Ilkbaharı karşıladık
Saatlerimiz geçmiş pazar günü bir saat geriye alınarak günler uzamaya başladı iyice. Böylece mevsimin değiştiğini iyice anlamış olmamız gerekiyor sanırsam.
Dışarısı çok içler açıcı olmasada yarı yağmurlu, çok rüzgarlı takılıp gidiyoruz bu günlerde. Baharın gelişini sadece ağaçlardaki açan güller müjdeledi bu yıl. Onun dışında kış mı sonbahar mı seçmek zor. Arada bir gün mavi gökyüzü bizi yanıltıyor olsada, soğuk günler unutmamıza fırsat vermiyor hala tam manada baharın gelmediğini.
Gerçi çok şikayet etmeyelim yine de. Bazı yerlerde kar bile yağmış. Hatta Anavatanımızda, bizim köyde şu an kar yağmış ve her yer bembeyazdı sosyal medyadan paylaşılan fotoğraflara göre. Oradaki kar yağışını görünce burada kendi rüzgar ve yağmurumuza boyun eğip oturuyoruz işte. Bir de kar yağsa hiç kaldıramayız gibi geliyor.
Zaten yağmurlu günlerde buralarda trafik felç ve rüzgarda gereken zorluğu katıyor araba yolculuğuna. Trafikte hava durumu çok önemlidir mesela. Benim arabam, küçücük minnak bir araba. Kaç beygir gücü falan bilmiyorum, ama çok hafif olduğu kesin. Zaten fazla hızlı da değil aslında. Rüzgarlı günlerde iyice zorlanıyor arabam trafikte.
Tırlar bunu anlamıyor tabii ki. Tırlar deyince, onu kullananlardan bahsediyorum haliyle. Sanki onların hayatını zehir etmek için varmışız gibi davranmaktan çekinmiyorlar otoyolda. Halbuki arabamız küçük diye bizim yola çıkmamız yasak değil ki. Tam tersine trafik kurallarına en çok uyan kişiler küçük arabası olanlar genelde.
Şu beygir gücü çok olanlar, onca beygiri zor tuttuklarından olsa gerek, çoğunlukla hızlı sürerler. Orta şeridi yüzyirmi ile gittiğinde bile birbirini sollamak isteyenler uzun devreleri yakıp senin gözünü çıkarırcasına rahatsız ediyorlar trafikte.
Kamyonlar sağ şeritte gitmene tahammül ediyorlar ama hız olarak yüzyirmiyi az düşürsen onlar da şikayetlerini hemen uzun devreleri yakarak belli ediyorlar.
Hız sınırı olan yolları bile bile, bilmem kaç hız yapan arabaları üreten fabrikalara engel gelmiyor. Tıpkı öldürür diye yazan sigaraya yasak gelmediği gibi.
Ama trafikte sen kemerini takmadığında cezaya tabi tutulursun. Halbuki hayat onun değil mi, bırak kendi karar versin diye düşünmeden edemiyor insan. Kemer de onun, can da onun. Ama gel gelelim öndeki arabanın sürücüsünün gözlerini bilerek taciz edenlere. İşte o sürücülere ceza kesmiş olsalar daha iyi olur fikrimce.
Belki bunca yağmurlu ve rüzgarlı günlerde yapılabilecek en iyi şey evde oturmak. Yollar çok can sıkıcı bu aralar, tıpkı hava durumu gibi.
Nerkiz Şahin
Yorum Yazın
Facebook Yorum