Seçim öncesi ve sonrası ortalıkta gezen sözcüklere bakıyorum: yalancı, cahil, .. Herkes başkalarının neyi kötü yaptığını kanıtlama derdinde.
Şöyle bir kendimize baksak diyorum, acaba hayatımız boyunca hiç yalan söylemedik mi? Basit gibi görünse de sabahtan akşama kadar birçok yalan söylemiyor muyuz?
Hürriyet Gazetesi Kelebek Magazin 21 Nısan 2016 tarihli haberine gore, 2 bin kişi üzerinde yapılan bir araştırmada erkeklerin günde ortalama 6, kadınlarınsa 3 yalan söyledikleri belirlenmis.
Hadi ciddi olanlarini geçtik, canimiz biriyle konuşmak istemeyince “aradığını duymamışım”, gec kalinca “trafikte sıkıştım” dediğimiz olmuyor mu? Neden cesurca gerçeği söylemiyoruz?
Doğruyu söylememek bile yalanla aynı şey bana göe. “Sormadı söylemedim” dediğimiz pek cok durum yok mu? Sonuçta birinin algısını, gerçek tepkisini çalıyorsun.
Khaled Hosseini, Ucurtma Avcısı kitabında şöyle der: “Tek bir günah vardır, o da hırsızlıktır. Diğer tüm günahlar onun türevleridir. Bir adamı öldürürsen, bir hayat çalarsın. Karısının onun üzerindeki hakkını, çocukların babaları üzerindeki hakkını da. Yalan söylersen birinin doğruluk üzerindeki hakkını çalarsın.” Tamamen katiliyorum.
Cahillik… Ölçüsü nedir? “Oku” demiş Hz. Cebrail yüce yaradan adına... Başkasına cahil diyenlerin kaçı ne kadar kitap okuyor? Kitap sadece bilgi değil, yorumlama becerisi de kazandırır. Kaçımız gözlemlerimizi bilgi ile değerlendiriyoruz?
CNN Türk 21 Şubat 2017 tarihli haberine göre Türkiye'de kişi başına kitap okuma oranı binde bir. Okuma alışkanlığında, dünyada 86. sıradayız. Kitap okuyanların yüzde 65'i aşk, yüzde 24'ü siyasi, yüzde 13'ü düşünce, yüzde 7'si kişisel gelişim kitapları okuyor.
Bu konuda başı yüzde 21 ile Fransa ve İngiltere çekiyor. Ardından yüzde 14 ile Japonya geliyor. ABD'de bu oran yüzde 12, İspanya'da ise yüzde 9.
Velhasıl, birilerine haddini bildirmeye çalışmak yerine, önce haddimizi “bil”meye çalışmazsak, ettiğimiz laflar anlık tatminden öte gitmeyecektir diye düşünüyorum.
Sevgiyle kalın.
Yüksel Çilingir