Bir Fincan Kahvenin Sıcaklığıyla Isınan Yürekler
Sabahın erken saatleri. Gün daha yeni ağarmış, pencerenin önüne oturmuşum. Elimde dumanı tüten bir fincan Türk kahvesi. O ilk yudumu alır almaz, hayatın o yoğun temposu bir anlığına duruyor sanki. İşte, kahve böyle bir şey; hem sakinleştirici, hem de enerji verici bir dost gibi.
Kahve, sadece bir içecek değil; bir anı, bir ritüel, belki de en iyi arkadaşımız. Kimi zaman yalnızlığımıza eşlik eder, kimi zaman da dostlarımızla yaptığımız o uzun, tatlı sohbetlerin baş kahramanı olur.
Kültürümüzde derler ya, “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır.” Bu söz, kahvenin sadece bir içecek olmanın ötesinde, insanlar arasındaki bağı nasıl kuvvetlendirdiğini gösterir. Birlikte içilen bir fincan kahve, yıllar sonra bile hatırlanan bir dostluk, bir vefa simgesi haline gelir. Kahvenin acı tadı, aslında dostlukların, paylaşılan anıların tatlılığını öne çıkarır. O fincan, sadece bir kahve değil; içten bir teşekkür, kalpten gelen bir minnettir.
Günün yorgunluğunu üzerimden atmak için mi, yoksa içimde bir huzur bulmak için mi kahveye sarıldığımı bilmiyorum. Ama ne zaman kahve fincanını elime alsam, içimdeki sıkıntılar da bir nebze hafifler. Bir fincan kahve, günün telaşını unutturur, anılarla dolu bir yolculuğa çıkarır beni.
Komşuya uğrayıp kahve içmeseniz, "Hayırdır, bir sorun mu var?" diye sorarlar. Çünkü bizde kahve içmemek, bir nevi sosyal hayattan kopmak gibi algılanır. Kahve fincanı çevresinde dönen sohbetler, sıradan konuşmalar değildir. Kahvenin o acımsı tadı, hayatın tatlı ve acı taraflarını da birleştirir. Herkes kahvesini nasıl seviyorsa, hayatını da öyle şekillendirir sanki.
Bir gün fal bakan bir arkadaşım vardı; fincanı eline aldığında, "Bak şimdi, şurada bir yol var, sen yakında bir yolculuğa çıkacaksın," diye başlardı anlatmaya. O an falda gördüğü değil de, aslında insanın hayatında aradığı bir işaret gibi gelirdi. Fal bakmak belki bir eğlence, belki de geleceğe dair bir umut ışığıdır, kim bilir?
Bir de kahveyi bol köpüklü sevenler var, onlara göre köpüğün çok olması, kahvenin ‘hakkı verilmiş’ olduğunu gösterir. Köpüğün az olduğu bir kahve, sanki bir şeylerin eksik olduğunu hissettirir. Ama aslında, kahvenin köpüğü az da olsa çok da olsa, önemli olan o kahveyi kiminle içtiğinizdir. Kahve, dostla içildiğinde, tek başına içilen on fincandan daha anlamlıdır.
Kahve aslında sadece bir içecek değil, hayatın minik bir aynasıdır. Kimimiz sabah uyandığımızda içmeden ayılamayız, kimimiz dostlarla buluşmadan kahvenin tadını çıkaramayız. Ama ne olursa olsun, her birimizin hayatında kahvenin özel bir yeri vardır.
Bir fincan kahve içtiğinizde, kendinize küçük bir mola verin. Belki o kahve fincanında, kendi hayatınızdan bir parça bulursunuz.
Çünkü kahve, hayatın ta kendisidir. Ve her yudum, biraz daha derin bir nefes almamıza yardımcı olur.
Her yudumunda muhabbetin tatlandığı, keyifli kahve içmeler diliyorum.
Sağlıcakla kalın.
Fikriye Ayrancı Keper
Çorum-Salur Köyü
Yorum Yazın
Facebook Yorum