Sevgili okurlarım merhaba, katıldığım bir etkinlikte kitap imzalıyorken uyanık dostum uygun olmayan bir fotoğraf çekmiş yetmemiş Facebook sayfasında paylaşmış. Bunun birkaç tane nedeni olmalı. Lakin bizler olayın iyi yönünden bakalım. Etkinlikten eve döndüğümde etiketlemiş olduğu fotoğrafı gördüm ve kendisini telefonla aradım: “Lütfen rica ediyorum çekmiş olduğunuz uygunsuz fotoğrafı sayfanızdan kaldırır mısınız?” Dedim.
Vurdumduymaz bir şekilde: “Anlamadım hangi fotoğraf?” Diye sinsice güldü.
Gülüşünün altındaki sinsilik ses tonuna yansıyordu: “Siz benim dostumsunuz aynı zamanda hemcinsimsiniz. Sizin uygunsuz fotoğrafınızı çeksem internet ortamında sayfamda paylaşsam merak ediyorum tepkiniz ne olurdu acaba? Sebepsizce aman sende deyip kıs kıs güler miydiniz?” Dedim.
Amacının açlığı içerisindeki arkadaşım yaptığı ayıba suçlu arıyordu: “Canım, sizde kendinizi çok dağıtıyorsunuz.” Dedi.
Yaşına göre giyinen saçlarının beyazını boyayarak saklamayan bir kadına bu sözler epeyce fazlaydı. Ferdi fitneliğin dostum bildiğim hemcinsim tarafından yapılması epeyce can sıkıcıydı: “Size üç yıldır beni tanımanız için fırsat veriyorum. Tanıdıkça taş altından taslak hazırlıyorsunuz. Haddini hududunu bilen arkadaşınızı bilinçli taşlamaya kalkıyorsunuz. Asıl amacınızı anlamıyorum. Niyetiniz nedir? Size karşı beslediğim iyi niyetimi su istimal ederek diyete çevirmek mi? Rica ediyorum bir kadına yakışanı yapın.” Dedim.
Uzun zamandır görüşmemiştik ve Türkçem ilerlemişti aynı zamanda anlama algılama yeteneğim artmıştı. Artık lep denmeden leblebiyi anlayacak kapasiteye kavuşmuştum. Şaşırdı: “Tamam silerim zaten etkinlikte çektiğim fotoğrafları seçip sakin bir kafayla dosya yapacaktım.” Diye durumu ört bas etmeye çalışsa da çektiği uygunsuz fotoğrafı internet ortamında kullanması dostunu kaybettiği gerçeğini değiştirmiyordu.
Hani: “Yılan sadece derisini değiştirir huyunu değil.” Diyorlar ya…
Bu bir yılan hikayesi veya kıskançlık mıdır?
Bilmeden haddini hududunu aşmak mıdır?
Yoksa karşısındaki arkadaşını ahmak yerine koyarak pazara sunmak mıdır?
Bilmiyordum, ama dostum bildiğim bazı insanlar tarafından yaşadığım bu türden dengesizliklere yüreğim bin ah ediyordu. Negatifleri sol yanım azık torbasında mücevher misali ileride rehberim olması adına saklıyordu!..
Hani: “Her horoz kendi çiftliğinde öter.” Diyorlar ya…
Çiftliğinde öten horozlara karşı kalkan olmayı öğrendim zamanı geldiğinde yolum yordamım aydınlığa sağduyulu adımlarım olacaktı. Değerli bir dost dostça bir temkinde bulunmuştu: “Yazdığınız konuları beğeniyorum. Makalelerinizde bazen kaleminizi aşırı özgür kullanıyorsunuz. Üslubunuzu yumuşatmaya çalışırsanız negatif tepkiler yerine pozitif tepkiler alırsınız ve yazma şevkinizi artırmış olursunuz.” Demişti.
Değindiğim bütün konuları yılan hikayesine döndürmeden özgürce yazmak isterdim. Lakin özgürlüğün adı ülkemde ne yazık ki, farklı anlaşılıyor. Ahlak kurallarını yerle bir edecek insanlarla bilmeden yola çıktım. Sizler çıkmayın. Eğer ki, hesabınızda olmadan yolunuza çıkmışlarsa benim gibi yolcu ederek ederleriyle baş başa bırakın. Böylece kaybettiğimiz kaybetmeye yüz tutmuş olan öz değerlerimizi hep birlikte tekrar kazanalım tekrar kazandıralım!..
Sevgi ve saygılarımla
Zekiye Doğan