Hayatımın günlüğünden
Tam 3 yıl önce korona ortasında yazmış olduğum sözler çıktı bugün sanal alemde karşıma. Vaktimizin çokluğundan baya uzun uzun yazmışım o günü. Geçmiş gün bir telefon görüşmesi sonrası yazdığım satırlar aşağıda.
Sadece telefon görüşmesi kiminleydi hatırlamıyorum. Yazdığım yazıyı okudukça hatırladım. İnsan ne kadar ilginç bir yaratık. O an unutmam dediği her şeyi unutabiliyor aslında.
11/3/2020 yılı
Arkadaşımla telefon görüşmesi esnasında, sen evde kalmaktan zorlanmıyormusun sorusu geldi. Genelde çok yoğun geçiyordu günlerin dedi. Haklıydı çok yoğun ve dolu geçiyordu.
Ev, iş, sanat dünyası derken günler akıp gidiyordu. Şöyle bir düşündüm ve pek de zor gelmediğini söyledim. Yine bir yoğunluk ve telaş var aslında.
Hangi yemeği yapsak, kaç öğün yesek (kilo almak korkusu sarıyor, çünkü yemek yemeyi hobi edinmişim farkına varmadan) ve kaç kilometre yürüsek. İçerde mi otursak terasta mı? Bir sürü karar vermemiz ve kafayı yormamız gereken sorular var. Hatta hangi filmi seyretsek gibi basit görünen soruyu bile yarım saatte zor cevaplıyorum.
Dışarı işi azalınca içeri işleri tavan yaptı birden bire. Tercüme işleri de nasıl olduysa bir anda fırladı. Korona konulu yazılara talep var bir tarafta. Yaz, çiz, düzelt derken bazen akşamın nasıl olduğuna şaşıyorum. Ve onca düzeltme ve kontrole rağmen, yine yazı hataları çıkıyor. Sanki inat yapıyor gönderinceye kadar görünmüyor, yazıyı yolladıktan sonra gözüme takılıyor alaycı bir tavırla.
Arada şiir programlarımız oluyordu, onları şimdi yapamadığımızdan dolayı burada özlem gideriyoruz, video çekip atarak derken, günler şimdide böyle akıp gidiyor.
Tabii ki bir yandan, bu da geldi bizi buldu falan diyorum. Eskiden annemiz, babamız yasak koyuyordu her şeye. Dışarı çıkmak yasak, alışverişe gitmek yasak, para harcamak yasak, insanlarla konuşmak yasak derken... Yasak üstüne yasaklar vardı. Bir korona eksikti diyorum. O da geldi bizi buldu.
Bizim nesil pek de şanssızdı diyesim geliyor neredeyse. Ama konuyu Küçük Emrah'ın filmine bağlamayım ben yinede. Talih kuşu gelip konmasada da başımıza, yine de iyi sayılır hayatımız. Şimdilik bir pürüz çıktı ama onu da zaman ütüleyecek. Ütülerken bazı yerleri yakacak, bazı yerler kırışacak ama yapacak bir şey yok. Elimizde şimdilik malzeme bu. Hem para harcamak bir tuşa bakıyor bu zamanda. Tabi harcayacak para bulursan, o da ayrı bir hikaye.
Öncelik bankayla ortak olduğun evin taksiti, ardından yine bankayla ortak arabanın aylık taksidi, elektrik, gaz, su, telefon ve diğer masraflardan sonra evin ihtiyaçları için para kaldığında öpüp tepemize koyacağız da artık para da yok elimizde, sadece hesap numarasında görünen bir rakam. Yakında tüm nakit parayı da kaldıracaklar gibi korona yüzünden.
Neyse para konusu geriyor insanı, piyango da çıkmayacağını göre (şanş oyunları hiç oynamadım, denesem mi ki) parayı geçelim ve biz dönelim eski yasaklarla buğünkü durumu karşılaştırmaya. İnsanlarla konuşmak dersek, eskiden yasaktı evet ama şimdi çok çok farklı. Hatta hiç tanımadığın da ahpap oluveriyor burda Facebook dünyasında.
Çok da şikayet edecek bir şey yok işin aslına bakılırsa. Yağmur da hazır yağmıyor. Sanki sene ortasında tatil kazanmış gibi oluyor insan bir an. Bir an, sonra geçiyor.
Bir de şu dünyanın geri kalanındaki ölü sayıları olmasa, keyfimize diyecek yok aslında...
Demişim 3 yıl önce.
Geçen yılların içinde hayatlarımızda farklı farklı dramlar yaşandı ve ölümler oldu. Ansız geldi bazen, kimini sinsi hastalıklar aldı götürdü. Depremler oldu ve ocaklar söndü. Ama şu an siyaset hariç keyfimiz yerinde sanki. Futbolu andırıyor sanki bende siyaset deyince, İkisinden de çok anlamam. İkisi de dünya da her ne olursa olsun odak noktası oluveriyor birden.
En çok paralar orada dönüyor. Gündemi değiştiriyor ve bilen de bilmeyen de kamplara geçiyor. Seven takım, rakip takım, benim takım oynamıyorsa ikisini de tutmuyorum diyen takım derken uzayıp gidiyor kamplar. Nere gitsen sadece o konuşuluyor ve 5 kişiden 10 ayrı görüş çıkıyor ortaya gecenin sonunda. Neye inanacağımızı neye güveneceğimizi bilmekte iyice zorlanıyoruz. Kaleci kim, kimin için oynuyor, hangi oyuncu satılmış, hakemin favorisi, şike şike var diyenler...
Bende ise nedense futbol en büyük siyasettir hissi uyanıyor.
Nerkiz Şahin
Yorum Yazın
Facebook Yorum