Bir virüs bir kişiyi hasta etmiyor. Katlanarak gidiyor.
Ülkeler ilk harekete geçtiklerinde doğal felaketlerdeki gibi düşündüler konuyu, bir kaç gün içinde işlerin kontrol alınacağını düşündüler. Ama maalesef öyle değil. Örneğin deprem gibi bir felaket olduğunda, deprem bittiği anda en tepe noktası aşılmış oluyor. Sonra elbette kurtarma çalışmalarının hızı önemli. Ama hemen yaraları sarmaya başlayabiliyoruz. Burada ise harekete geçildiği noktanın faydası iki hafta sonraki tepenin ucunu belki biraz aşağıda tutmaya yarıyor. O da düz düşündüğümüzde, yani yeni hiç bir bulaşma olayı yaşanmadığında..
O nedenle herkesin gerçekten kendisi için değilse de - hani ecelim geldiyse giderim diyorsa - başkası için iyi kalması gerekiyor. Bugün İtalya’dan gelen sonuçların vehameti bunu gösteriyor. Bir günde 793 kişi hayatını kaybetti. Hala artmada, yani o tepeye gelinmiş değil. Ya da inşallah gelinmiştir artık. 4825 kişi hastalığa yakalanmış. Tesbit edilene kadarki sürede birer kişiye bulaşmış olsa iki katı can yapar. Acı büyük.
Durumu hafife alan İngiltere en keskin önlemleri almaya başladı, ama daha yeni… Allah kolaylık versin.
Belçika’da polis grup gezenleri dağıtıyor, ceza kesiyor. Ama sayılar Italya gibi yüksek olmasa da katlanarak artıyor. Çünkü tam tatil sonrası önlemler konuşulmaya başlandı, ki burada tatil demek seyahat demek. Uygulamaya geçmek ve durumun vehametini hissetmek bir hafta aldı. Kısacası şu anda hala kontrol öncesi zamanların sonuçları yaşanıyor.
Türkiye gibi iç içe yaşadığımız, hareket halinde olduğumuz bir yerde kendimizi kısıtlamak batı ülkelerine göre daha zor olabilir. Ama bu virüs ne millet ayırıyor, ne din.. Ne sporcu ne sanatçı.. Ne zengin ne fakir.. Gençler atlatabiliyor, ama garantisi yok. Ama atlatana kadar başkasına bulaştırması an meselesi. Ya da sağlıklı görünüyoruz, ama belki henüz belirtileri ortaya çıkmadı. Bu da başkasına bulaştırmamızı önlemiyor.
Bu dönemde, sevmek dokunmamaktır.
Sevgiyle kalın