Arkadaş arası sohbet
Bir süre önce Belçikanın Limburg eyaletinde kitaplarımla bir etkinliğin standında bulunurken bir arkadaşın yanıma gelmesiyle aramızda sohbet etmeye başladık. Arkadaşla konuşurken konu konuyu açtı derken bir çok konuya değindik diyebilirim. Hayat, felsefe, şiir, hiç'tenlik derken konular derinleştikçe soruların cevabından çok yeni sorular doğmuştu. Bütün konuştuklarımızı buraya aktarmayacağım tabii ki. Ama yine de konulardan birini buraya taşımadan edemeyeceğim.
Niye hep yaptığın çalışmaları birileriyle yapıyorsun demişti arkadaş bana. Son yaptığım kitap çalışmalarından bahsediyordu. 'Yalnız neden yapmıyorsun? Yapamadığından değil biliyorum, çünkü daha önce yaptın örnekleri var', demişti. Yalnız çıkarmış olduğum kitaplarımı bildiği için dile getirmişti bunu. Ben de birlikte güç doğar demiştim. Bir de seviyorum birlikte olan çalışmaları. Son zamanlarda evet neredeyse bütün çalışmalarım grup çalışmalarıydı. Katıldığım sergiler öyle, yaptığım tiyatro öyle, yazdığım son kitap yine öyle ve yakın gelecekteki projelerde grup çalışmalarıydı. Ama anlatmak istediğim aslında bu konu değildi. Benim için önemini vurgulamak istedim sadece konu açılınca birlik beraberlik içinde çalışmaların.
Asıl anlatmak istediğim başka bir soruyla birlikte gelen bir konuydu.
'Tanıyınca insan yücelttiği kişiyi, neden saygıyı da yitiriyor ona karşı', demişti arkadaş.
Bu her konuda öyle değil tabii ki, önce bunu belirtmek isterim. Bazen insan tanıdıkça saygısı artar. Ama doğrudur, bazı insanları tanıdıkça onlara olan saygımız azalır. Veya hayranlığımız azalır, bazen saygımız kalır, ama hayranlık söner. Gayet normal bir durum aslında. Biz kendimiz gözümüzde büyüttüğümüz için bazı kişileri ve onları yüçeltiğimiz için en ufak hatalarında veya defalarca tekrarlanan hatalar sonucu bu kişileri bulundukları yerden almayı da ihmal etmiyoruz.
Hatta ne kadar yükseğe koyarsak koyalım bu kişileri, hatalarını gördüğümüzde er veya geç düşmeye mahkumlar gözümüzden.
Aşk gözünü kör etmiş dediğimiz durumlar harici düşmeye mahkumlar. Hatta aşk ile gözü kör olanlarda aşk bitince gözlerini açtıklarında, önceden aşık oldukları kişinin saygınlığı da yoksa, onları bulundukları yerden indirmeyi iyi biliyorlar.
Bu demektir ki bütün olay bizde bitiyor. Bizim kafamızda canlandırdığımız şeyler bize aittir. Aslında kişi beni buraya koy veya böyle yücelt dememiştir. Mevki düşkünü kişilikler ayrı başlı başına hikaye. Onu burada ele almayacağım, yoksa konu uzar da gider. Ben arkadaşımla konuştuğum konuya geri döneyim ve konuya benim görüşümü ekleyim. Kendisine de bu şekil açıklamıştım zaten.
Biz sırf kendimiz ona o sıfatı vermiştiriz. Mesleği gereği bir yere gelmiştir belki. Eğitimiyle bir mevkiye ulaşmıştır. Ama illa bir diploma gerekmiyor bizim birini kafamızda büyütmemiz için. Herhangi bir yönünü alıp, etkilenip yüceltebiliyoruz iyi tanımadığımız insanlardı.
Kendi kafamızın içinde kurduğumuzdan büyük ne olabilir ki...
İşte tanıdıkça gözümüzden düşmeleri de bundandır. Hak etmedikleri yerden onları süren yine biz oluyoruz.
Nerkiz Şahin
Yorum Yazın
Facebook Yorum