Cumhurbaşkanı Erdoğan: Amerika'nın elektronik ürünlerine boykot uygulayacağız
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dışarıdan dövizle aldığımız her ürünün daha iyisini üretip dışarı satacağız. Amerika'nın elektronik ürünlerine biz boykot uygulayacağız." dedi.
ANKARA
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından düzenlenen "Kuruluşundan Bugüne AK Parti Sempozyumu"na katıldı.
Erdoğan, AK Parti'nin nevzuhur bir siyasi oluşum olmadığına işaret ederek, şöyle devam etti:
"Biz en başından beri AK Parti'yi milletimizin partisi olarak gördük ve öyle tanımladık. AK Parti'nin tarihi, milletimizin tarihi kadar eskidir. Cumartesi günü yapacağımız büyük kongremizde bu konuyu enine boyuna kamuoyumuzla paylaşacağız. AK Parti'yi anlamak için önce Türkiye'yi ve Türk milletini anlamak gerekiyor. Tarihiyle, kültürüyle, sevinciyle, hüznüyle bu milleti anlamayan hiç kimse AK Parti'nin ne olduğunu, nereden geldiğini, ne yaptığını, nereye gittiğini çözemez."
AK Parti'nin 2001 Ağustos'unda kurulduktan sonra 2002 Kasım'ında iktidar olmasına ve girdiği her seçimden birinci çıkmasına akıl erdiremeyenlerin bakış açısını değiştirmeleri gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Bizimle girdikleri her yarışı kaybedenlerden bazılarının, işi millete hakaret etmeye kadar vardırmalarını aslında hiç de şuursuz bir tepki değildir. Bunlar, geçmişte hem devletin imkanlarını tepe tepe kullanmış hem de milletimizin değerlerine, inancına, kültürüne savaş açmış faşist bir zihniyetin önümüzdeki temsilcileridir. Seçimler sonrasında sergiledikleri tavırlar da AK Parti'yi değil, milleti yenememiş olmanın hırsından kaynaklanıyor. Bu kesim, artık ülkemize ve milletimize olan düşmanlıklarını AK Parti'ye muhalefet örtüsü altında gizleyemez hale geldi. Esasen tüm bunları hayırlı gelişmeler olarak görüyorum. Türkiye tartışmaların, kodlar, şifreler, semboller değil, açık yüreklilikle yapılabildiği bir ülke olmalıdır. Son günlerde yaşanan hadiseleri de bu çerçevede değerlendiriyorum."
'Ekonominin gerektirdiği tedbirleri aldık alıyoruz'
Erdoğan, Türkiye'ye yönelik açık bir ekonomik saldırının varlığına dikkati çeken Erdoğan, "Eskiden bu işler, daha sofistike, daha örtülü, daha dolaylı yollardan yapılıyordu. Şimdi bodoslama bir şekilde üzerimize geliyorlar." dedi.
Buna karşı yapılacak iki şey olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bunlardan biri ekonomik, diğeri siyasi tavırdır. Ekonominin gerektirdiği tedbirleri aldık alıyoruz. Hazine ve Maliye Bakanlığımız ile tüm ilgili kurumlarımız bu konuda gece gündüz çalışıyorlar, çalışacaklar. Biz de tüm süreci yakından takip ediyoruz. Yapabileceğiniz ikinci ve bana göre asıl önemli olan husus, siyasi duruşumuzu sağlam tutmaktır. Madem maruz kaldığımız saldırıların ekonomimizin gerçek durumuyla bir ilgisi yoktur, işin arkasında başka niyetler vardır, öyleyse bizim de kendimizi buna göre konumlandırmamız gerekiyor. Ekonomi alanında cari açık, faizler, enflasyon başta olmak üzere çözmemiz gereken bazı sorunlar olduğu gerçeğini elbette gözden ırak tutmuyoruz. Ama aynı zamanda ülkemizin uzun süredir uluslararası alanda gerçek ekonomik gücüyle ve potansiyeliyle mütenasip bir konuma yerleştirilmeye çalışıldığını da biliyoruz. Son saldırı, bu haksızlığın üzerine adeta dikenle gelinerek, cilalı sözleri, fiyakalı raporları, cafcaflı klasikleri anlamsız hale getirmiştir."
Başkan Erdoğan, "Türkiye ismini kapatıp ülkemizin ekonomik verilerini yerli yabancı, dost düşman kime gösterirseniz gösterin ortada bir gariplik olduğunu fark edecektir." dedi.
"Huzurun, güvenin, istikrarın teminatı bir ülke durumundayız"
Son döviz kurunda yaşananlara bakılmasını isteyen Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Dolar, ülkemizin parası karşısında nasıl oldu da bir anda 4,8 seviyesinde nasıl oldu da 7'lere fırladı. 15 Temmuz sabahı 2,8 seviyesinde olan kurun iki yılda 4,8 seviyesine çıkmış olması dahi anlamsızken bu durumu nasıl izah edeceğiz. Ortada buna sebep olacak bir fevkaladelik, anormallik var mı diye baktığımızda gördüğümüz manzara şudur; Türkiye'nin 1994 ve 2001 krizinde veya 10 yıl önceki mortgage krizinde, Avrupa ve Asya'da olduğu gibi bankaları mı battı, hayır. Bugün ülkemiz her bakımdan dünyadaki en sağlam bankacılık sistemlerinden birine sahiptir. Borçlarımızı tıkır tıkır ödediğimiz gibi..."
Başkan Erdoğan, Türkiye'nin kamu borç stokunun milli gelire oranında Avrupa'nın en iyi ülkesi olduğunu belirtti.
'Bu sıçramadan rahatsız olanların bulunması gayet tabiidir'
Başkan Erdoğan, Amerika'nın sadece Türkiye'yi değil, Çin'den Rusya'ya, İran'dan Avrupa'ya kadar pek çok yeri, hemen yanı başındaki Kanada'yı ekonomik bakımdan hedef aldığına dikkati çekti.
Erdoğan, bu durumun tek başına Türkiye'de yaşananları izaha yetmediğini kaydetti.
Türkiye'ye yönelik daha büyük ve daha derin bir operasyonun olduğunu belirten Erdoğan, "Ekonomide geçtiğimiz 16 yılda ülkemizi 3,5 kat büyütmekle elbette çok önemli bir sıçrama yaptık. Bu sıçramadan rahatsız olanların bulunması gayet tabiidir. Yine de dünyanın toplamda 17'nci, satın alma paritesine göre 13'üncü büyük ekonomisi olmamızın bu derece büyük bir husumete yol açması akla ve mantığa uygun değildir." diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye'nin tüm ticaretini, tüm ilişkilerini "kazan kazan ilkesi" üzerinde kuran bir ülke olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
"Kendimiz kazandığımız kadar, iş yaptığımız yerlere özellikle kazandırmaya dikkat ediyoruz. Dış ticaret rakamlarımıza baktığımızda gerek Avrupa, gerek Amerika'yla ticari ilişkilerimizde karşı tarafın bizden daha fazla kazandığını görüyoruz. Bu durum bizi, meselenin siyasi boyutuna çok daha dikkatle bakmaya yöneltiyor. Bunu söylerken, kendimizi dev aynasında görmek gibi bir yanlışa da asla kapılmıyoruz. Böyle bir durum söz konusu değil. Tabii ki kendimize güveniyoruz, bu noktada kendimize inancımız var ama eksiklerimizi de gayet iyi biliyoruz. AK Parti döneminde bizim yaptığımız en önemli değişim, devletimizle milletimizi barıştırarak, ülkemizin gücünü ekonomide katettiği mesafenin çok üzerinde bir yere taşımış olmamızdır. Sanıyoruz birileri asıl bu durumu kabullenemiyorlar, hazmedemiyorlar. Rahatsızlık burada."
"Bunlar, sahada bize istediklerini yaptıramayınca da tıpkı diplomasi gibi, tıpkı askeri güç gibi, tıpkı sosyal ve siyasi istikrarsızlık gibi ekonomiyi de bir silah olarak kullanmaktan çekinmiyorlar." diyen Erdoğan, ekonomiyle ilgili kararları bu derece soğuk kanlı almalarının, adımları bu derece dikkatli atmalarının sebebinin bu arka plan olduğunu bildirdi.
"15 Temmuz en çarpıcı örnek"
"Biz, sizinle stratejik ortak değil miyiz? Biz, sizinle Somali'de beraber olmadık mı? Biz, sizinle Afganistan'da herkes bir tarafa dağılırken orada beraber olmadık mı? Kosova'da beraber olmadık mı? Peki bu yaptığınız nedir? Ne yapmak, nereye varmak istiyorsunuz?" diye soran Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şunu bilmeniz lazım, bu milletin karakteri sağa, sola savrulan bir karakter değildir. Şunu da söyleyeyim, yaşadığımız sürecin bize bir maliyeti vardır ama operasyonu gerçekleştirenlere de bir maliyeti olduğu şüphesizdir. Zira Türk milleti, istiklali ve istikbali söz konusu olduğunda canıyla, malıyla, dişiyle, tırnağıyla tüm varlığını ortaya koyacağını defaatle göstermiştir. 15 Temmuz bunun en son, en büyük ve en çarpıcı örneğidir. Dün milletimizle birlikte tankların, topların, uçakların, helikopterlerin, namluların karşısında dimdik durmuştuk. Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki bugün de milletimizle birlikte doların, kurun, enflasyonun, faizin karşısında aynı kararlılıkla duracağız. Ben, milletime inanıyorum. Milletimin bu konudaki kararlılığına inanıyorum. Onların yoğun bir şekilde şu anda Türk lirasını hemen alıp, doları bankalarda bozdurduğunu görüyorum. Mesele bu."
Erdoğan, dolar bozdurulup, Türk lirasının onurunu korumanın en güzel cevap olduğunu belirterek, "Dün siyasi özgürlüğümüzü birbirimize kenetlenip çıplak ellerimizle darbecilerin silahlarına galebe çalarak korumuştuk, bugün de ekonomik özgürlüğümüzü yine birbirimize kenetlenip, imkanlarımızı seferber ederek koruyacağız." diye konuştu.
"Daha çok ter dökeceğiz"
"Buradan milletimize, özellikle de iş dünyamıza sesleniyorum; ekonomik tetikçilere vereceğimiz en güzel cevap, işimize dört elle sarılmak olacaktır. Daha çok üreteceğiz, daha çok ihraç edeceğiz, depoları kilitlemenin anlamı yok. İhraç, ihraç, ihraç...'Üretimi askıya alalım.' Çok ciddi yanlış yaparsınız. Üretim, üretim, üretim... Yola devam." ifadesini kullanan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Daha çok istihdam oluşturacağız, daha çok ter dökeceğiz, daha çok emek vereceğiz. Dışarıdan dövizle aldığımız her ürünün daha iyisini, daha kalitelisini burada üretip, biz dışarıya satacağız. Amerika'nın elektronik ürünlerine biz boykot uygulayacağız. Onların Iphone'u varsa, öbür tarafta Samsung var. Kendi ülkemizde Venüs var, Vestel var. Biz bunları uygulayacağız. Ne yaptığımızı, ne yapacağımızı anlasınlar. Dolayısıyla biz, kendimize yeteceğiz. Olmayanı da üreteceğiz. Dışarıya para verip yaptırdığımız her işin daha güzelini yapıp biz dışarıya servis edeceğiz. Bu millet bunları yapmaya muktedirdir."
Başkan Erdoğan, ABD'nin, Türkiye insansız hava aracı istediğinde "Kongre izin vermiyor." dediğini hatırlatarak, "Kötü komşu bizi ev sahibi yaptı. Şimdi bunları biz üretiyor muyuz, üretiyoruz. Sıkıntımız var mı, yok. Hem de istediğimiz kadar üretiyoruz. Ve şimdi ihraca başlıyoruz, mesele bu." dedi.
Kaynaklar dışarıdan içeriye aktarılacak
"Ülkemize yatırım yapmayı düşünenleri daha çok teşvik edeceğiz." ifadesini kullanan Erdoğan, imkanı olanlara seslenerek, kaynakların içeriden dışarıya doğru değil, dışarıdan içeriye doğru akıtılacağını vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bunları başardığımızda önümüze konan engellerin birer birer devrildiğini, kurulan tuzakların birer birer bozulduğunu, yazılan senaryoların birer birer yıkıldığını, yırtıldığını göreceğiz. Millet olarak bunu daha önce defalarca başardık. Bunu Çanakkale'de, İstiklal Harbi'nde, merhum Menderes'le, Özal'la, AK Parti'yle 16 yıldır başardık mı? Başardık. İnşallah bu defa da başaracağız. Hep söylediğim gibi, bir olalım, iri olalım, diri olalım, kardeş olalım, hep birlikte Türkiye olalım. İnanın bana gerisi çok kolay."
Allah'ın yardımının yakın olduğunu belirten Erdoğan, "Hiç endişe etmeyin." dedi.
Recep Tayyip Erdoğan, "(Bekle gör) anlayışıyla üretimi durdurursak, 'ihtiyat' diyerek ticareti aksatırsak, 'önümüzü görelim' diyerek yatırımları ertelersek, paramızı 'eyvah tehlike var' diyerek dövize yönlendirirsek inanın asıl o zaman düşmana teslim olmuş duruma düşeriz. Sakın. (Dövize gidersek kurtuluruz) yok. O zaman batarsın. Sen Türk'sün, sen Türk lirasıyla beraber yoluna yürüyeceksin." değerlendirmesini yaptı.
"Vatan toprağından vazgeçmekle ekonomiden vazgeçmek arasında fark yok"
Vatan toprağından vazgeçmekle üretimden, yatırımdan, ticaretten, ekonomiden vazgeçmek arasında bir fark olmadığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ikisinin de sonucunun aynı kapıya çıkacağını, buna meydan vermeyeceklerini vurguladı.
Milletle, iş dünyasıyla, üreticilerle, ihracatçılar ve çalışanlarla birlikte gönül gönüle, el ele, omuz omuza verip bu meselenin üstesinden geleceklerine işaret eden Erdoğan, "Biz siyasi hayatımızın her döneminde olduğu gibi, bu hadise karşısında da asla küçük düşünmüyoruz. Bizim asıl hedefimiz bu konjonktürel krizi aşmak değil, 2023 hedeflerimize ulaşmaktır. Çünkü bu hedeflerimize ulaşamazsak daha çok krizle karşı karşıya geleceğimizi biliyoruz." diye konuştu.
Erdoğan, Malazgirt Savaşı'nın tarihi olan 26 Ağustos'un yaklaştığını anımsatarak, "26 Ağustos'ta yeniden Malazgirt'ten yola çıkacağız, unutmayın. Yeniden bir diriliş olacak inşallah." dedi.
"Türkiye'yi gençlerimizle hedeflerine ulaştıracağız"
2023 hedeflerinde Türkiye'nin bugünden daha ileride olacağını dile getiren Erdoğan, "2023 hedeflerimize ulaştığımızda kişi başına düşen milli gelirimizi iki katından fazla artıracağımız için her vatandaşımız şu anda olduğundan iki kat daha zengin hale gelecektir." ifadesini kullandı.
Gelişmiş ülkelerin nüfusları hızla yaşlanırken Türkiye'nin genç, eğitimli, dinamik ve üretken nüfusuyla bölgenin ve dünyanın parlayan yıldızı haline geleceğini ifade eden Erdoğan, Türkiye geliştikçe, ekonomik olarak büyüdükçe gençlerin önünün daha da açılacağını belirtti.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu ülkede kendine aydınlık bir gelecek kuramayan, dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şans elde edemez. Bazılarının, özellikle gençlerimizi tahrik etmek için yurt dışı güzellemeleri yaptıklarını görüyorum. Şundan emin olunuz, yurt dışında verdiği emeği ve ortaya koyduğu gayreti burada sergileyen herkes, ülkemizde çok daha iyi bir hayat seviyesine kavuşacaktır. Kendi ülkesinde ortalama bir işle oldukça iyi bir standartta yaşamayı yurt dışında sefalet içinde hayatını sürdürmeyi tercih eden varsa, elbette kendi bileceği bir iştir. Ama bununla kalmayıp bir de ülkesini karalamayı tercih edenlere biz 'mankurt' diyoruz. Bizim mankurtlara ihtiyacımız yok. Bize bu ülkenin kalbi iman dolu, kafası zehir gibi çalışan kendilerine eğitimden spora, sağlıktan teknolojiye her türlü imkanı sağladığımız gençler yeter. AK Parti davası işte bu gençliği yetiştirme davasıdır. Bunun için 2053 ve 2071 vizyonlarımızı gençlerimize emanet ettik. Önümüzdeki dönemde özellikle bu davamıza, hedeflerimize daha sıkı sahip çıkacağız. Türkiye'yi gençlerimizle birlikte hedeflerine ulaştıracağız."
Muhabir: Aynur Ekiz, Mehmet Tosun, Zehra Aydın, Merve Yıldızalp, Yıldız Nevin Gündoğmuş
===============================================================================================
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Spekülasyonları yapanlara gereken bedeli ödeteceğiz
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunlar gerçekten ihanet şebekesi ama biz bunlara yüz vermeyeceğiz, bu tür spekülasyonları yapanlara da gereken bedeli ödeteceğiz." dedi.
anasayfa > Türkiye, günün başlıkları 13.08.2018
ANKARA
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 10. Büyükelçiler Konferansıkatılımcılarına verilen öğle yemeğinde yaptığı konuşmada, büyükelçileri milletin evinde ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Erdoğan, meydanlarda millete verdiği söze uygun olarak makamında oturan değil, koşan, koşturan, terleyen bir Cumhurbaşkanı olmaya çalıştığına değinerek, "Nasıl 81 vilayetin meseleleri ile yakından ilgileniyorsak, yurt dışında da ülkemizin gücüne güç katmak için gayret sarf ediyoruz. Geride bıraktığımız dört senede, Cumhurbaşkanı olarak resmi ziyaret, çalışma ziyareti ve zirve toplantıları bağlamında toplam 113 yurt dışı seyahati gerçekleştirdik." dedi.
Büyükelçilerin görev yaptığı yerlerde büyük bir ülkenin ve milletin evlatları olarak faaliyetlerini başarıyla sürdürdüklerini belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"Devletimizin ve hükümetimizin dış politika vizyonuna uygun olarak pek çok diplomatik çalışmalarda yer aldınız. Binlerce yıllık devlet geçmişimizi ve onun ayrılmaz bir parçası olan hariciye geleneğimizi en güzel şekilde temsil ettiniz. Görev yaptığınız ülkelerde ve uluslararası kuruluşlarda diplomasinin inceliklerini kullanarak ülkemizin konumu üst sıralara taşıdınız. Emekleriniz için her birinize şahsım ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum." diye konuştu.
'Türkiye'yi hedef alan atakların farklı biçimlerine karşı da hazırlıklı olmalıyız'
"Görünen köy kılavuz istemez" atasözünü anımsatan Erdoğan, son birkaç haftadır yaşanan hadiselerin Türkiye'nin diğer alanlardaki gibi ekonomide de bir kuşatma ile karşıya karşıya bulunduğunun göstergesi olduğuna işaret etti.
Gezi olayları ile başlayan 17-25 Aralık girişimi ile devam eden 15 Temmuz hain darbe teşebbüsü ile bir üst aşamaya taşınan saldırıların bir müddet daha devam edeceğinin açık olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin bağımsızlığını, ekonomik çıkarlarını milli onurunu, haysiyet ve şahsiyetini hedef alan bu atakların farklı biçimlerine karşı da hazırlıklı olmalıyız. Son yıllarda terörden ekonomik manipülasyonlara bir dizi operasyona maruz kalmamızın en önemli sebebi, milli menfaatlerimiz noktasında tavizsiz bir tutum takınmış olmamızdır.
Göreve geldiğimiz andan itibaren milletin emanetini, namusumuz bilip üzerine gölge düşürmedik. Siyasetin yeniden vesayetin emrine girmesine izin vermedik. Toplumsal çatışma senaryolarını milletimizle sırt sırta vererek engelledik. Terör örgütleri üzerinden kurulan oyunları kısa sürede deşifre edip önüne geçtik."
Başkan Erdoğan, Suriye'de DEAŞ'la mücadele bahanesiyle Türkiye'nin etrafında oluşturulmaya çalışılan terör koridoruna rıza göstermediklerini vurgulayarak, ekonomide de fakir fukaranın rızkının finans lobilerine peşkeş çekilmesine göz yummadıklarını söyledi.
"Ben yaptım oldu diyemezsin"
Döviz kurundaki gelişmelerin ekonomik hiçbir temelinin olmadığını, tamamen Türkiye'ye saldırı mahiyeti taşıdığının herkesin ortak tespiti olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Dünyada bir Dünya Ticaret Örgütü var. Şu atılan adımlara baktığınız zaman acaba bunun Dünya Ticaret Örgütü'nün umdeleriyle yakından uzaktan bir alakası var mı? 'Ben yaptım oldu' diyemezsin. İstediğin kadar Başkan ol, ne olursan ol. Akşam yatıp, sabah kalkıp ondan sonra 'Demir çeliğe şu kadar vergi koydum' diyemezsin. Bir devamlılık söz konusudur. Ülkeler bütün hesabını bunun üzerine yapıyor ve buna göre adımlarını atıyor. Ondan sonra uluslar arasında güven diye bir şey kalır mı?
Bir taraftan stratejik ortak olacaksın. Öbür taraftan stratejik ortağının ayaklarına kurşun sıkacaksın. Bir taraftan Afganistan'da herkes terk ederken, beraber olacaksın, Somali'de, NATO'da beraber olacaksın. Ondan sonra kalkıp stratejik ortağını sırtından vurmaya yöneleceksin. Böyle bir şey kabullenilebilir mi? Bunlara bizim eyvallah etmemiz mümkün değildir."
"Bugün yaşadığımız hadisenin ne 1994, ne 2001, ne 2007 kriziyle bir ilgisi yoktur. Gerçekten bambaşka bir durumla karşı karşıyayız" diyen Erdoğan, ekonomik saldırılara karşı Hazine ve Maliye Bakanlığı ile diğer ilgili ekonomi birimlerinin gereken adımları attığını, atmaya da devam edeceğini aktardı.
Başkan Erdoğan, sözlerine şöyle sürdürdü:
"Şu anda bizim bütün bu olaylar karşısında temkinli bir şekilde attığımız adımlar var, atacağımız adımlar var. Çeşitli planlarımız var. Kurun geldiği yerin ekonomik izahı olmadığı gibi biz 'Kur şöyle oldu, kur böyle oldu' demek suretiyle 'Battık, bittik' böyle bir şey yok. Türkiye'nin ekonomik dinamikleri sağlamdır, güçlüdür. Yerindedir ve yerinde olmaya da devam edecektir.
Döviz kurunun ekonominin kuralları içindeki makul seviyesi neyse en kısa zamanda mutlaka oraya da oturacaktır. Hiç endişe etmeyin, bu konuda rahat olun. Ülke olarak bu süreçte, serbest piyasa ekonomisinin kurallarından asla taviz vermedik, vermeyeceğiz."
"Spekülasyonları yapanlara gereken bedeli ödeteceğiz"
Erdoğan, aksi yönde çıkarılan söylentilere hiç kimsenin itibar etmemesini vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:
"Sosyal medya üzerinden birçok ekonomik terör kişilikleri var. Onların yaptığı çalışmalar var. Bunlara karşı da şu anda yargımız, tedbirlerini almıştır. Onların üzerine gidiyor. SPK'sıyla üzerine gidiyoruz ve bunları yakaladığımız yerde de gereken cezai müeyyideleri bunlara uygulayacağız. Çünkü bu, vatana ihanettir. Bu ihanet şebekelerine de 'Elini, kolunu sallayarak gezebilirsin' demeyeceğiz, dedirtmeyeceğiz.
Biz bu oyunu gördük ve duruşumuzdan taviz vermeyeceğimizi bir kez daha ilan ederek tavrımızı ortaya koyduk. Diğer alanlarda da yolumuza devam ediyoruz. Neler söylüyorlar. İşte C planı...C planının arkasında yatan gerçek şu, 'Sermayeye el koymak'. Ya sen benim hafıza kayıtlarımı nereden okuyorsun? Bunlar falcı mıdır, nedir anlamak mümkün değil. Böyle bir şey mi açıkladık. Neye göre bunu söylüyorsun. Bunlar maalesef gerçekten ihanet şebekesi ama biz bunlara yüz vermeyeceğiz. Gereği neyse, işte bu tür spekülasyonları yapanlara da gereken bedeli ödeteceğiz."
"Bunların da inlerini başlarına geçireceğiz"
Milli güvenliği tehdit eden FETÖ ihanet çetesinin ve bölücü terör örgütünün sadece saldırılarını engellemekle kalmadıklarını inlerini de başlarına geçirdiklerini vurgulayan Erdoğan, "Bunların da inlerini başlarına geçireceğiz." dedi.
Erdoğan, Türkiye'yi kendi vatandaşları ile beraber yüz milyonlarca insanın umudu haline getirdiklerine işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu:
"Göreve geldiğimizde Türkiye'nin durumu neydi, biliyorsunuz. Bugün geldiğimiz durum nedir, o da ortada. Ülkemize yönelik son yıllarda artık saldırıların hedefi asla şahıslar, partiler, kurumlar değildir. NATO müttefiki olarak ciddi bedeller ödemiş bir devlete karşı, her alanda böylesine düşmanca bir tavır içine girilmesini hiçbir makul gerekçesi yoktur. Burada amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek, hatta mümkünse bağcının dişlerini dökmek, ciğerini sökmektir. Bunların yapmak istediği bu. Burada asıl mesele, Türkiye'yi iddialarından, hedeflerinden ve ısrarla dile getirdiği hak ve adalet arayışından vazgeçirmektir.
Maruz kaldığımız oyunların gayesi ülkemizi tekrar boyunduruk altına sokarak, cüssesi büyük ama içi boş kağıttan kaplana dönüştürmektir. Dertleri bu. Hangi bahane ile yapılırsa yapılsın, hangi cafcaflı kavramlarla süslenirse süslensin, operasyonun gerçek hedefi budur. Bu saldırılardan alnımızın akıyla çıkmamız da milletimizin birliği, beraberliği ve desteğiyle mümkündür."
'İnşallah bu oyunu hep birlikte bozacağız'
Erdoğan, Türkiye'nin hiçbir gelişmeye seyirci kalma lüksü olmadığını belirterek, "Kalıpları aşmak, ezberleri bozmak, alışkanlıkları değiştirmek zorundayız. Ya bir yol bulacağız ya bir yol bulacağız. Bunun başka bir çıkışı yok. İnşallah bu oyunu hep birlikte bozacağız." ifadesini kullandı.
Türkiye'ye yönelik operasyonları hep birlikte göğüsleyeceklerini vurgulayan Erdoğan, devlete atılan iftiraları boşa çıkaracaklarını, milleti hedef alan senaryoları hep birlikte hezimete uğratacaklarını bildirdi.
"Her zaferimizin ardında milletimizin fedakarlığı vardır"
Erdoğan, büyükelçileri seferberlik ruhu ile çalışmaya davet ederek, yeni dönemde çok daha etkin, çok daha sonuç alıcı çalışmalara imza atacaklarına inandığını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, millet olarak bu coğrafyadaki varlığın, birilerinin ihsanına, lütfuna, ikramına borçlu olmadıklarına değinerek, her zaferin ardında milletin fedakarlığı, alın teri, kanı ve canı olduğunun altını çizdi.
Başkan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Her başarımızın gerisinde 'Canı, cananı bütün varlığımı alsında hüda/ Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda' diyerek cepheye koşan kahramanların cesareti, onların ardından acılarını, yüreklerine gömen ailelerin o vakur duruşu vardır. Adları, şanları, cüsseleri, kendilerine biçtikleri rol ne olursa olsun küresel sistemin kabadayıları, bedeli kanla ödenmiş kazanımlarımıza hoyratça, destursuzca el uzatamaz. Hele hele sözüm ona hukuk namına, hukuksuzlukları bize kimse dayatamaz. Türkiye'nin dış politika paradigması ve kırmızı çizgileri bellidir.
Bizim gayemiz, milletimizin huzur ve emniyeti yanında yakın komşularımızdan başlayarak bölgemize ve dünyaya istikrarın hakim olmasıdır. Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün veciz ifadesiyle 'Yurtta sulh, cihanda sulh' dış politikamızın temel önceliğidir. Nasıl 'bal bal' diyerek ağız tatlanmazsa, 'sulh sulh' diyerek de barış tesis edilemez."
Barışı sağlamanın yolunun her alanda aktif, güçlü ve sözünü dinletebilir olmaktan geçtiğine dikkati çeken Erdoğan, aktif bir dış politikanın en önemli icracılarının başında da büyükelçilerin geldiğini söyledi.
Erdoğan, sahada olmadan, masada olunmayacağını vurgulayarak, "Elbette masada iyi temsil edilmeden de sahadaki kazanımlara sahip çıkılamaz. Hem sahada hem masada varlık göstermeden sulhun idamesini sağlamak hayalden öteye gitmez." dedi.
Erdoğan, son gelişmeler ışığında dış ticaretin artırılması, uluslar arası yatırımcılara Türk ekonomisinin sunduğu fırsatların tanıtılması noktasında büyükelçilere önemli görev ve sorumluluklar düştüğünü de vurguladı.
Muhabir: Aynur Ekiz, Duygu Yener, Yasemin Kalyoncuoğlu
Yorum Yazın