BİR GÜNÜN ARDINDAN
Yemekler yendi mi, çaylar içildi mi?
Artık akşamın telaşı aranızdan gitti mi?
Çalan telefon sustu mu sonunda?
El ayak çekildi mi?
Geceye duyulan yorgun buyuruşlar geldi mi?
Başlasın öyleyse, gecelik saltanatın…
Köşede duran sıcak battaniyen,
Seni usulca koltuğunda sardı mı bu gece?
Geçirdiğin gün, sana, ne kattı?
Kimin sesi çınladı kulaklarında?
Evladın mı, yaşlı annen mi, yoksa içindeki çocuk mu?
Ne ekledin sermayene?
Tükenmeyen âleme hazırlık için?
Secdelerde alnın, uzun kaldı mı?
İlhamla dudaklarından, dualar döküldü mü?
Bugün kime gülümsedin, selamlar verdin, içinden gelerek?
Kime darıldın, ama belli etmeyerek?
Ne yaptın Allah için?
Komşunun kapısını çaldın mı?
Bir dilenciye dua mı ettin, içinden geçirerek?
Geçen gün sana, ne kattı?
Derdin mi çoğaldı, sabrın mı?
Yoksa, yalnızca zaman mı geçti, iz bırakmadan?
Andıkların, seni işitti mi?
Yoksa sadece, alışkanlıkla dökülen kelimeler mi?
Yorgun bıraktı seni gecenin ucunda?
Ne kattın kendine bugün?
Birkaç sayfa kitap okudun mu mesela,
Bir hatanı kabul ettin mi içinden,
Veya bir çocuğun saçını okşadın mı sevgiyle?
Secdelerde kaldı mı alnın biraz uzun?
Yastığa koymadan önce başını,
Bir şey istedin mi Rabb’inden?
Utana sıkıla,
Kırık dökük kelimelerle.
Yolladın mı selamını Resûl’ü Kevneyn’e?
Ve dualarını, özlediğin uzaklara?
Koydun mu başını yastığa?
“Bugün daha çok insan oldum” diyerek.
Yorgun kalbine, bir rahmet iner gecede,
Her gözyaşı duyulur,
Her iç geçirme işitilir.
Kırıldığını bile söylesen susarak,
O bilir…
Seni duyan bir Rabbin var gecede,
Sessiz gözyaşlarını bilen,
Hiçbir duanı cevapsız bırakmayan…
Her duanın,
Kendi vaktinde olur kabulü.
Öyleyse korkma,
Teslim et şimdi kalbini,
Yastığa değil, affeden Rabbine.
Çünkü her gece,
Bir günün yükünü alır üstünden.
Ve her dua,
Yarına umutla uyanmandır aslında.
Dua et ve sus…
Ve bırak gece,
Senin yerine anlatsın her şeyi,
Seni yaratan Rabbine!…
Ferda Boz Güneri?
Yorum Yazın
Facebook Yorum