Gurbette olmak
Gurbeti yaşayan bilir dedikleri doğrudur. Hem bilirler yaşayanlar hem üzülür kırılırlar yıllar yılı. İçlerinde bir vatan hasreti yakar kavurur onları. Bu hasret yıllarca birinci nesilde neyse de, ikinci üçüncü, hatta dördüncü nesilde bu hasretle yetişir. İçlerinde hep ait olmak istedikleri yer Anavatandır. Ama gel gör ki, anavatandakiler aynı hisleri paylaşmazlar hiç bir zaman.
Onlar gidenin ardından hasret çekmeyi birinci nesilden sonra bırakmıştır. Hatta gidenin ardından bugüne kadar hasret çekmeyi bırak, gidenden doğanları kendinden bile görmez. Böylece gurbette yetişenler üvey evlat gibi olur.
Gittiği yerde yabancı, kendi toprakları dediği yerde ise yine yabancı olarak görülür.
Hal böyle olunca her yıl aralarında uçurum daha da büyür yerli ve dışarda gelenin. Gurbetçiler dışarda gelenler olmuştur gün geçtikçe. Bu çerçevede malum bu yıl Türkiyede duyup gördüklerimiz insanı ister istemez üzüyor ve yaralıyor.
Neymiş efendim, onlar gelip avroları bozdurup çatır çatır yiyip gezip tozuyormuş. Vay Türkiyenin haline diyenler bir yandan, beter olsun diyenler bir yandan, yönetime küfredenler ve tapanlar bir yandan, Türkiyenin halinden gurbetçiyi sorumlu tutanlar derken dinlenmeyi bırak yorulup döndü gurbetçi evine. İkinci vatanının kucağına sığındı. Bitti çeplerdeki avroları ve yılda bir kez savurmada bitti. Geldi çalışma zamanı.
Kablo işcileri çukurlara döndü, temizlikte çalışanlar malzemelerinin başına. Evet doktorlarımız, hemşiremiz, avukatımız ve bir sürü başka meslek grubunda da gurbetçimiz var. Her alanın çalışanı kendi alanının ne kadar zor olduğunu bilir aslında. Tek tek sayıp sıralamaya gerek yok. Her meslekte gurbetçimiz var artık, ve hepsinin ortak yönü yaşadığı ülkede savurmaya durumunun musait olmadığı.
A dan Z ye kadar burda çalışanlar besleme çantasını işe giderken almış durumda eline. Öğle saati dışarda sıcak yemek getirtenler elle sayılır diyebilirim. Dışarda gidip öğle arası sıcak yemek yiyen zaten yok diyecek kadar az. Hafta içi gidip dışarda restoranda yemek yiyenlerin sayısı yine öyle. Her gün Kahve Dünyası gibi yerlerde kahve içmekte artık ya hafta sonu ya da arkadaş arası buluşmalara kaldı. Kimse burda savuramıyor, savurmak dursun, her gün dışarda yemek yemeye kalksa evinin yolunu bulamaz zaten. Gidecek evi de olmaz işin aslı.
Türkiyeye tatile gelince, varsın savursun, varsın avrolarını bozdurup harcasın. Kimseden çalıp çırpmadı ya, anavatandakilerinin cebinden de almadı harçadığı parayı. Tam tersine vatana bıraktı bir yılda biriktirdiğini.
Bir ayda belki oradakilerinin altı ayda ekonomiye kattığı katkı kadar katkısı olan insanları bu kadar küçümsemeleri, horlamaları, dışlamaları çok üzücü gerçekten. Birinci nesilden bu yana, 60 yıldır vatan hasreti çeken insanları kimsenin bu kadar dışlamaya hakkı yok. Onların arkalarından kötü konuşmaya da hakkı yok. Yüzlerine bakıp parasını cebinden çırpmaya çalışmakta doğru değil, yolunası keklik gibi görmekte.
Hele de bu insanlardan hesap sormaya hiç kimsenin hakkı yok. Elinin emeğini, alnının terini harcayan her insan gibi kazandığını istediği gibi harcamak onların kendi hakkıdır.
Nerkiz Şahin
Yorum Yazın
Facebook Yorum