GAZLI GÖLDE SU DEPOSU PATLADI
Sevgili okurlarım merhaba, Fransa’da ailecek lokanta çalıştıran kız kardeşim Antalya’ya ziyaretime geldi. Muhteşem, ama bir o kadarda esrarengiz şehrimizin Meydan, Dönerler Çarşısı, Saat Kulesi, Kale İçi, Dokuma Parkı, Yavuz Özcan Parkı, Masal Parkı, Atatürk Parkı ve Cam Piramit’te son bulan gezimizi Akdeniz sahilinin şifalı denizinde yüzerek bol güneş ışını sayesinde demir vitamini alarak birlikte faydalandık. Bu gezimiz arkamda bırakacağım en güzel ve özel anı olarak kalacaktı. Kız kardeşiminse anavatanına ailesiyle birlikte tekrardan dönmesine vesile olacaktı!..
Kız kardeşime muhteşem esrarengiz şehir Antalya’yı gezdirip tanıttıktan sonra memleketime Afyonkarahisar’ın kükürtlü şifalı suları olan Gazlı Göle götürdüm. İlk defa gittiğimiz Gazlı Gölde yeni açılmış İkiz Villada konakladık. 1+1 olan Villa mükemmel dizayn edilmişti. İçerisi hijyen, havuzu geniş, mutfakta kullanım için gerekli ihtiyaçlar vardı. İlk yaptığımız şey en yakın bir marketten yiyeceklerimizi içeceklerimizi almak oldu. Niyetimiz kükürtlü suda bir hafta yararlanmaktı. Üçüncü gün aşırı fırtına nedeniyle Gazlı Göl su deposu patladı. İşletme sahibi: “Su deposu patladı. Tamiri yapmamız iki gün sürecek diyorlar. Kalmak istemezseniz sorun yok.” Dedi.
Tam bir hafta yetecek kadar yiyecek erzak almıştık. İşletme sahibi İkiz Villa bahçesine salatalık, marul, soğan, domates, kavun, karpuz, fasulye, kabak, patlıcan ekmişti. Bahçenin bir köşesine de tavuk kümesi yapmıştı. İçerisinde horoz ve tavukları vardı. Mahsul alma döneminde gittiğimiz için bahçedeki ekilmiş sebzelerden faydalanma imkanımız vardı. Kümesten taze yumurtalar alıp kahvaltı yemek ayrı bir zevkti. Su deposu patlamıştı ve seçim bizimdi ya dört gün şifalı sudan yoksun kalacaktık ya da orayı terk edecektik…
Bir gece ekstra kaldık, ama Antalya’ya dönmeye karar verdik. Otobüsle dört buçuk saat yol geldikten sonra eve geldik. Arka balkon demirlerini açmaya yöneldim. Oğlum balkon mobilyasının üzerine uzanmış yatıyordu. İlk etapta heyecanlandım hatta korktum ve balkon demirlerini açmakta tereddüt ettim. Dikkatli baktığımda bacaklarından oğlum olduğunu anladım. Balkon demirlerinin kilidini açtığımda yattığı yerden doğrulan oğlumla bir an göz göze geldik. Kollarımı açtım ve: “Oğlum… Bir tanem… Bana geleceğini niçin önceden söylemedin.” Diye sıkı sıkı sarıldım.
Altıncı hisler ana yüreğine duyuruyordu. Allah o kadar büyüktü ki, çıkardığı fırtınayla su deposunu patlatarak balkonumda beni bekleyen oğluma kavuşturmuştu. Buna benzer durumları ilk kez yaşamıyordum. Hollanda’dan haber vermeden ziyaretime gelen oğluma, Yüce Yaradan fırtına çıkarıp koca su deposunu patlatarak beni evime döndürüyordu!..
Eğer ki, bir gün yüreğiniz evlat hasretiyle yanıp tutuşursa ve bunun arkasında herhangi bir beklenti yoksa Yüce Yaradan yaralı yüreğinizin sargısını size bir şekilde yollayacaktır. Ya şiddetli bir fırtına çıkartıp su deposu patlatarak veya çıktığınız yolu herhangi bir nedenden dolayı yarıda bıraktırarak. Hayatınızda arkanızda bıraktığınız bir emek varsa ve emeğinizin heder olduğunu düşünüp
derin düşüncelere dalarak yaşamınızı zehir ediyorsanız, kendinize zarar verip üzülmüş olursunuz. Çünkü Medine'yle Mekke'nin yolu yoksulların kapısından, haklıların yolundan geçiyor. Hacı ve hoca olmakla Yüce Yaradan hakkaniyeti haksızlara bu güne kadar teslim etmedi ve de etmiyor. Hatanız her ne olursa olsun kapısına geldiğinizde ayağınıza kadar koşup gelerek kollarına alan, yorulduğunuzda dinlenmek için güçlü bir omuz olan, her derdinizde derman olmak adına acınızı gizlice yüreğinde saran bir ananız varsa sırtınız asla yere gelmeyecektir Bu defa otuz iki gün Antalya’da kalan oğlum verdiğim emeğin karşılığını fazlasıyla vermişti. Emeğinizin karşılığını er veya geç alacaksınız ki, bu dünyadan göçüp gittiğinizde arkanızda hatıralarınız yaşasın!..
Sevgi ve saygılarımla Zekiye Doğan
08 Temmuz 2019 Önce Vatan Gazetesi