ESİRİ OLMA...
SAHİP OL ❗
Bir arkadaşımın muhabbeti beni oldukça etkilemişti. Hayatımı ve yaşadıklarımı tekrar gözden geçirme fırsatı vermişti. Şöyle demişti; "Sevdiklerimi kaybettikten sonra yaşadığım pişmanlıklarım gidenleri geri getirmediği gibi yaptığım hatalarımıda duzeltememek bana aci veriyor ". Bu cümlede o kadar çok şey saklıydıkı herkez kendinden birşeyler bulabilirdi. Benim de aklima direk teknoloji ve kullandığımız iletisim cihazları geldi.
Bizler şuan farkinda değiliz belki, ömrümüzün büyük bir kısmı ailelerimiz yanımızda olduğu halde yanlız geçiyor. Akraba ve arkadaş ziyaretleri unutuldu. Sohbetler edilmiyor artık. Çünki yaptığımız bir şey yok ki paylaşalım. Hastalarımızı yerinde ziyaret etmek neredeyse bitmek üzere. Çünki umursamaz hale gelip tembelleştik. İmece usulu çalışmalar yok denilecek kadar azaldı. Çünki teknoloji varken kimse kimseden yardım istemez duruma geldi. Birde buna ego eklendi. Çocuklarımızı yetiştirmede onları anlamada zorlanır olduk. Empati yeteneğimizi kaybedip, içselleştik. Kimse kimseyi anlamaya çalışmıyor artık. Öfke kontrolümüzü kaybettik. Toplum olarak hırçın ve saldırgan bir hale geldik. Telefonlarımız, leptop, tablet ve buna benzer teknolojinin dehaları dediğimiz bu masum gibi gözüken cihazları kullanırken sınırımızı aştığımız zaman bizleri sanal hayata adepte ediyor. Adeta büyülenip kendimizi kaybediyoruz. Bu sanal dünya gerçek hayatımızında önüne geçmektedir. Neredeyse gerçek hayatımızın yerini sanal alem almaktadır. Adeta teknolojinin esiri olduk. Sosyal medya ile meşgulken, asıl ihtiyacımız olan veya bize asıl ihtiyaçları olan ailelerimizi, akrabalarımızı ve en yakın dostlarımızı kendimizden uzaklaştırıp onlari ilgisiz birakarak bizlerden uzaklasmasına, malesef başka çevre ve kötü alışkanlık edinmelerine sebebiyet veriyoruz. İş dışında tüm vaktimiz sanal alemde tüketiliyor. Büyük bir zaman israfı yaşıyoruz. Her türlü abartılardan uzak durmalıyız.
Özel günlerimize de artık hiç saygımız kalmadı. Googleden bulduğumuz ezbere resimleri kopyala yapıştır yoluyla sosyal medyadan toplu mesaj şeklinde yayın yapıp güya sözüm ona tebrik yada kutlama gönderiyoruz. Teknoloji vucudumuzu tembelleştirdiği gibi duygularımıza da gem vuruyor. Sanal alemde maşallah çok samimiyiz. Birbirimizi oldukça seviyor ve düşünüyoruz. Oysa yüz yüze geldiğimiz zaman bir Allah'in selamını dahi birbirimizden esirgiyoruz. Ama yan komsumuzun kim olduğunu bilmiyoruz. Lakin kilometrelerce bizlerden uzaklarda yaşayan tanımadığımız insanların özel hayatlarını hiç ara vermeden merakla takip ediyoruz. Fakat yakın akrabalarımızı tanımakla güçlük çekiyoruz. Yazık bize toplum ne hale geldi. Saygi, sevgi, anlayış, şevkat, hoşgörü, sadakat gibi insani duygularımızı hiçe sayarak unutur olduk. Bayramlarımız sönük geçiyor diye dertleniyoruz. Bunun sebebini uzaklarda aramayalım. Bu durumun sorumlusuda yine bizleriz. Aile, akraba, eş dost ziyaretleri yapmak yerine tatil köylerine kaçarak biz müslümanlar için kutsal ve mübarek olan dini değerlerimizide hafife alıyoruz. Sonrada neden akraba bağlılıkları bitiyor, neden bayramlarımızı coşkulu geçiremiyoruz diye hayifleniyoruz. Büyüklerimizin evine bakıcılar tutuyoruz. Neymiş onlar daha iyi ilgileniyorlarmış. Sen başını internetten biraz olsun kaldırırsan anne ve babanın bu durumdan ne kadar rahatsız ve mutsuz olduklarını göreceksin. Ya çocuklarımız, onlarda biz ilgilenmiyoruz diye kendilerini küçük yaşta sosyal medyaya kurban ediyorlar. Sonrada kulaklıklarıyle dolaşan kablolu gençlik ordusu oluşturuyoruz. Bunun sebebide yine biz ebeveynler malesef. Ömür kısa en yakınımızda bulunan sevdiğimiz insanları kaybettiğimizde de dövünerek ağlıyoruz. Yeterince ilgilenemedim, onun için zaman ayırıp birlikte birşeyler yapamadım diye kendimize kızıyoruz. Malesef son pişmanlık fayda etmiyor. Yol yakınken kendimize çeki düzen verip elimizdekilerin kıymetini bilelim. Onları kaybetmeden bizim için ne kadar değerli olduklarını hissettirelim. Bir de vatan sevgisine değinmek istiyorum. Klavye başındayken ölürüm Türkiye diyoruz atiyoruz gürlüyoruz. İş icraata gelince anında ortadan kaybolup ben burda rahatım bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın kafasını yaşıyoruz. Biraz kendinize gelin. Vatanı olmayanın hiç birşeyi olmaz. Bugün böyle yarın öyle olunmaz. Vatanına adam gibi sahip çık. Bir gün vatansız kalırsan sana kimse sahip çıkmaz. Yine diyorum son pişmanlık fayda etmez. Aklımızı başımıza alıp vatanımıza, milletimize, bayrağımıza, ailemize, çoluğumuza, çocuğumuza, akraba, eş ve dostlarımıza sahip çıkalım. Elimizde ki bu değerleri kaybetmemek için ne pahasına olursa olsun mücadele edip onları koruyup kollayalım zaman ayıralım. Değer bilmeyenin, kimsenin yanında da değeri olmaz.
NOKTA.
*
Bu yazımı okuduktan sonra sizden rica ediyorum. İhmal ettiğinizi düşündüğünüz kişileri arayarak ziyaretlerine gidin. Komşularımızı kahve içmeye davet edelim. Anne ve babalarımızı hiç bir zaman ihmal etmeyelim. Onları yabancı insanlara muhtaç edip emanet etmeyelim. Unutmayalım ne ekersek onu biçeriz. Çocuklarımıza sahip çıkıp onları düşündüğümüzü, onların kendileri için güzel gelecek kurmalarında daima yanlarında olduğumuzu hissettirelim. Mutlulukların ve hüznün paylaşılması gerektiğini de çocuklarımıza öğretelim. Hastalarımız varsa en yakın zamanda hastane yada evlerinde bir demet çiçekle ziyaret edelim. Onların mutlulukları bize de iyi gelecektir. Yardıma ihtiyacı olan insanlara hiç düşünmeden koşup yardım edelim. Belki bir gün bizimde yardıma ihtiyacımız olacağını düşünelim.
Teknolojiye esir olmayalım. Şunuda unutmayalım eylemsel bağımlılıklar, teknolojiye olan bağımlılıktan oluşur. Bizleri sevdiklerimizden ve hayatımızdan uzaklaştırmasına izin vermeyelim.
Sevgiyle kalın...
Fikriye Ayrancı Keper
Belçika-Genk 2019