Bruxelles Korner
Hüseyin Ekmekçi
GECE VE KORKUNUN YENİ BOYUTLARI
Gece ve korku kardeşliği. Gece ve korku özdeşleşir zihinlerde çünkü bilinmezliği simgeler ikisi de. Dünyadaki tüm mitoloji ve efsanelerde korku veren her şey ve herkes geceyle birleşir. Korkulan gece gelir. Gündüz tehlikeyi içerse de korkudan uzaktır, korkunun cisimleşmesi geceyle olanaklıdır. Ondan dolayı gecenin dili, yalnızlık ve tedirginliğin dilidir.
En temel gereksinimlerden biri olan barınma, gerçekte geceden ve korkudan korunma amacını taşır. Barınma kapalılığı çağrıştırır. Kapalılık sanki geceyi ve korkuyu öteleyecektir. Kapalılık o nedenle dinginliği de imgeler insanlık tarihinin başlangıcından beri. Taş surlar, hendekler, dehlizler korkudan korunmadan başka bir gereksinime işaret etmez. Böylece dinginlik gelir.
Oysaki ne gece ne korku tanır kapalılığı ve dinginliği. Amansızlığı bundandır ikisinin de. İnsan var oldukça ortaya koyduğu birçok buluşu bu iki kardeşin olağanüstü etkisinden kurtulmak için gerçekleştirmiştir ama korkuyu ve geceyi kutsayan bir kültür de vardır. Bu kültür, insanlığın en eski kodlarını çözümler. Korkuyu ve geceyi kutsar. Bu, her zaman için kötülüğü kutsadığı anlamına gelmez ama! Çünkü gece ve korku yaratıcılığın da dilidir. Esin perisi yalnızca bu ikisi birbirini tamamladığı an konuk olur benliğe.
Post Postmodern Dönem olarak adlandırabileceğimiz son on yıl, insanın gerçekliğini organik bir platformdan inorganik bir platforma doğru yönlendirdikçe gündüz ve dinginlik de gece ve korkuya dönüşmüş, yeni ve her şeyi kapsayıcı, bilinmez bir alan tarihiyle birlikte insanı da ele geçirmeye hazırlanmaya başlamıştır.
Yorum Yazın
Facebook Yorum