Özbekistan'da Nevruz Bayramı'na özel sümelek tatlısını yapma geleneği yüzyıllardır yaşatılıyor
Özbekistan'da, baharın ve doğanın yenilenmesi ve uyanmasının müjdecisi olan Nevruz'da, bayrama özel sümelek tatlısını yapma geleneği yüzyıllardır devam ediyor.
Bahtiyar Abdülkerimov |25.03.2025 - Güncelleme : 25.03.2025
Fotoğraf: Bahtiyar Abdülkerimov/AA
Taşkent
Ülkede Nevruz Bayramı resmi kutlamaları gece ve gündüz sürelerinin eşit olduğu 21 Mart'ta yapılsa da halk arasındaki kutlama etkinlikleri mart boyunca sürüyor.
Özbekistan'da aynı zamanda insanları birbirlerine yakınlaştıran bayram özelliği taşıyan Nevruz günlerinde, aynı mahallede yaşayanlar veya akrabalar bir araya gelerek sümelek tatlısı hazırlıyor.
Sümeleği hazırlamak çok zahmet ve sabır gerektiriyor.
Çimlendirilmiş buğdayın kökünden elde edilen sıvıya şeker katılmadan yapılan sümelek, Özbeklerin inanışına göre yıl boyunca daha sağlıklı, dayanıklı ve güçlü olmalarını sağlıyor.
Özbek halkı için Nevruz'un sembolü sayılan tatlının yapılışı ritüeli andırıyor.
Buğday, bir tahtaya yayılarak çimleninceye kadar üzerine 4-5 gün su serpiliyor. Çimler, boy gösterdikten sonra kıyma makinesinde çekiliyor. Daha sonra ortaya çıkan karışımın suyla iyice dağılması sağlanıyor ve ardından da sıkılarak nişastalı sıvısı alınıyor.
Yağ konulan büyük kazanlara buğdaydan elde edilen nişastalı su ekleniyor ve durmadan 16-18 saat boyunca karıştırılıyor. Toplumda saygı gören kadınların öncülüğünde çok sayıda kişi tarafından hazırlanan sümelek tatlısının bulunduğu kazanın içine altı yanmasın diye birkaç ceviz veya küçük taş atılıyor.
Özbeklerde sümeleği karıştırırken tutulan dilekler ve edilen duaların, kabul olacağına inanılıyor.
Daha sonra 5-6 saat kapağı kapatılarak demlenmeye bırakılan ve yaklaşık 24 saatte hazır olan sümelek tatlısının yapıldığı gece boyunca şenlikler devam ederken, şarkılar söylenip dans ediliyor.
Özbeklerde "her derde deva, hastalıkları iyileştirici kuvvet kaynağı" sayılan sümelek, önce mahallenin yaşlıları ve hastalarına, sonra da tüm sakinlerine dağıtılıyor. Kasesinden ceviz veya taş çıkan kişinin tuttuğu dileğin veya ettiği duanın kabul olacağına inanılıyor.
Nevruz'un esas simgesi
Taşkent yakınlarındaki Çinaz ilçesinde bulunan bir mahallede sümelek yapma şenliği AA muhabiri tarafından görüntülendi. Komşularıyla sümelek hazırlayan Dilbar Norova, tatlının yapılışını anlattı.
Norova, sümeleğin, Nevruz'un esas simgesi olduğunu söyledi.
Her yıl Nevruz günlerinde yakın komşuları veya mesai arkadaşlarıyla sümelek hazırladıklarını ifade eden Norova, "Anne ve babalarımızdan öğrendiğimiz sümelek yapma geleneğini şimdi de çocuklarımıza öğretiyoruz." dedi.
Norova, sümeleğin hazırlanması öncesinde insanların abdest alarak tatlının iyi çıkması için dua ettiğini dile getirirken son derece özen gösterilerek yapılan bu tatlının hazırlanmasının yaklaşık 24 saat sürdüğüne işaret etti.
Sümeleğin yapılışı çok zahmetli olsa da kalabalık olmalarından dolayı zorluk çekmediklerini, aksine hep birlikte pişirirken, komşu ve arkadaşlarıyla hasret giderdiklerini kaydeden Norova, insanların tatlıyı hazırlarken birbirleriyle daha da yakınlaştığını, küs olanların barıştığını dile getirdi.
Norova, tatlıyı hazırlama sürecinde yer alan kadın ve kızların gece boyunca şarkı ve türküler söylediğini ifade ederek, insanların sümeleği kevgirle karıştırmak için bazen sıraya girdiğini ve karıştırırken tuttukları dileğin gerçekleşeceğine inanıldığını aktardı.
Sümeleği 30 meleğin hazırladığına inanılıyor
Özbeklerde sümeleğin anlamı ve ortaya çıkışı konusunda çeşitli rivayetler bulunuyor.
Bir rivayete göre, ilkbahar döneminde evinde yiyecek bulamayan anne, aç kalan ikizlerini doyurmak için evindeki çimlenmiş buğdayı alıp su koyarak kaynatır.
Çocuklarını kazanda bir şeylerin olduğuna inandırmak ve kaynadığında ses çıkarması için içine bir avuç taş atar. Gece geç vakte kadar yemek bekleyerek açlıktan yorulan çocuklarını uyutmak isterken kendisi de uyuyakalır. Uyandığında artık sabah olmuştur ve içine çimlenmiş buğdayı attığı kazandan güzel kokular gelir.
Bu rivayete göre gece gökten inen 30 melek, sabaha kadar kazanı karıştırır ve ortaya sümelek çıkar. Bu nedenle yemeğe Farsçada 30 melek anlamına gelen "sümelek" adı verilir. Rivayetin dilden dile göçtüğü, kuşaktan kuşağa geçtiği Özbekistan'da halen ikiz çocuğu dünyaya gelen her aile, mutlaka evinde sümelek hazırlayarak yakınlarına ve komşularına dağıtır.
Başka bir rivayete göre ise düşmanın kuşattığı kalede yiyecek biter. Son çareyi ambardaki çuvalların dibinde kalan bir miktar çimlenmiş buğdayda bulan kale halkı, bunları kazanlarda kaynatarak açlığını giderir. Bu yiyecekten güç alan kale halkı, düşmanı yener ve böylece sümelek yapma geleneği ortaya çıkar.
Yorum Yazın