Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, medya temsilcileriyle iftar programında bir konuşma yaptı. Erdoğan, burada yaptığı konuşmasında Ankara'dan İstanbul'a yürüyüş gerçekleştiren CHP'lileri uyararak, "Eğer kalkıpta TEM'i veya E-5'i biz işgal ederiz diyecek olursanız o zaman durum 15 Temmuz'a dönüşürki ona da müsade etmek gibi bir lüksümüz asla yoktur." diye konuştu.
Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:
Maalesef bizler ülkemizde senelerce haber yerine özellikle de dezenformasyonla ağır bir propanganda programıyla hep karşı karşıya kaldık. Bilhassa medya dünyasının köşe başlarında bulunanlar, ellerindeki bütün gücü milletin sesini duyurmak için demokrasinin gelişmesi için değil, özellikle de kendi ideallerini yansıtabilmek, bunu özellikle ısrarla devam ettirebilmek amacıyla kullandılar. Medya, halk adına kamuoyu oluşturan bir kuvvet olmaktan ziyade kendisini siyasetin, yargının, yasamanın, yürütmenin özellikle yerine koyan bir konumda olmuştur
"DARBE DÖNEMİNDE MEDYA KÖTÜ İMTİHAN VERDİ"
Darbe döneminde Türk medyası kötü bir imtihan verdi. Bugün medyamızın daha demokrat olduğu gerçektir. Özgürlüklerin de bir sınırı vardır. Ben de sınırsız bir özgürlüğe sahip olduğumu söyleyemem.
"MEDYA DÜNYASI HUKUKA BAĞLI OLMAK ZORUNDA"
İktidarlarımız döneminde diğer alanlarda olduğu gibi medya sektöründe de farklı seslerin, farklı görüşlerin dillendirilmesine özellikle imkan sağlamaya gayret ettik. Ayrıcalıklarını kaybedenler bundan rahatsız olsalar da bugün medyamızın daha renkli, daha demokratik daha çoğulcu olduğunu bir muhakkaktır, bir gerçektir. Demokraside ulaştığımız seviye itibarıyla ülkemizde artık hiç kimse milli iradeyi yok sayamaz. Kendini milletin ve seçtiklerinin üstünde göremez. Türkiye'de anayasa ve yasalar herkes için bağlayıcıdır. Nasıl siyasetçiler hukuk içinde hareket etmek zorundaysa şüphesiz ki gazetecilerin, medya dünyası mensuplarını aynı şekilde hukuka bağlı kalmak zorunda olduğu bir Türkiye'de yaşıyoruz.
"GAZETECİLİKLE BAĞDAŞMAZ"
FETÖ'cülerin servis ettiği çarpıtmalarla ülkemizin geleceğini hedef almak gazetecilikle bağdaşmaz. Haber peşinde koşmakla ihanete aracılık etmek tamamen farklı şeylerdir. Manşetini, kalemini, gazete sayfalarını terör örgütünün emrine verenlere, eline silah alıp dağa çıkan arasında temelde bana göre hiçbir fark yoktur.
"GERÇEKÇİ OLALIM"
Terör örgütü mensuplarıyla iş birliği içinde hukuku çiğnemenin, milli güvenliği tehdit eden eylemlere girişmenin elbette bir müeyyidesi olacaktır. Dünyanın hiç bir ülkesinde devlet sırlarını yasa dışı yollarla, tahrif ederek, eğip bükerek sözüm ona haberleştirmek gazetecilik faaliyetiolarak görülemez, gerçekçi olalım.
CHP'NİN YÜRÜŞÜ
Kendi istedikleri kararlar çıkmayınca yargı kurumuna saldıranlar en büyük zararı bu ülkeye veriyorlar. Unutmayın adalet yollarda değil adliye binalarında aranır. Rahmetli Demirel'in ifade ettiği gibi yollar yüümekle aşınmaz ve bunu aşındıramayacaklar. Varsa bir haksızlık müracaat edeceğin yer bellidir. Siyasette söyleyecek sözü olanın bunu ifade edeceği yer de yol kenarları değil Meclis kürsüsüdür. Gelisin Meclis'te bunları ifade edersin. Mahkeme kararına itirazında usulleri bellidir. Bunun dışında bir hareket tarzının ne ülkeye ne milletene de adaletin tecellisine bir katkısı olmayacaktır. Zira biz ülkemizi güçlü kılmak istiyorsak, biz bu ülkeyi birlik beraberlik içerisinde muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarmak istiyorsak o zmaan ülkeyi karıştırmanın hiçbir anlam yoktur.
"TEM'İ E-5'İ İŞGAL EDERSENİZ O ZAMAN DURUM 15 TEMMUZ'A DÖNER"
Sizin gibi 15 Temmuz'da da bunu yapanlar oldu sizin onlardan ne farkınız var. Onların elinde F16'ları vardı topları tüfekleri vardı sizler de şuanda yollarda yürüyüşleri yapıyorsunuz akşam da karavanda istirahat ediyorsunuz. Olay bu ama sizler eğer kalkıpta TEM'i veya E-5'i biz işgal ederiz diyecek olursanız o zaman durum 15 Temmuz'a dönüşür ki ona da müsade etmek gibi bir lüksümüz asla yoktur.
Yorum Yazın