İSTANBUL
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa'ya yapacağı resmi ziyaret öncesinde Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde basın toplantısı düzenledi.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un daveti üzere Fransa'ya gideceğini hatırlatan Erdoğan, Fransa ve Türkiye'nin 5 asrı aşan, köklü bir geçmişe sahip olduğunu vurguladı. Erdoğan, iki ülke arasında bölgesel ve uluslararası birçok alanda iş birliği bulunduğunun altını çizdi.
'Bu ziyareti çok önemsiyorum'
Fransa'nın, bölgesel ve küresel sınamalar karşısında görüşler ve tutumların büyük ölçüde örtüştüğü bir ülke olduğunu anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bölgemizde yaşanan gelişmeler ve karşı karşıya kaldığımız sınamalar ve krizler de ülkelerimiz arasında yakın ve süreklilik taşıyan bir dayanışmayı elzem kılıyor. Cumhurbaşkanı Macron ile pek çok konuda esasen yakın irtibat halindeyiz, temas halindeyiz. Kapsamlı ve güçlü bir ortaklık temelinde özellikle bu ziyareti çok önemsiyorum. Bu ziyarette de çok geniş başlıklarda görüşmelerimiz olacak ve bu, ülkelerimiz arasındaki ikili ilişkilerden tutunuz, bölgesel tüm konuları ele alacağımız bir ziyaret olarak gerçekleşecek. Tabii bu istişarelerimizi kendileriyle bundan sonraki süreçte de sürdüreceğiz. Türkiye ve Fransa arasındaki iş birliğinin bölgesel ve uluslararası barış bakımından da hayati önem taşıdığına inanıyorum. Ziyaretim sırasında Sayın Macron ile ekonomi, ticaret, savunma sanayi, terörle mücadele gibi iki ülke için de öncelik taşıyan alanlarda işbirliğini ele alcağız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye ve Fransa arasındaki iş birliği hayati önem taşıyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa'ya hareketinden önce basın toplantısı düzenledi.
05.01.2018
'İş birliğini ilerletmeye hazırız'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Fransa'nın iş ve yatırım çevrelerinin önde gelen temsilcileriyle bir toplantı yapacağını açıklayarak, ziyareti sırasında yatırım imkanlarını ve ikili ticaret ilişkilerini geliştirmenin yollarını değerlendireceklerini bildirdi.
Savunma sanayi ve enerji de de dahil olmak üzere iş birliğini ilerletmeye hazır olduklarını vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Savunma sanayi ve enerji de dahil olmak üzere tüm alanlarda iş birliğimizi ilerletmeye hazırız. Savunma sanayinde özellikle çok önemsediğim Fransa, Türkiye, İtalya üçlü olarak EUROSAM konusunda atacağımız adım çok çok önemli. Bugün onu tekrar ele alacağız.
Fransa'da yaklaşık şu anda 700 bin Türk kökenli insanımız yaşıyor. Bunların yarısı hemen hemen çifte vatandaş durumunda. Bunlarla ilgili de tabii Fransa'ya entegre olmuş olan bu vatandaşlarımızla ilgili görüşmelerimiz de olacak. Ziyaretim vesilesiyle Türk toplumunun temsilcileriyle de aynı zamanda bugün bir araya geleceğim. Fransa'ya gerçekleştireceğim bu ziyaretin ülkelerimiz için hayırlara vesile olmasını Allah'tan temenni ediyorum."
'Doğruluk payı yok'
Kabinede geniş çaplı bir revizyon yapılacağı iddialarının doğruluk payı olup olmadığına ilişkin soruya Erdoğan, "Çok kısa bir cevap vereyim mi. Doğruluk payı yok." diye konuştu.
'Ataşehir'de ne olduysa işte burada da bu oldu'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar'ın görevden uzaklaştırılmasına ilişkin, "Asıl önemli olan şu anda bu tür açığa alma kararını eğer İçişleri Bakanlığı veriyorsa, burada demek ki bir su kaçağı var. Şu anda da bu atılan adımla alakalı olarak Ataşehir'de ne olduysa işte burada da bu oldu. Bize gelen bilgiler çok daha farklı, onu da söyleyeyim. Açık konuşuyorum, iş adamlarımız, vatandaşlarımız kendilerinden rüşvet talebinde bulunulduğu zaman 'Yüzleşmeye var mısın?' dediğimizde, birçoğu kaçıyor. 'Eğer ben yüzleşmeye girersem, o zaman benim bu işim kalır.' Hem geliyorsun şikayet ediyorsun, hem de 'Yüzleşmeye var mısın? Suçüstü yapalım.' dediğimiz zaman da bundan kaçarsanız biz burada hakikaten görevi suistimal eden, görevi kötüye kullananları nasıl ortaya çıkaracağız. Şu anda burada da böyle bir süreç söz konusu." dedi.
'Yurt dışı yasağı İçişleri Bakanlığı'nın yasal hakkı'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt dışına çıkma yasağı gibi konuların İçişleri Bakanlığı'nın yasal hakkı olduğunu, bunu hukuk anlayışı ve çerçevesi içerisinde kullandığını kaydetti.
Murat Hazinedar'ın "Çocuklarının da yurt dışında okuma imkanı olduğu, yurt dışına gittikleri" şeklinde bir ifadesinin olduğunu belirten Erdoğan, burada bir düzeltme yapması gerektiğini söyledi.
Erdoğan, "Benim çocuklarımın yurt dışına gitmesi, Sayın Belediye Başkanı'nın, ben en kaliteli, en güçlü okullarda okuttuğum mantığından hareketle değil. Benim çocuklarım kedi öz vatanında okuma hakkına sahip olmadıkları için yurt dışına gittiler." diye konuştu.
Aldığı üniversite puanı çok yüksek olmasına rağmen oğlunun katsayı engeline takıldığını ifade eden Erdoğan, "Aklımda kaldığı kadarıyla puanı Boğaziçi Üniversitesi'ne tutuyordu. Katsayı engeli sebebiyle burada farklı bir üniversiteye girme şeyi oldu. Biz de 'Yurt dışına gönderelim.' dedik. Oğlumu bu şekilde yurt dışına gönderdim. Kızlar da başörtü nedeniyle zaten Türkiye'de okuma hakkından mahrum oldular. Onlar bundan dolayı Türkiye'de okuyamadılar. Onları da bundan dolayı yurt dışına ağabeyinin yanına gönderdik." bilgisini verdi.
'Dünyaya adalet dersi vermeye kalkmasınlar'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, jürinin kararını açıkladığı ABD'de görülen Hakan Atilla davasına ilişkin de şöyle konuştu:
"Amerika şu anda çok ciddi kumpaslar zinciri içerisinde bir süreç işletiyor. Bu sadece hukukta kumpaslar değil, ekonomik alanda da kumpaslar var. Bütün bu kumpaslarla her tarafı adeta kendine göre yola getirmenin gayreti içerisinde. Örneğin Hakan Atilla meselesinde Amerika'ya girişlerinde, 6 kez son olaydan önce Amerika'ya giren Hakan Atilla herhangi bir bu tür engellemeyle karşılaşmıyor yedinci girişinde alınıyor. Dikkat edin şu verilen kararda bile ne yazık ki çelişkilerle dolu olduğunu görüyoruz. Bir taraftan altı davanın birinde kara para aklama yok diyor, diğerlerinde dolaylı yoldan bakıyorsunuz kara para aklamaya kadar işi getiriyor. Bir diğer yanı Halk Bankası'nın kendisiyle de yakından uzaktan bu davanın zaten ilgisi yok. Olayı nereye dayandırdılar? Getirdiler işte malum Sarraf konusuna. Sarraf konusuyla da bütünleştirmek suretiyle bir yerlere vardılar."
Erdoğan, çok daha çirkin olanın ise bu davalarda, bu duruşmalarda sürecin çok farklı işletilmesi olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Eğer Amerika'nın adalet anlayışı buysa evet o zaman dünya yandı. Amerika adalet anlayışını bir defa gözden geçirmeli, aynı zamanda tahkim etmelidir. Böyle bir adalet anlayışı olamaz, ondan sonra da dünyaya adalet dersi vermeye kalkmasınlar. Sadece o değil, Rıza Sarraf konusunda da şu anda yapılmakta olanlar, dönenler, Onu geç bir tarafa benim ülkemde bize karşı bir darbe girişiminde bulunacaklar. Devlete karşı darbe girişiminde bulunanları sene 99, o günden bugüne kendilerine tahsis ettikleri, 400 dönümlük arazi içerisinde paşalar gibi yaşatacaklar, ülkemden çıkan yargı kararlarının hiçbirine saygı duymayacaklar. Kendilerine giden 85 kolinin üzerinde, şimdi herhalde 100 koliyi bulmuştur. Bütün bunların içerisinde olan, verilmiş kararlarla ilgili olarak da hiçbirini nazarıitibara almayacaklar. Kusura bakmayın. Böyle mi yaklaşıyorsunuz? O zaman aramızdaki ikili ilişkilerdeki uluslararası hukuk ve ikili hukuk anlaşmaları da ne yapıyor böylece? Hükmünü yitiriyor. Bundan sonraki süreç üzülerek söylüyorum ki böyle işleyecektir."
'100 bin imza toplayamıyorsa bu mücadeleyi vermek de zor bir iş'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun görüşmesine ilişkin, "Bu görüşme bir ittifak arayışı olarak yorumlandı. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Saadet Partisi'nin uyum yasaları konusunda önerileri var. En büyük şikayetlerinin 100 bin imza konusunda noter şartının çok maliyetli olduğu yönünde. Bu konuda bir değerlendirme, düzeltme olabilir mi?" sorularını yanıtladı.
Erdoğan, "Değerli arkadaşlar siyaset yapıyoruz. Yani eğer 100 bin imzayı toplamaktan uzaksa bir siyasi hareket o zaman zaten bunu yapmasına da gerek yok. Demek ki hiç gücü bu noktada yok. Yani 100 bin imza toplayamıyorsa zaten bu yolda bu mücadeleyi vermek de zor bir iş, yürümez." yanıtını verdi.
'Kendileri dünyada yalnız kalacaklar'
İran konusunda Dışişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın birer açıklama yaptığını dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Fakat ben şunu açık net söylemem lazım. Özellikle bazı ülkelerin yani başta Amerika, İsrail olmak üzere bu ülkelerin İran'dı, Pakistan'dı iç işlerine karışmalarını bir defa bizim doğru bulmamız mümkün değil. Bu bir defa bu ülkelerin iç işlerine karışmaktır ve bu ülkelerin kendi içinde ülkelerin halklarını birbirlerine karşı getirmektir. İşte bunları ne yazık ki biz dünyanın çok değişik yerlerinde uygulamalarını görüyoruz. Bunu Irak'ta gördük, Irak iflah etti mi? Bakın biz Türkiye'de iktidar olduğumuzdan bu yana Irak, maalesef düzelmemiştir. O zaman yine biliyorsunuz Amerika'nın oraya attığı adımla Irak'ta bu geri sayım başlamıştır. O günden bugüne Irak'ta bir düzelme söz konusu değil. Gelelim Suriye'ye var mı düzelme? Yok. Filistin aynı, Mısır aynı. Gidelim Libya'ya aynı. Bakın Tunus'u da karıştırıyorlar. Aynı. Gelelim diğer ülkelerine Afrika'nın Sudan, Çad, hepsi aynı ama bir şey burada önemli. Bakın karıştırılan ülkeler hep İslam ülkeleridir, halkı Müslüman ülkelerdir. Buralar üzerinde bu oyun oynanıyor. Bu ülkelerin de kendilerine ait imkanları var. Yeraltı zenginlikleri var. Bütün bu zenginlikleri nasıl kendilerine ait kaynaklar haline getirebilirler bunların da adımını atıyorlar. Kusura bakmasınlar bu gerçekleri de artık başta halkımızın bilmesi ve ardından da tüm insanlığın bu gerçekleri bilmesi lazım ve buna göre de bakışların değişmesi gerekiyor ama inanıyorum ben er veya geç bu bakışlar değişecek, birilerini yalnızlığa sevk etmek isteyenler kendileri dünyada yalnız kalacaklardır."
Erdoğan Fransa'ya gitti
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un davetlisi olarak Fransa'nın başkenti Paris'e gitti.
Erdoğan ve beraberindekileri taşıyan özel uçak "TUR" saat 10.25'te Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nden hareket etti.
Muhabir: Güç Gönel,İzzet Taskiran,Andaç Hongur,Etem Geylan
Cumhurbaşkanı Erdoğan Fransız basınına konuştu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransa ile son dönemde bölgesel ve ikili ilişkilerde atılan adımların iyi yönde olduğunu belirterek, iki ülke ve Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği açısından yeni bir döneme girildiğini ve Macron'dan umutlu olduğunu söyledi.
anasayfa > dünya, günün başlıkları 04.01.2018 Ömer Aydın Ile-de-France
PARİS
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransız TF1 ve LCI kanallarına verdiği bir röportajda, 05 Ocak Cuma günü gerçekleştireceği Fransa ziyareti ve iki ülke arasındaki ilişkilere dair açıklamalarda bulundu.
Fransa ziyaretinin Avrupa ile yeniden yakınlaşma amacı güdüp gütmediği yönündeki soruyu Erdoğan, "2018'in ilk ziyaretini Avrupa'da Fransa'ya, dostum Macron'a gerçekleştireceğim. Tabii ki bu ziyaretin çok farklı bir önemi var. Zira Fransa ve Türkiye arasında siyasi, stratejik, ekonomik alanlar başta olmak üzere birçok alanda atılacak adım var. Bu ziyarete çok önem veriyorum. Bir güne sığdırılacak bir ziyaret olacak. Bu bize yeterli değil tabii ki ama bir ilk adım olacak ve umuyorum farklı bir şekilde devamı gelecek." şeklinde yanıtladı.
Erdoğan, Almanya'da Angela Merkel'in zorluklarla karşı karşıya olduğu bir dönemde, Macron'un, AB'nin sürükleyici lideri olarak görülüp görülmediği sorusuna, "Her şeyden önce Fransa farklı bir pozisyona sahiptir. Bu, geçmişten beri devam eden bir tavırdır ve AB içerisinde Almanya olsun, Fransa olsun, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak, kesintisiz 15 yıl boyunca görev yaptım ve ne olup bittiğini görme fırsatım oldu. Bu 15 yıl içinde (Jacques) Chirac ile sorunsuz bir iletişimim oldu. Daha sonra (Nicolas) Sarkozy döneminde başka bir periyot geçirdik." cevabını verdi.
"Sayın Macron’un Avrupa Birliği’ndeki yerini önemsiyorum"
Türkiye ile AB arasındaki ilişkide Fransa'nın katkısına ve bu yöndeki tavrına dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:
"Sayın Macron’la bir dönemin içerisine girdik. İyi bir başlangıç Sayın Macron’la yaptık. Yani bölgesel konularda olsun, ikili ilişkilerde olsun, Sayın Macron’la attığımız adımlar gayet iyi bir şekilde gelişiyor ve kendisinden ümitliyim. Özellikle savunma sanayi alanında Fransa-İtalya ve Türkiye olarak üçlü bir işbirliği söz konusu. Sanıyorum bu aynı zamanda bu üç ülkenin dayanışması açısından oldukça önemlidir. Bu bakımdan ben Sayın Macron’un Avrupa Birliği’ndeki yerini önemsiyorum ve bunun hakkını da vereceğine inanıyorum."
Görüşmede güvenlik konusunun da gündeme geleceği belirtilerek, "Suriye'deki savaşın ilk günlerinden itibaren bölgeye giden Fransız savaşçıların Türkiye'den geçtiği ve savaşın sona erme aşamasında bu kişilerin yeniden aynı yolu kullanarak Fransa'ya dönecekleri yönündeki endişeler" ile ilgili soruya Erdoğan, "Tabii liderlerin bu tür konularda endişe duymaları haliyle normal. Fakat Türkiye DEAŞ ile mücadele olsun veya daha genel olarak yabancı savaşçılarla mücadele konusunda oldukça hassastır. Biz bunları asla affedemeyiz. Bu konuda bizimle dayanışma içinde olan tüm ülkelerle gerekli adımları atacağız." dedi.
"5 bin 600 yabancı savaşçıyı yakalayarak sınır dışı ettik"
Erdoğan yabancı savaşçılar konusunda artık ciddi bir endişenin söz konusu olmadığını kaydederek, şöyle devam etti:
"Eğer bu ülkelerden gelen yabancı savaşçılar bizim ülkemizi geçiş noktası olarak kullanıp bir yerlere gidiyorlarsa, biz, bizimle iş birliği yapan tüm ülkelere destek vermeye hazırız. Mesela Suriye'ye geçen yabancı savaşçılar konusunda, biz çok büyük sayıda yabancı savaşçıyı yakalayarak geldikleri ülkelere gönderdik veya ülkemizde tutukladık. Gelecek dönemde de bu kararlılığımız, aynı şekilde devam edecektir. Dikkatinizi çekerim, yüzlerce yabancı savaşçıdan değil, binlercesini yakaladığımızdan bahsediyoruz. Biz bunları kesinlikle affetmedik ve ilgili ülkelerin istihbarat servisleriyle iletişime geçtikten sonra geri gönderdik. Yaklaşık 5 bin 600 yabancı savaşçıyı yakalayarak sınır dışı ettik. Bunun yanında 54 binine de Türkiye'ye giriş yasağı koyduk."
"Sizdeki (Fransa'da) devlete karşı yapılmış bir darbe girişimi değildir"
Türkiye'de 15 Temmuz darbe girişimi sonrası baskı uygulandığı iddiaları üzerine Erdoğan, durumun baskı olarak algılanılmaması gerektiğini, Fransa'da bir darbe girişimi sonrası değil terör saldırılarının ardından olağanüstü hal ilan edildiğini ifade etti.
Erdoğan, işten çıkarmalarla ilgili olarak, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarının devletin birçok kurumuna sızdığını ve hala bazı kurumlarda bu örgüte mensup çok sayıda kişi olduğunu vurgulayarak, "Ben bir örnek vereceğim size, bakın Almanya, iki Almanya’nın ayrışması meselesinde 500 bine yakın Alman devlet dairelerinden atıldı, kimse onu konuşuyor mu? Kimse onu konuşmuyor. Ve az önce de söyledim, Fransa’daki olağanüstü hal bakın hala devam ediyor." dedi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Sizdeki (Fransa'da) devlete karşı yapılmış bir darbe girişimi değildir, sadece terörist bir eylemdir. Bizde de terörist eylemler noktasında böyle kalkıp bu kadar insan işten çıkarılmamıştır. Bu devlete karşı yapılan bir darbe olunca bu sayı ne oluyor? Aynen Almanya’daki gibi işte 500 bin civarında insan ne yapılıyor, işten çıkarılmış oluyor. Buradaki olay budur, bunu birbirine karıştırmayalım, eğer elmayla armudu birbirine karıştırırsak bedeli ağır olur. Bütün mesele, biz hukuk içerisinde neyse yapılması gereken bunu yapıyoruz. Çünkü bizim bir defa hukuk devleti olduğumuzu kimse tartışamaz, bu noktada biz çok çok farklı bir yerdeyiz, Avrupa'dan çok daha iyi bir konumdayız."
"Terör eyleminin içerisine bulaşmış olan gazeteci de olsa bırakalım mı?"
Gazeteci kisvesi altındaki bazı kişilerin de terör örgütlerine katıldıklarına dikkati çeken Erdoğan, şunları ifade etti:
"Mesela basın, medya diyorsunuz, bu gazeteci dediklerinizin çoğu bu terör eylemlerinin içerisine bulaşmış olanlar; yani terör eyleminin içerisine bulaşmış olan gazeteci de olsa bırakalım mı? Alakası var. Eğer o da teröristse onun da içeri girmesi lazım. Bakın, serbest bırakılıyor, gazeteciymiş ve serbest bırakıldıktan sonra kaçıyor; nereye? Almanya'ya ve Almanya'ya kaçtıktan sonra da Almanya'da bu sözde gazeteci ödüllendiriliyor. Soruyorum şimdi size, o kişinin anında ne yapılması lazımdı? Tutuklanması lazımdı, tutuklanmadı. İşte bakın adli kontrolle bırakıldı ve bırakıldıktan sonra da kaçıp oraya gitti. Ve bunların hiçbirisi, gazeteci diye konuşulan bu kişiler yazıları sebebiyle değil, bunların bir kısmı ne yazık ki ruhsatı olmayan silah, bir kısmı bakıyorsunuz bankamatiklerden para çalıyor, bir kısmı ölüm hadiselerine karışıyor. Şimdi bu insanları kalkıp da serbest bırakmak mümkün mü?"
"Fransa gibi değiliz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batı'dan gelen eleştirilere ilişkin, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Şimdi Türkiye'de eğer Tayyip Erdoğan halkının yüzde 52’sinin oyunu alıp Cumhurbaşkanı seçilebiliyorsa, Batı Tayyip Erdoğan’a nasıl olur da kalkıp her türlü saygısızlığı yapar, böyle bir şey olabilir mi? Biz silah gücüyle, vesairesiyle işbaşına gelmiş bir parti değiliz ki. Ve şu anda da yine aynı şeklide başında olduğum partim benim yüzde 50’ye yakın oy almış. Şimdi bir defa hiçbir yerde, yani otoriter, totaliter, bu tür rejimler hele hele bizim gibi bir ülkede hiçbir zaman kalkıp da halkının desteğini alamaz."
Seçimlere katılım oranları konusunda Türkiye ile Fransa'yı karşılaştıran Erdoğan, "Bizim ülkenin bir özelliği var, Fransa gibi değiliz biz, bizde oy kullanma oranına baktığınız zaman yüzde 85’e varan halkın oy kullanma oranıdır. Demokrasinin bizim kadar güçlü olduğu bir başka ülke yoktur. Biz bu yüzde 85’in içinden yüzde 52 oy alarak gelmişim, partim de yüzde 50 oy alarak işbaşına gelmiş. Yani demokrasiyi konuşuyorsak halkımın takdirini mi konuşacağız, halkın iradesine mi saygı duyacağız, yoksa bazı otoriter mantıkların, anlayışların takdirine mi bakacağız?" diye konuştu.
Erdoğan '2019 seçimlerinde aday olacak mısınız?' şeklindeki soruya, "Kim öle, kim kala. Eğer partim, sağ olur da o günleri görürsek, partim de beni aday gösterirse niye olmasın?" şeklinde yanıt verdi.
"İran'da hafta sonuna kadar durumun normale döneceğine inanıyorum"
İran ile ilgili son gelişmelere dair görüşlerini de aktaran Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile telefonda görüştüğünü, Ruhani'nin kendisine endişelenecek bir durumun olmadığını söylediğini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ruhani'nin demokratik bir tutum içeresinde olduğunu gözlemlediğini ve polislere halka karşı silah kullanılmaması emri verdiğini hatırlatarak, ülkede hafta sonuna kadar durumun normale döneceğine inandığını bildirdi.
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Yani bu İran'ın kendi iç meselesidir, halkının özgür talepleridir. Ama birilerinin dışarından kalkıp da aynen bizim Taksim’deki Gezi olaylarında yaptıkları gibi, burada da aynı şeyleri yaparlarsa ve bunlar tabi doğru değil, yani bu ülkelerin iç meselelerine karışmaktır. Bıraksınlar da ülkeler kendi iç meselelerini kendi içerisinde dizayn etsinler, o çok daha sağlıklı olur."
Muhabir: Ömer Aydın
Yorum Yazın