Bruxelles Korner
Zehra Özer
6 Mart Salı günü CHP Belçika Birliği, Avrupa Parlamentosun’da saat 12:30 - 14:00 arası "8 Mart Dünya Kadınlar Günü" kapsamında Türk kadının hakları ve kadının rolü üzerinde sempozyum düzenledi.
AP milletvekili Hollandalı Wim Van de Camp’ın moderatörlüğünde gerçekleşen sempozyuma, AP delegasyon lideri Hollandalı Esther De Lange, İngiliz AP üyesi Lucy Anderson, Finlandalı AP üyesi Merja Kyllönen, CHP İstanbul milletvekili Dr. Sibel Özdemir, Brüksel ULB üniversitesinde Doç. Dr Seda Gürkan ve İnsan hakları Avukatı Sinem Hun konuşmacı olarak katıldı.
Sempozyumun açılışında CHP Belçika Birliği Başkanı Hasan Eryürük konuşmacılar arasında yerini aldı ve katılımcılara hitaben bir teşekkür konuşması yaptı. Eryürük konuşmasında Türkiye’de kadın haklarının geliştiği tarihleri sıraladı ve günümüzde gelinen olumsuz noktalara değindi, " Türkiye’de kadınlar hala, kadın olması nedeniyle şiddet ve baskıya maruz kalıyorlar" dedi.
İngilizce dilinde sunulan sempozyumda konuşmacılar Lucy Anderson, Seda Gürkan, Sinem Hun ve Merja Kyllönen, sırayla söz alarak kadın hakları insan haklarıdır dediler ve Türkiye’deki Akp yönetiminde yaşayan kadınların rolünü diğer ülkelere kıyasla (Avrupa Birliği normlarınca) raporlarla belirterek dile getirdiler.
Türkiye’deki çocuk evliliklerine ve erken yaşta yapılan evliliklerin bireyde ve toplumda ortaya çıkardığı sorunlara değinen Merja Kyllönen, "Bu kız çocukların ve kadınların haklarının korunması ve geliştirilmesi için hep birlikte ayağa kalkalım ve onların duyuramadıkları sesi olalım" dedi.
Son olarak söz alan AP delegasyon lideri Hollandalı Esther De Lange, 10 yıl önce % 70’i erkeklerden % 30’u kadınlardan oluşan Avrupa Parlamentosunda 33 yaşında başladığı kendi çalışma hayatında bir kadın ve bir anne olarak karşılaştığı zorluklara değindi ve Avrupa ülkelerinde ki çalışan kadınların durumunu anlattı.
Tek tek dinlenilen konuşmacılardan sonra sorusu olan veya fikrini beyan etmek isteyen katılımcılara söz hakkı verildi. İçlerinden en belirgini:
İsmini açıklamayan bir bayan şu sözleri ifade etti: Ben eğitimciyim ve eğitime inanan bir insanım. Sanıyorum ki bu sorunumuz eğitim ile hallolacak. 36 senedir şiddet gören bayanlarla çalışıyorum, kadının başına gelebilecek her türlü şiddeti gördüm. Bence Türk toplumu, ilk başta adamları eğitmeli, kadınları değil. Kadınlar şiddet görmesin diye kadınlar adamları eğitmeli. Eşitlik görsünler bunu söylemek istiyorum. Bir de Van de Camp beyefendiye seslenmek istiyorum. Başımızda ki canavarı siz yarattınız, siz hep ona yeşil ışık yaktınız. Şimdi ki yasalara kimse yi dinlemediği için tek başına karar veriyor. Atatürkün bize verdiği özgürlüğün "ö" sü bile yok şu an. Yani Türkiye'de durum çok kötü, ben toplantılarına katılıyorum. Avrupa biraz baskı yapması lazım. Sadece 8 Mart Dünya kadınlar günü değil. Yıl'da 364 gün kadınların olsun 1 gün adamların olsun.
Reportaj yapımcısı Gürsel Kum ise şu sözleri ifade etti: Ben sosyalist bir insanım. Türkiye'de şu anda ki iktidar partisinin, sosyal demokratlara ve sosyalistlere en büyük eleştirisi, "İlk fırsatta gidip Avrupa'ya bizi sikayet ediyorsunuz". Burada birkaç yorumcunun ona benzer yorumu olduğu için söz almak istedim. Bizler şikayet etmek için gelmedik. Bu toplumun üyesi olmaktan gurur duyuyorum. Kadınlarımızla da gurur duyuyoruz. Dünya'nın ilk kadın pilotu Sabiha Gökçen, bizdendir. Dünya'nın ilk en büyük Antripoloji araştırmasını İsviçreli bir profesörün eşliğinde yapan kadın Afet İnan, bizdendir. Dünya'da kadına ilk seçme ve seçilme hakkını, biz verdik. Dünya'da kadına çalışma hakkını, biz verdik. Anadolu'da önemli bir halk ozanımız Nesat Ertaş'ın bir lafı vardı. Derdi ki, "kadınlar insandır, biz erkekler ise insanoğluyuz". Türk insanı, kadını her zaman ön plana almıştır. Bizim Avrupa'dan istediğimiz tek bir şey var. Avrupa şunu dikkate almak zorunda eğer din kaygısını taşımadan bir birlik olacaksa inanın bu sadece Türk insanı sayesinde olacak. Çünkü sizin değerleriniz olan laikliği biz çok çok önceden kabul ettik. Şu anda inanılmaz bir fasistlik ile boğusmasına rağmen toplumun 50'si hala direniyor. Misafiriniz olmaktan çok memnunuz, kendimizi ifade etmek için burada bulunuyoruz. Sadece iki devlet sosyal devrimini tamamlamıştır. Birincisi Fransa, halk boğuşa boğuşa o dönemde konvansiyon kararlarıyla ihtilal yapmıştır. İkincisi Türkiye'dir. Diğer tüm devletler sizlerde dahil olmak üzere şu ya da bu şekilde toplumunuzun sadece bir üyesisiniz ama Türkiye'de halk iktidarının sahibidir ve hala sahibidir. O yüzden size şikayet etmiyoruz, durumu anlatıyoruz. Lütfen bizlere hashas yaklaşın. Türkye'nin sorunları sadece kadın hakları değil. Şu anda dünya Türkiye'yi kaybediyor. Ve siz İslam toplumundan uzaklaşacaksınız, bunun farkına varmanızı rica ediyorum.
Yorum Yazın