Arabistan Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma neticesinde, Cemal Kaşıkçı'nın İstanbul Başkonsolosluğuna geldiği sırada burada bulunan "başka Suudi vatandaşlarla tartışmaya başladığı, tartışmanın arbedeye dönüştüğü ve bunun sonucunda Kaşıkçı'nın hayatını kaybettiği" belirti.
Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın röportajı ortaya çıktı
Cemal Kaşıkçı'nın kaybolmadan bir süre önce Suriye konusunda katıldığı bir televizyon programında yaptığı konuşma yayınlandı.
ANKARA
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın kaybolmadan bir süre önce Suriye konusunda katıldığı bir televizyon programında yaptığı son konuşma yayına verildi.
- Suudi Arabistan Kaşıkçı'nın konsoloslukta öldüğünü itiraf etti
- Beyaz Saray'dan Kaşıkçı açıklaması
- Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Kral Selman telefonda görüştü
- 'Erdoğan, Kaşıkçı olayında önemli bir anlaşma sağlayıcı oldu'
İstanbul'dan yayın yapan Beşşar Esed rejimi karşıtı "Syria TV", 15 Ağustos'ta Kaşıkçı ile yaptıkları röportajı ilk kez yayınladı.
Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın röportajı ortaya çıktı
Cemal Kaşıkçı'nın kaybolmadan bir süre önce Suriye konusunda katıldığı bir televizyon programında yaptığı konuşma yayınlandı.
20.10.2018
Suudi Arabistan'ın İstanbul'daki Başkonsolosluğuna 2 Ekim'de girdikten sonra haber alınmayan Kaşıkçı, Suriye konusunda ülkesinin tutumuna, Türkiye'nin Suriye'deki varlığına, İran'ın Beşşar Esed rejimine verdiği desteğe, ABD'nin Fırat Nehri'nin doğusundaki varlığına ve Suriye'deki iç savaşa ilişkin görüşlerini anlattı.
Türkiye'nin Suriye'deki rolü
Kaşıkçı, Türkiye'nin, Suriye halkının en iyi ortağı olduğunu ispat ettiğini belirterek, "Afrin muhteşem bir başarıydı. Sadece uygulanış şekliyle değil, çok temiz savaştı. Hiçbir yıkıntı olmadı. Rakka’daki tahribatı gördünüz. Daha önemlisi de Türkiye o bölgeyi Suriyelilere teslim etti." dedi.
Suriyelilerin Afrin'i yerel meclislerle iyi bir şekilde yönettiğini dile getiren Kaşıkçı, "Bu tecrübe diğer Suriyelilerin gıpta ile bakmasına neden olacak ve belki de İdlib’de mesela, 'Buyurun bu tecrübeyi buraya taşıyın' diyecekler." ifadelerini kullandı.
Kaşıkçı, Türkiye'nin Suriye konusunda maceraya girmeden hareket ettiğine dikkati çekerek, "Mesela önlerinde Münbiç var ama ABD ile çatışmaya girmeden diplomatik yollar ve iletişimle halletmeye çalışıyorlar." diye konuştu.
Türkiye'nin Suriye'de disiplinli bir şekilde hedefe doğru ilerlediğine işaret eden Kaşıkçı, Türkiye'nin Suriyeliler için büyük bir şans olduğunu vurguladı.
Suriye konusunda ABD'nin tutumu ve bölge ülkeleriyle ilişkisi
Kaşıkçı, Suriye konusunda şu ana kadar bir anlaşma olmadığını belirterek, bu konunun Cenevre ve Astana görüşmeleri arasında kaldığını aktardı.
"Bana göre Astana ekibi Suriye’nin geleceğini kuracak." diyen Kaşıkçı, ABD'nin Suriye'deki gelecek planlarına ilişkin şunları kaydetti:
"ABD’nin bugünlerde öncelikleri çok farklı. ABD ileriye dönük planlar yapmak için rahat değil. Trump'ın ABD'de iç savaşı var, bilinen skandalları var. Biz artık eski ABD yönetimiyle karşı karşıya değiliz, değişken, hızlı bir yönetim görüyoruz. ABD yönetiminde piramidin başındakiler değişiyor. CIA, Dışişleri Bakanlığı, ulusal güvenlik biriminin başındakiler hep yeniler. Bunların zamana ihtiyacı var. Ancak Suriye meselesinin bunların istikrarına kavuşmasını bekleme şansı yok."
Kaşıkçı, ABD yönetimindeki istikrarsızlığın bölge ülkeleriyle ilişkilerine etkisinin sorulması üzerine, "ABD ile Türkiye’nin ilişkilerini etkileyeceğini sanmıyorum. Çünkü aralarında iletişim hattı var. Örneğin Türkiye, Münbiç’e ABD ile anlaşma sonrası girecek. Suudi Arabistan ABD’den, İran’ın Suriye’den çıkarılmasına destek olmasını istiyor. Ancak ABD bu isteği yerine getirmezse Suudi Arabistan kızacak mı? Tabii ki kızmaz. Çünkü elinde güçlü kozu yok. Artık Suudiler, Suriye meselesinin kilit oyuncusu değil." dedi.
"Suudi Arabistan, Türklerle Suriye’de iş birliği yapmadı"
Suudi Arabistan'ın Suriye meselesinde yaptığı hatalara değinen Kaşıkçı, "Suudi Arabistan Suriye'de demokrasi ve özgürlüğe giden değişimin yaşanması konusuna hevesli değildi. Suudi Arabistan Türklerle, Suriye'de iş birliği yapmadı." ifadelerini kullandı.
Kaşıkçı, "Katar ve Suudiler, Suriye’de çekiştiler. Bunların bedelini hem Suriye devrimi hem de Riyad çekiyor." şeklide konuştu.
Suriye'ye "Arap gücünün" gönderilmesi konusu
Daha önce ABD Başkanı Donald Trump'ın Suriye'ye Arap ülkelerinden oluşturulacak bir gücün gönderilmesini gündeme getirmesine ilişkin Kaşıkçı, "Bak bu öneri güzel çünkü Suudilerin Suriye meselesine ilgili olduklarını gösterir. Ancak sorun bunun detaylarında. Mesela Suudi Arabistan ordusu, Mısır veya diğer Arap ülkelerinin katılması için uygun bir altyapı hazırlığı olmalı. Türkiye ile temas kurulmalı ve ilişkilerin yumuşatılması gerekir. Çünkü bu ülkelerin Türkiye ile arasında Suriye temas hatları oluşacak." değerlendirmesinde bulundu.
Kaşıkçı, önerinin hayata geçirilmesinin zor olduğuna dikkati çekerek, "Mısır ordusu da Suriye'ye gidemez. Eğer Fırat'ın doğusuna giderlerse o bölgeyi Beşşar Esed'e teslim ederler. Esed ile anlayış içindeler çünkü." diye konuştu.
Suudi Arabistan'ın İran’la sorunlu olduğunun hatırlatılması üzerine Kaşıkçı, "Suudi Arabistan’ın bölgeye ordu göndermesi onları Türkiye ile anlaşmaya iter. Dolaysıyla bu da Suudi Arabistan-Türkiye iş birliğine yol açar ve Suriye halkı için iyi olur. " ifadelerini kullandı.
Suudilerin Esed'e karşı tutumu
Kaşıkçı, Suudi Arabistan'ın Esed rejimine karşı tutumunu şu sözlerle değerlendirdi:
"Suudi Arabistan, Arap ülkelerindeki eski rejimlerin kalmasını destekliyor. Esed rejiminin İransız kalmasını istiyor. Ancak Beşşar Esed, İran’dan başkasına güvenmiyor. Zaten İran'ın sayesinde var. Suudi Arabistan, 2011'deki sisteme dönülmesini temenni ediyor. Mısır'da olduğu gibi Suriye'de de Arap baharının son bulmasını istiyor. Yemen’de Ali Abdullah Salih'in bir halifesini bulup Yemen’in başına geçirmek istiyor. Ancak bu Suriye'de çok zor çünkü halk ayaklanması devam ediyor."
"İran Suriye'de yeni bir demografik harita çiziyor"
Kaşıkçı, İran'ın Suriye'deki askeri varlığının güçlendiğini belirterek, "İran, Suriye’de yeni bir demografik harita çiziyor. Rejim de buna destek oluyor. Rejim yasa ve kanunlarla milyonlarca insanın evlerine dönmesini engelliyor." diye konuştu.
Rejimin halkın evlerine yeniden dönmesini istemediğini vurgulayan Kaşıkçı, "Beşşar, Suriye’yi işgal ediyor. 6-7 milyon Suriyeli çıkardı. Rejimin son olarak 10 sayılı kararı ise Suriye'deki demografik haritayı değiştirmek içindi." dedi.
Suriye'de İsrail-İran çatışması
Kaşıkçı, İsrail ve İran arasında yaşananların sadece Suriye'deki çatışma alanlarının sınırlarının çizilmesi için olduğuna dikkati çekerek, İran’ın İsrail'in düzenlediği saldırılara yanıt vermediğini dile getirdi.
İran'ın Suriye'de Halep, Humus gibi illeri "işgal ettiğini" belirten Kaşıkçı, "İsrail Suriye'de İran'la çatışmaz ve buna girmez. İran’a karşılık vermek Arap ülkelerine düşer. İsrail bu görevi Arapların yerine yapmaz. Bu işi en son yapacak ülke İsrail." ifadelerini kullandı.
"ABD Rusların Suriye'deki hayatlarını zorlaştırabilir"
ABD'nin Suriye'de itibarını yeniden kazanmak için fırsat olduğunu anlatan Kaşıkçı, "ABD, Rusların Suriye'deki hayatlarını zorlaştırabilir. Bunu da Suriye devrimine destek vererek yapabilir. Türklere destek vererek yapabilir mesela. Ruslar bu kaygılarını dile getirdiler aslında." değerlendirmesinde bulundu.
Kaşıkçı, ABD'nin Fırat'ın doğusunda çok iyi çalışmadığına dikkati çekerek, "Petrol, su ve enerji zengini bir bölgeyi ele geçirdiler. Belki de bu ona yeter. ABD’nin Suriye’deki oyunların kurallarını değiştirmesi için sahada olması gerekir." şeklinde konuştu.
Teorik olarak ABD'nin istemesi durumunda Suriye’de rejimin ve İranlıların hayatını zora sokabileceğine işaret eden Kaşıkçı, şunları söyledi:
"Ama şu var ABD’de şu an ileriye dönük planlar yapacak kurumlar yok. ABD’nin önemli kurumlarında daha bu ay değişikler oldu. Bunlara zaman gerek. Trump’ın üzerindeki baskılardan kurtulması gerek. ABD seçimleri yaklaşıyor. Dolayısıyla ABD’nin 180 derece değişeceğini sanmıyorum."
İsrail'in Esed'e bakışı
Kaşıkçı, İsrailli yetkililerin Esed'i öldürmekle tehdit etmelerinin sadece sözde olduğunu ifade ederek, "İsrail Esed'i öldürse rejimin sonu olur, bunu herkes biliyor. Peki İsrail bunu ister mi? Hazırlar mı? Bence bu tür açıklamalar tehditten ibarettir. Çünkü aynı zamanda İsrail'in Esed'in kalmasından elde ettiği faydalardan bahseden başka İsrail yetkililerinin açıklamaları var." diye konuştu.
Suriye’nin geleceğine dair düşünceleri
Suriyelilerin Türkiye'ye güvenmeleri gerektiğini vurgulayan Kaşıkçı, "Savaşın şartları değişti. Suriye devrimi daha bitmedi. Beklentileri bitmedi. Ancak zor şartlar içerisinde. Suriye devrimi, Türkiye gibi dost bir ülkeye sahip." dedi.
Kaşıkçı, dünyanın Suriye meselesine sessiz kaldığını ve Suriye halkının asrın dramını yaşadığını belirterek, Esed rejiminin kesinlikle değişmesi gerektiğini düşündüğünü söyledi.
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın röportajı Syria TV'nin YouTube kanalında da yayınlandı.
Muhabir: Adham Kako,Mohamad Misto
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
"Kaşıkçı için acilen uluslararası soruşturma başlatılmalı"
- AP Başkanı Antonio Tajani:
- "Acilen, Cemal Kaşıkçı'nın ölümüne ilişkin kanıtların incelenmesini sağlayacak titiz bir uluslararası soruşturma başlatılmalı"
BRÜKSEL (AA) - Avrupa Parlamentosu (AP), Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesine ilişkin "acilen" uluslararası bir soruşturma başlatılmasını istedi.
AP Başkanı Antonio Tajani, sosyal medyadan paylaştığı mesajında, "Acilen, Cemal Kaşıkçı'nın ölümüne ilişkin kanıtların incelenmesini sağlayacak titiz bir uluslararası soruşturma başlatılmalı." ifadesini kullandı.
Tajani, Kaşıkçı'nın ölümüne ilişkin detayların açığa kavuşturulması gerektiğini vurguladı.
Suudi Arabistan yönetimi, 2 Ekim'de İstanbul Başkonsolosluğuna girdikten sonra haber alınamayan Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın "konsolosluk binasında yaşanan arbede sonucunda öldüğünü" açıklamıştı.
Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA'da yer alan haberde, Suudi Arabistan Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma neticesinde, Cemal Kaşıkçı'nın İstanbul Başkonsolosluğuna geldiği sırada burada bulunan "başka Suudi vatandaşlarla tartışmaya başladığı, tartışmanın arbedeye dönüştüğü ve bunun sonucunda Kaşıkçı'nın hayatını kaybettiği" belirtilmişti.
ABAPkaşıkçıtajaniuluslararası inceleme
Muhabir Şerife Çetin
Redaktör Fatma Esma Arslan
Yayınlayan Zülal Eser
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
"Kaşıkçı'nın ölümünü nasıl izah edecekler"
- Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu:
- "(Suudi Arabistan'ın gazeteci Kaşıkçı'nın ölümüyle ilgili açıklaması) Bir iddiayı doğruladılar, kabullendiler bu çok önemli bir şey. Şimdi bunu nasıl izah edecekler"
- "Burada akıl almaz bir facia yaşanmış. Bu hadiseler İslam alemi üzerinde de yanlış kanaatlerin doğmasına vesile oluyor"
ANKARA (AA) - Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Suudi Arabistan'ın gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın ölümüyle ilgili açıklaması hakkında, "Bir iddiayı doğruladılar, kabullendiler bu çok önemli bir şey. Şimdi bunu nasıl izah edecekler?" dedi.
Karamollaoğlu, yerel seçim hazırlıkları kapsamında partisinin ilçe başkanlarıyla bir araya geldi.
Suudi Arabistan yönetiminin, gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın "Konsolosluk binasında yaşanan arbede sonucunda öldüğü" şeklindeki açıklamaları üzerine bir değerlendirmede bulunan Karamollaoğlu, "Bir iddiayı doğruladılar, kabullendiler bu çok önemli bir şey. Şimdi bunu nasıl izah edecekler? Burada akıl almaz bir facia yaşanmış. Bunun üstünün örtülmesi kanaatime göre mümkün değil. Dünyada bunun üstünün örtülmesine müteveccih yaklaşımlardan memnuniyet göstermiyor. Bu hadiseler hakikaten İslam alemi üzerinde de yanlış kanaatlerin doğmasına vesile oluyor." diye konuştu.
Türkiye'de ekonomik sorunların yanında adalet ve liyakat krizi ile Türkiye'nin yönetilememesi sorununun bulunduğunu iddia eden Karamollaoğlu, Mart 2019'da yapılması öngörülen yerel seçimin önemli olduğunu belirterek, "Genel seçim değil, iktidar değişecek değil ama bu seçimi biz iktidar değişikliği için ilk adım olarak görüyoruz. Böyle idrak etmemiz gerektiğine inanıyoruz." ifadesini kullandı.
Geçmişini bütünüyle silen ve "Milli görüş gömleğini çıkardık" diyenlerin tekrar 94 ruhuna dönmekten söz ettiklerini anlatan Karamollaoğlu, şöyle devam etti:
"'Güler misin, ağlar mısın? Bu gömleği çıkardıktan sonra 94 ruhuna bu arkadaşlarımızın dönmesi mümkün değil. Hani bir obezite hastalığından bahsediyoruz ekonomide, bunlar da obezite hastalığına tutuldular. O gömlek bu kadar obez bir vücuda mümkün değil giydirilemez. Farklı bir gömlek, fedakarlık gerektiren bir gömlek. Liyakata itibar edeceksiniz, tasarruf edeceksiniz, israf etmeyeceksiniz, yemeyeceksiniz, yedirmeyeceksiniz, adil olacaksınız. Bunlar olmadan 94 belediyeciliğini anlamak da, 94 belediyeciliğine dönmek de mümkün değil."
- "Danıştayın kararı beni biraz şaşırttı"
Konuşmasının ardından bir gazetecinin 29 Ekim resepsiyonunun Ankara'da değil, İstanbul'da yapılacağını belirtmesi üzerine Karamollaoğlu, bu meselelerin, ülkenin problemlerinin çözülmesi için önem taşımadığını, halkın dikkatini başka yerlere çekmeye yaradığını kaydetti.
Danıştay'ın "öğrenci andı" kararına ilişkin soruya da Karamollaoğlu, "Danıştay'ın kararı beni biraz şaşırttı. Konu bir yönetmeliğin değişmesi ise usuller bellidir. Bu Anayasa'ya, kanunlara aykırıysa, başka bir şey. Sadece bir yönetmelikte değişiklik yapıldıysa bu başka bir şey. Tam olarak bizim hukukçularımızdan henüz derinliğini ifade eden bir değerlendirme almadım. Bekleyelim, bakalım ne çıkacak?" yanıtını verdi.
- "15 yıl aynı koltukta olsam sıkılırım"
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan'ın, belediye başkanlarına yönelik üç dönem açıklamasına ilişkin soru üzerine Temel Karamollaoğlu, "Bir insan liyakatlıysa, halkın teveccühü varsa yeri geldiği zaman 3'ten fazla kalır. Yoksa iktidarın zorlamasıyla olmaz o iş. Ama 3 dönem uzun bir dönem. 15 yıl ben aynı koltukta olsam sıkılırım, bazılarının hoşuna gidiyor herhalde." değerlendirmesini yaptı.
Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesiSaadet Partisiyerel seçim
Muhabir Esin Işık
Redaktör Eda Özdener
Yayınlayan Zübeyde Balcı
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Af Örgütü'nden "Kaşıkçı" için bağımsız soruşturma talebi
- Uluslararası Af Örgütü yetkilisi Rawya Rageh:
- "(Suudi Arabistan'ın Kaşıkçı soruşturması) Bunun bir aklamaya veya olaya karıştığından kuşku duyulan makam tarafından yürütülen bir soruşturmaya dönüşmesinden kaygı duyuyoruz"
LONDRA (AA) - Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International), Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı olayıyla ilgili bu ülkenin soruşturmasının bir aklamaya dönüşmesinden kaygı duyulduğunu bildirdi.
Londra merkezli insan hakları kuruluşu Uluslararası Af Örgütü yetkilisi Rawya Rageh, Twitter'dan yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan'ın Kaşıkçı'ya ilişkin son açıklamasını değerlendirerek, "Bunun bir aklamaya veya olaya karıştığından kuşku duyulan makam tarafından yürütülen bir soruşturmaya dönüşmesinden kaygı duyuyoruz." ifadelerini kullandı.
Suudi Arabistan’da yürütülen soruşturmanın "tarafsızlığı" noktasında soru işaretlerinin mevcudiyetini koruduğunu belirten Rageh, adaletin yerini bulması için olayla ilgili Birleşmiş Milletler tarafından bağımsız bir soruşturma yapılması çağrısında bulundu.
Suudi Arabistan yönetimi, 2 Ekim'de İstanbul Başkonsolosluğuna girdikten sonra haber alınamayan Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın "konsolosluk binasında yaşanan arbede sonucunda öldüğünü" açıklamıştı.
Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA'da yer alan haberde, Suudi Arabistan Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma neticesinde, Cemal Kaşıkçı'nın İstanbul Başkonsolosluğuna geldiği sırada burada bulunan "başka Suudi vatandaşlarla tartışmaya başladığı, tartışmanın arbedeye dönüştüğü ve bunun sonucunda Kaşıkçı'nın hayatını kaybettiği" belirtilmişti.
Amnesty InternationalCemal KaşıkçıRawya RagehSuudi Arabistan
Muhabir Tayfun Salcı
Redaktör Fatma Esma Arslan
Yayınlayan Zülal Eser
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
"Türkiye bu işin arkasını bırakmayacak"
- AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş:
- (Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi) Türkiye, bu anlamda bu ortaya konulan çirkin, ürkütücü, korkunç, insanlık dışı, uluslararası hukuka aykırı bu işin arkasını bırakmayacak"
- (Danıştay'ın 'Öğrenci Andı' kararı) Ekonomiden Suriye konusuna, terörle mücadeleye kadar gerçekten zor meselelerle karşı karşıya kaldığımız bir süreçte kimse andımız üzerinden hükümete bir şekilde ayar vermeye kalkmasın"
- "(AK Parti-MHP ittifak görüşmeleri) Seçim ittifakı da Cumhur İttifakı meselesinden ayrı ele aldığımız bir konudur. Cumhur İttifakı'nın ruhunu korumak ama yerel seçimlerde de bir iş birliği yapılması için samimiyetle bir gayret sarf etme noktasındayız. Bu samimiyetle her iki taraf da bu iradeyi korumaktadır"
KONYA (AA) - AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesine ilişkin, "Türkiye, bu anlamda bu ortaya konulan çirkin, ürkütücü, korkunç, insanlık dışı, uluslararası hukuka aykırı bu işin arkasını bırakmayacak." dedi.
Kurtulmuş, Konya'da, bir otelde düzenlenen kahvaltı programında gazetecilerle bir araya geldi.
27 Ekim'de Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında İstanbul'da düzenlenecek olan toplantıda, 4 ülke devlet başkanın bir araya geleceğini belirten Kurtulmuş, "Rusya devlet başkanı, Almanya şansölyesi ve Fransa cumhurbaşkanının, Cumhurbaşkanımızın ev sahipliğinde İstanbul'da yapacağı toplantının fevkalade hayati önem taşıdığını hepimiz biliyoruz. Bütün dünya kamuoyu biliyor. Bu mesele Orta Doğu'da ve özellikle Suriye'deki gelişmelerle ilgili fikirlerin yakınlaşması ve ortak çözüm arayışları bakımından önemli bir toplantı olacak." diye konuştu.
- "Yüksek yargı, siyaseti imkansız hale getirmiştir"
Kurtulmuş, Danıştay 8. Dairesi'nin ilköğretim okullarında uygulanan "Öğrenci Andı"nı kaldıran yönetmelik hükmünü iptal etmesine ilişkin yaptığı değerlendirmede, bu kararın önümüzdeki günlerde de tartışılacağını ifade etti.
Konunun içerik kısmıyla ilgili tartışmayı bir tarafa koyarak, konuşmak durumunda olduklarını belirten Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Siyasetin kendi işini yapma prensibini rencide eden bir karar olmuştur. Bu anlamda tabiri caizse bu kararıyla yüksek yargı, siyaseti imkansız hale getirmiştir. Siyaseti imkansız hale getirmeye hiç kimsenin hakkının olmadığını ifade etmek isterim. Türkiye'nin bir daha hiçbir şekilde eskilere dönmeyeceğinin de bilinmesini isterim. Bu anlamda devam eden bir yargı süreci var. Buna itirazlar olacaktır, bunlar bir kere daha gözden geçirilecektir. Bu konunun herhangi şekilde siyasi istismar vesilesi yapılmasını doğru bulmam. Bütün siyasi partilerin andımızın içeriğiyle ilgili tartışmaya girmek yerine, alınan hükümet kararına karşı yüksek yargının vermiş olduğu bu kararın demokrasinin ruhunu rencide eden bir husus olduğu üzerinde odaklanmasının, demokrasi bakımından daha doğru olacağı kanaatindeyim. Bunun üzerinden kimse siyasi polemik yapmaya kalkmasın. Bu tartışmada kimse kendisine siyasi bazı mevziler kazanma gayretine düşmesin. Yine milli meseleler konusunda, herkes ortak tavır ve tarzını bir şekilde sürdürsün. Ekonomiden Suriye konusuna, terörle mücadeleye kadar gerçekten zor meselelerle karşı karşıya kaldığımız bir süreçte kimse andımız üzerinden hükümete bir şekilde ayar vermeye kalkmasın."
- "Türkiye, bu anlamda çok mesafe kat etti"
Kurtulmuş, geçmiş dönemlerde çok sayıda kararın, yüksek yargı tarafından bozulduğunu hatırlatarak, "Başörtüsü kararı, imam hatip liselerinin katsayı kararı, o zaman eski Türkiye'nin alışkanlıkları, bürokratik oligarşi devreye girmiş, yargıç egemenliğine dayalı yapının oluşması için birileri düğmeye basmıştı. Türkiye, bu anlamda çok mesafe kat etti. AK Parti kurulduğu günden itibaren vesayetlerle mücadele eden bir siyasi parti olarak herkesin işini yapması konusunda büyük mücadele verdi." ifadelerini kullandı.
- "Soruşturma faslına geçildi"
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesine değinen Kurtulmuş, olayın dünyanın da bir numaralı gündem maddesi olduğuna işaret etti.
Kurtulmuş, elim hadiseye "Cemal Kaşıkçı" olayı yerine, "İstanbul'daki Suudi ArabistanBaşkonsolosluğu olayı" denilmesinin daha doğru olacağını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Ne yazık ki dünyanın gözü önünde fevkalade ürkütücü ve korkunç bir hadiseyle karşı karşıya kalındı. Kaşıkçı, dünyaca tanınan bir gazeteci. İstanbul'daki Başkonsolosluğa girdi ve bir daha çıkamadı. Biliyorsunuz ilk andan itibaren Türkiye Cumhuriyeti olarak ilgili tüm birimlerimiz bu olayla ilgili ayrıntıların ortaya çıkartılması için olağanüstü dikkatle, titizlikle bu süreci yürütüyor. Soruşturma faslına geçildi. Burada deliller, bilgiler, bulgular hepsi elde ediliyor. Şunu çok açık, bir kez daha ifade etmek isteriz ki Türkiye bu kesinleşmiş delil ve bulgular ortaya çıktığında bunları dünya kamuoyuyla paylaşmaktan asla imtina etmeyecektir. Türkiye, bu anlamda bu ortaya konulan çirkin, ürkütücü, korkunç, insanlık dışı, uluslararası hukuka aykırı bu işin arkasını bırakmayacak. İstanbul'da olsa bile uluslararası hukuk bakımından Suudi Arabistan toprağı olan konsolosluk binasında işlenen bu suçun örtülmesine asla müsaade etmeyecektir. Bu olayın İstanbul'a gelen bazı infaz timindeki insanlar tarafından işlendiği, bu işin bir iki kişinin üzerine atılarak bir şekilde Suudi yönetimine sıçratılmaması için bir gayret sarf edildiği yönünde haberler var. Haberlerin doğruluğunu net bir şekilde delillerle ispat etmediğimiz için haberlerin doğruluğu konusunda konuşmak istemiyorum."
- "Suudi yönetiminin bir şekilde sıyrılmasının mümkün olmadığını düşünüyorum"
Herhangi bir ülkenin konsolosluğunda işlenen bir suçun, oradaki resmi görevlilerin bilgisi olmaksızın işlenmesinin mümkün olmadığına değinen Kurtulmuş, "Dolayısıyla bunu, 'falanca işledi' diyerek, herhangi bir şekilde bu suçun üzerinden eğer suç kesinleşirse Suudi yönetiminin bir şekilde sıyrılmasının mümkün olmadığını düşünüyorum. Burada hem uluslararası hukuk bakımından hem de insanlığın vicdanının bir şekilde teskin edilmesi bakımından suç bütün unsurlarıyla bütün taraflarıyla ortaya konulmalı, uluslararası hukuka aykırı bu insanlık suçunun üstünü asla örtmemeliyiz. Uluslararası camianın da buna müsaade edeceğini zannetmiyorum. Suudi Arabistan gibi bazı ülkelerin artık açık, şeffaf ve demokratik kuralları olan halka hesap verebilen ülkeler haline dönmesinin ne kadar önemli olduğunu göstermesi bakımından bu olay son derece ciddidir. 21. yüzyılda yaşıyoruz ve herhangi bir ülkenin hangi yönetimle yönetilirse yönetilsin açık şeffaf ve hesap verebilir olmasının zaruri olduğunu görüyoruz. Ümit ederiz ki şu anda henüz tam manasıyla kesinleşmiş bir sonuç yok ama kesine çok yakın uluslararası camianın artık tamamıyla kabul ettiği şekilde ortada bir cinayet var, suç var ve bu suçun arkasında kimler varsa bunu ortaya çıkarılması da uluslararası camianın önemli bir vazifesidir." diye konuştu.
- "İttifak, Türkiye için de çok önemlidir"
Kurtulmuş, AK Parti ile MHP'nin ittifak görüşmelerine ilişkin, Cumhur İttifakı'nın sadece seçimlere yönelik bir ittifak değil, Türkiye'nin milli meselelerinde ortaya konulan ortak bir irade olduğuna vurgu yaparak, şöyle konuştu:
"MHP'nin FETÖ'ye karşı mücadelede, terör örgütleri DEAŞ, PKK ve YPG'ye karşı mücadelede ayrıca Türkiye'nin temel meselelerinde AK Parti hükümetine vermiş olduğu bu desteğin son derece önemli ve anlamlı olduğunu biliyoruz. Milli konularda milli hassasiyetlerimiz noktasında müşterekliği devam etmeli. Bunu korumak, iki parti için de bununda ötesinde Türkiye için de çok önemlidir. Yapılan müzakerelerde gerek genel başkan düzeyinde gerek gruplar halinde yaptığımız toplantılarda hep bunun altını çizdik. Yani Cumhur İttifakı'nın ruhuna sahip çıkmak Türkiye'nin milli menfaatlerine sahip çıkmaktır. Ancak AK Parti ve MHP programları ve stratejileri itibarıyla iki farklı partidir. Dolayısıyla iki farklı partinin belli konularda ayrı düşünmeleri de son derece doğaldır. Örneğin, af ve emeklilikte yaşa takılanlar konusunda bu durum söz konusudur. Seçim ittifakı da Cumhur İttifakı meselesinden ayrı ele aldığımız bir konudur. Cumhur İttifakı'nın ruhunu korumak ama yerel seçimlerde de bir iş birliği yapılması için samimiyetle bir gayret sarf etme noktasındayız. Bu samimiyetle her iki taraf da bu iradeyi korumaktadır. Genel seçimde ittifak yapmanın yasal olarak daha kolay bir zemini vardı. Ne yazık ki yerel seçimde böyle bir imkanımız yok. Dolayısıyla partilerin aday çıkarma ihtimalini ve bu ihtimaller doğrultusunda nasıl bir iş birliği yapılabilir onu konuşuyoruz. Bu durum genel seçime göre daha zor. Ancak seçim iş birliğini Cumhur İttifakı'ndan ayırt ederek konuşmanın daha doğru olduğunu düşünüyorum."
- AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş:Cemal Kaşıkçıseçimde ittifak
Muhabir Abdullah Doğan,Engin Özekinci
Redaktör Önder Felek
Yayınlayan Zübeyde Balcı
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
"Cemal'in katillerinin cezasını çekmesini istiyoruz"
- Türk Arap Medya Derneği Başkanı Kışlakçı:
- "Cemal için adalet istiyoruz. Cemal'in katillerinin bunun cezasını çekmesini istiyoruz. Ancak sadece 18 adamın değil, bunlara emir veren iradenin de cezalandırılmasını istiyoruz. Müslümanların arasına fitne sokan, dünyada dinimiz İslam'ın algısını hiç hak etmediği biçimde bozan, tüm zamanların en büyük terör eylemini gerçekleştiren, özgür gazeteciliğe umarsızca saldıran bu iradenin de hesap vermesini istiyoruz"
- "Cemal'in canını alan eli kanlı katillerin kurmuş oldukları planları bozulunca elleri ayaklarına dolandı ve Cemal'i kaçırmak için insanlık dışı bir yönteme başvurdular. Kaçırdılar mı? Nereye kaçırdılar? Nasıl kaçırdılar? Bunların bir önemi kalmadı. Şu anda tek bir şeyin önemi var. Bize Cemal'i verin. Verin ve cenazesini kaldıralım"
İSTANBUL (AA) - Türk Arap Medya Derneği (TAM) Başkanı Turan Kışlakçı, "Cemal için adalet istiyoruz. Cemal'in katillerinin bunun cezasını çekmesini istiyoruz. Ancak sadece 18 adamın değil, bunlara emir veren iradenin de cezalandırılmasını istiyoruz. Müslümanların arasına fitne sokan, dünyada dinimiz İslam'ın algısını hiç hak etmediği biçimde bozan, tüm zamanların en büyük terör eylemini gerçekleştiren, özgür gazeteciliğe umarsızca saldıran bu iradenin de hesap vermesini istiyoruz." dedi.
Turan Kışlakçı, Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu önünde yaptığı açıklamada, 18 gün önce, Türk Arap Medya Derneği'nin üyelerinden, gazeteci, düşünür Cemal Kaşıkçı'nın "eli kanlı katillerce" katledildiğini söyledi.
Cinayetin insanlık tarihinin gördüğü en vahşi şekilde gerçekleştiğini aktaran Kışlakçı, "Eli kanlı katillerin planları vardı ama bozuldu." dedi.
Cemal Kaşıkçı'nın ilk olarak kaçırıldığını düşündüklerini aktaran Kışlakçı, "İlk günlerde kaçırıldığını düşünerek, öldürülmesinin kimseye bir fayda sağlayamayacağına inanarak, Saad Hariri'nin kaçırılmasını hatırlayarak bu kapıdan çıkacağına inandık. Ancak üçüncü günün sonunda bize güvenilir kaynaklardan ısrarla gelen bilgilerin ışığında ümitlerimiz kayboldu ve Cemal'in vahşice öldürüldüğünü biz de kabullenmek zorunda kaldık. Bu gerçeği de 4. günden itibaren tüm dünyaya sizlerin aracılığıyla duyurduk." diye konuştu.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkür
Cemal Kaşıkçı olayının sadece bölgenin değil, tüm dünyanın dikkatini çektiğini hatırlatan Kışlakçı, "18 günden beri dünyadaki her ana haber bülteninin ilk sıradaki haberi oldu. Biz Türk Arap Medya Derneği olarak tüm meslektaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Bu konuda hassasiyet gösteren, ekonomik ilişkilerini yeniden gözden geçiren Riyad Ekonomik Forumu'na katılımlarını iptal eden tüm devlet adamlarına, iş adamlarına, politikacılara da teşekkür ediyoruz ama en büyük teşekkürü de bütün bu süreci müthiş bir özveri ve diplomasiyle yöneten bize olan desteklerini her an hissettiğimiz Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a borçluyuz." ifadelerini kullandı.
- "Cemal'in katillerinin cezasını çekmesini istiyoruz"
İşlerinin bitmediğini yeni başladığını aktaran Kışlakçı, Cemal Kaşıkçı için adalet istediklerini ve tüm dünyayı göreve çağırdıklarını vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Cemal'in katillerinin cezasını çekmesini istiyoruz. Ancak sadece 18 adamın değil, bunlara emir veren iradenin de cezalandırılmasını istiyoruz. Müslümanların arasına fitne sokan, dünyada dinimiz İslam'ın algısını hiç hak etmediği biçimde bozan, tüm zamanların en büyük terör eylemini gerçekleştiren, özgür gazeteciliğe umarsızca saldıran bu iradenin de hesap vermesini istiyoruz. İşte bu yüzden de Suudi Arabistan'ın Kralı Sayın Selman'a, Al-i Suud'un akil insanlarına ve büyüklerine Nisa Suresi, 135. ayeti ve Yüce İslam Peygamberinin hadisi şerifiyle sesleniyoruz. 'Ey İnananlar! Kendiniz, ana babanız ve yakınlarınız aleyhlerine de olsa, Allah için şahit olarak adaleti gözetin; ister zengin, ister fakir olsun, Allah onlara daha yakındır. Adaletinizde heveslere uymayın. Eğer eğriltirseniz veya yüz çevirirseniz bilin ki, Allah işlediklerinizden şüphesiz haberdardır.' ayeti kerimesi uyarınca ve kızı Fatıma da olsa taraf olmadan, ayrım yapmadan adaleti sağlayan, cezasını veren bir Peygamberin ümmetine yaraşır şekilde Cemal için adaleti sağlayınız.
Dün yayınlanan, başta onurlu Suud halkı olmak üzere tüm dünyanın hak etmediği bu gerçeklikten uzak, kimseyi ikna edemeyen, 'Öldürüldü değil, öldü' diyen açıklamayı bir daha gözden geçiriniz. Suud yönetiminde başlatacakları değişimin gerçekten manada bir değişim olmasını temin ediniz. Cemal'in ailesinin oradaki güvenliğini ve gerekiyorsa da yine güvenli bir şekilde çıkışlarını temin ediniz. Suud basınında bizler hakkında haksızca yapılan yalan yayınların durdurulmasını ve tekzibini sağlayınız ve isteklerin belki de en önemlisi Cemal için adalet. Cemal için adalet. Cemal için gerçek bir adaletin tecelli etmesini talep ediyoruz. Biz Müslümanlar olarak Sayın Kral Salman'ın bunları yapacak güce sahip olduğundan şüphemiz yok. Ancak Al-i Suud'un akillerini de bu istikamette kendisine destek olmaya çağırıyoruz."
- "Cemal'i verin, cenazesini kaldıralım"
ABD Başkanı Donald Trump'ın açıklamalarına da değinen Kışlakçı, şöyle devam etti:
"Sayın Trump'ın kendi silah lobisini korumak adına yapmış olduğu talihsiz ifadeleri Amerikan halkı için bir utanç olarak görüyoruz. Amerikan Kongresinin her iki taraftan da değerli üyelerinin bu süreçte vermiş oldukları destekleri çok ümitvar görüyoruz. Eminiz ki ülkelerinin en önemli basın kuruluşunun göz bebeği ve pasaportunu almak üzere olan bir vatandaşları için adaletin peşine düşeceklerdir. Cemal'in canını alan eli kanlı katillerin kurmuş oldukları planları bozulunca elleri ayaklarına dolandı ve Cemal'i kaçırmak için insanlık dışı bir yönteme başvurdular. Kaçırdılar mı? Nereye kaçırdılar? Nasıl kaçırdılar? Bunların bir önemi kalmadı. Şu anda tek bir şeyin önemi var. Bize Cemal'i verin. Verin ve cenazesini kaldıralım. Karanlık bir odada dehşet verici detaylarla katledilen ve bedeni saklanmaya çalışılan Cemal Kaşıkçının vedasını bütün dünya izlesin. Washington’da, Londra’da, Paris’te dünyanın dört bir yanında Cemal için sesini yükselten dostları İstanbul'a gelsin. Hür dünyanın tüm liderleri İstanbul'a gelsin. Temiz ve özgür gazeteciliğe ve özgür düşünceye inanan her dinden her toplumdan tüm aydınlar İstanbul'a gelsin. Ve biz Cemal'i dünyanın başkentinden İstanbul'dan ebediyete uğurlayalım."
Kışlakçı, Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesinin dünyanın gidişatını değiştireceğine inandığını da belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Orta Doğu'nun baskıcı rejimleri artık bu kadar da kolayca vatandaşlarına, gazetecilere müdahalede bulunamayacaklardır. Artık Avrupa'da, Asya'da büyük şehirlerde sessizce hiçbir gazeteci kaybolmayacaktır. Düşünce adamları aileleri rehin alınarak susturulmayacaktır. Biz Türk Arap Medya Derneği olarak dünyada gazetecilere yapılan bu saldırıların durdurulması için ilk günden kaldırdığımız bayrağı indirmeyeceğiz. Gazetecilerin canlarına yapılan saldırılar son bulacaktır ve Cemal'in parçalanan bedeni, bölgemizde özgür düşüncenin ve gazeteciliğin yeniden vücut bulmasına vesile olacaktır. Sözlerimi Cemalin Twitter hesabında kullandığı sloganıyla bitirmek istiyorum, 'Sözünü söyle ve git...'. O sözünü söyledi ve gitti. Allah rahmet eylesin."
Kışlakçı, "Suudi yetkililerce Kaşıkçı'nın arbede sırasında öldüğü söyleniyor, öldüyse cesedi nerede?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Ceset nerede? Eğer öldü diyorlarsa bile bize o cesedi göstermeleri lazım. 15 kişi niçin geldi? Onu açıklamaları gerekiyor. 15 kişi ile bir kişi arasında nasıl arbede olabilir? O çantalar niçin alındı? Neden 18 kişiyi gözaltına alıyorsunuz? Bir arbede varsa 18 kişi neden görevinden alındı? Buna benzer onlarca soru var sorulacak. Bu soruların cevabını bekliyoruz. Asıl beklediğimiz sorunun cevabı şu, Cemal'in cesede nerede? Lütfen bunu bizle paylaşın, ona göre biz de burada ona layık bir cenaze töreni düzenleyelim ki buna yönelik hazırlıklarımız var. Pazartesi bütün medyaya duyuracağız, cuma günü yer belirleyeceğiz. Nerede defnedileceği konusu ailesiyle görüşülüyor, ailesi karar verecek."
Cemal KaşıkçıSuudi ArabistanTuran KışlakçıTürk Arap Medya Derneği
Muhabir Emin İleri,Berk Özkan
Redaktör Etem Geylan
Yayınlayan Sevil Çelik
Yorum Yazın