Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu basın mensuplarına önemli açıklamalarda bulundu. Almanya'daki konuşmaların engellenmesini eleştiren Çavuşoğlu, "Kimse halkımızla buluşmamızı engelleyemez. Karar utanç verici ve önyargılı. Almanya'ya gideceğim" dedi.
''BİR ARAYA GELİŞİMİZİ KİMSE ENGELLEYEMEZ''
Bakan Çavuşoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
"Türkiye Cumhuriyetinin Dışişleri Bakanı'nın toplantılarını engellemek için sistematik bir çalışma var. Diğer bakanların da öyle... Türkiye'deki bir referandumda, komşu ülkelerin, dost ülkelerin, dost ildiğimiz ülkelerin, bu kadar açık taraf tutması v ekabul edilemez uygulamalar yapması, bana göre utanılacak bir şeydir. Önce sosyal medyayla popülizm yapacaksın ondan sonra da alttan haber göndereceksin. Bu dostların arasında ilişkiye yakışan bir tavır değildir. Bugüne kadar 10 yıldır ırkçı partiler ilerliyor, bizler bu akım karşısında duramadık, zemin kaybı yaşadık, sonra o partilerin politikalarına tevessül etmeye başladık, o zaman onlar daha da güçlendi. Şimdi orijinali bunlar. Maalesef şimdi büyük bir endişe içindeyiz. Irkçı partilerin bu yükselişini durduramazsak Avrupa 2. Dünya Savaşı öncesine gidiyor. İnşallah bunları aklıselimle konuşuruz. Yarın Berlin Turizm Fuarı'nı ziyaret edeceğim. Bu akşam Hamburg'ta vatandaşlarımızla biraraya geleceğiz. Bu biraraya gelişimizi kimse engelleyemez. Yarın Zigmar'la başbaşa gelip, bu konuları konuşacağız. Almanya düşmanca tavırda bulunursa bunun karşılığını veririz.
''GENÇLİĞİMDEN BERİ HEP BAŞKANLIK SİSTEMİNİ SAVUNDUM''
16 Nisan'da bir referanduma gidiyoruz. Bir sistem değişikliğine gidiyoruz. Ben şahsen gençlik yıllarımdan beri başkanlık sistemini savunmuş bir kişiyim. Bunu Avrupa Konseyi'ndeki yıllarımda sık sık gündeme getirirdim. Önemli olan sistemin işlemesi, önemli olan balığın denizde yüzebilmesi, demokrasinin korunması, güçler ayrılığı ve hukukun üstünlüğünün temsil edilmesi. Başkanlık, yarı başkanlık, monarşi olabilir. Önemli olan demokrasinin yoluna devam edebilmesidir. Türkiye'de başkanlık sistemini savunan da var karşı çıkan da var. Prensip olarak karşı çıkan var. Yanlış bilgiler üzerinden karşı çıkanlar var. Esasen geldiğimiz noktada Türkiye Cumhuriyeti'nin iki seçenekten birini mutlaka gerçekleştirmesi lazım. Ya Cumhurbaşkanı seçme yetkisini ya halktan geri alacağız. Bu da yeni bir referandumla olur. Ya Cumhurbaşkanı'nın Anayasa'daki yetkileri geri alacak. Sadece sembolik bir Cumhurbaşkanı olacak. Ya da Anayasa'daki çelişkileri düzeltmemiz gerekiyor."
Yorum Yazın