Bruxelles Korner
Hüseyin Ekmekçi
Kaynak Linki = https://www.bruxelleskorner.com/makale/acik-bir-iletisim-olanagi-cehennem-gulusu-623
ÇİZİKLERDEN ÇATLAKLARA VE YENİ BİR İNSANLIK EVRİMİNE
Yaşantıların çizikleri, çatlakları ve yarıkları vardır. Çizik doğumla başlar ama yarığa uzanan yol çok geniş ve sancılıdır çoğu zaman. Çatlaksa ortada değil, doğumun hemen ardında çocuklukta ilk nüvelerini verir: Küçüğü, büyüğü, az derini, çok derini vardır ama çatlakların sayısı ya da niteliği değildir yarığa yol açan, varlıklarıdır. Çatlağa sahip olan bir yaşantıda çok sert ve kalıcı bir darbedir yaşarken alınan. Yarıklar, çatlakları izler, çatlaksız bir yarılma olanaksızdır. Her yaşantıda yarık var mıdır bilinemez ama insanın doğallığında çizilmemiş, var olan siyasal, ekonomik ve toplumsal sistemde ise çatlamamış bir yaşantı olamaz.
Çizilmişlik salt biyolojik olgu olarak yaşamdan kaynaklanır ama çatlamışlık ve yarılmışlık toplumsal ve tarihsel arka plandan kaynaklanır. Bu, insanlığın kendi eliyle kendi yaşantısına kastederek onu çiziklere çatlaklara ve bazen de yarıklara sürüklemesidir. İnsan, bilmediği, tanımadığı ve anlamadığı bir yaşama fiziksel varlığıyla katılarak zemin ve zaman değiştirmiş, var olmuştur: Çiziğin oluşumu insanın var oluşuyla biçimlenir. Bu biçimleniş, biyolojik temellidir; değiştirilemez ve dönüştürülemez. Bir anlamıyla insanın insan olma yazgısıdır çünkü insan bilinç sahibidir.
Çatlaksız ve yarıksız bir yaşam mümkündür ve insan için yaşanılabilir olan çiziklere sahip olmaktır. Çatlaklar ve yarıklar, insanın doğallığı ile uyuşmaz. Tam da bu nedenledir ki insanlık tarihini biçimlendiren kapitalist ekonomik düzen ile burjuva siyasal ve toplumsal sistemi, kuramcılarını, kurucularını ve uygulayıcılarını da içine alan insanlığın bütünü için çok büyük bir çatlaklar ve yarıklar silsilesi üretir. Bu sistemde, insan dille ilişkiye girdiği ilk bilinç anlarından itibaren karşı karşıya kaldığı otoriter yapıyla çatlakları benimsemeyi öğrenir. Giderek çatlaklar, insanın dil, eylem ve tutum eksenini belirleyen ana etkenler olarak ortaya çıkar.
Var olan yaşam düzleminde çatlaklardan korunulamaz ama belki yarıklardan korunabilir. Bu, insanın kendi çatlaklarını iyileştirici hamleleriyle sağlanabilir ama bir noktaya kadar. Merkezkaç denklemi, burada geçerlidir: Sistemden ne kadar uzak kalınabilirse o kadar az derin ve küçük çatlaklar oluşur. Sistemin merkezinde yaşayan insanın yaşantısı bir çatlaklar manzumesidir. Yarılmaya açık ve hazırdır. Beklenen darbe her an, her yerden gelebilir çünkü olaylar koşullarıyla gelişir.
İnsan doğası, 200 yıldır uğradığı başkalaşımla kendisine yeni ufuklar, yeni yaratılar ve yeni deneyimler de kazandırmıştır. İnsanlık, tarihin bu döneminde, çatlamışlığın ve yarılmışlığın efsanelere yol açan yönlerini de keşfetmiştir. Olağan dışı acılar, yıkımlar ve ölümler sonrasında “modern insanın” prototipini oluşturmuş, kendisini de kapsayan doğayı alabildiğine nesneleştirmiş ve kendi benliğini de tutsak almıştır. İşte bu tutsaklık onu binlerce yıldır gerçekleştiremediği keşiflere yöneltmiş, varlığı üzerindeki baskının son aşamasında; henüz tanımlanamamış bir insan türüne evrilmesine yol açmıştır.
Modern insanın hikayesi, insanlığın genel hikayesi değildir artık. O, yeni bir canlı türünün “insan sonrası”nın hikayesidir. Olasılıktır ki 200 yıl sonra adlandırılacak ve tanımlanacak insanlığın ikinci evresini işaret eden tarihsel kesitin; çatlaklar ve yarıklarla kuşatılmış ve başkalaştırılmış insanlık sonrasının özgünlüğünün anlatımıdır.
Hüseyin Ekmekçi
Kaynak Linki = https://www.bruxelleskorner.com/makale/acik-bir-iletisim-olanagi-cehennem-gulusu-623
Yorum Yazın
Facebook Yorum