Bruxelles Korner
Kadir Duan
KELİMELER VE GERÇEKLER
Enflasyon, fiyat, savaş, enerji, benzin, dizel, gaz, elektrik, nakliyat, maaşların yükselişi, maaşların düşürülmesi, eylem, intihar, taciz, cinayet, bütçe, ırkçılık...
Bu kelimelerin hepsinin ortak noktası gündemde olması. Bu kelimeler, her gün, her ay hakkında duyduğumuz, okuduğumuz, konuştuğumuz konuların temel unsuru. Hâlbuki sekiz ay önceye kadar gündemde bir tek temel konu vardı: Covid-19. Peki, neden gündem bu kadar değişti?
Temel değişim ekonomik ve politik alanda gerçekleşiyor.
Bu yazımda ne ekonomik ne de politik açıklama yapacağım. Bu alanlarla ilgili açıklamalar, değerlendirmeler televizyonlarda, gazetelerde, sosyal medyada her gün yapılıyor. Ben bu konularla ilgili sergilenen toplumsal davranış biçimlerine dikkat çekmek istiyorum.
Şu soruyla başlayayım: Neden herkes yukarıda saydığım kelimeleri kullanıyor? Yanıtı şu: Bu kelimeler, hepimizin temel ihtiyaçlarını karşılayan mal ve hizmetler ile sahip olduğumuz değerleri çağrıştırıyor. Bu mal ve hizmetlere erişim, refahımızı ve yaşam standardımızı belirlerken değerler yaşam biçimimizi belirliyor.
Covid 19 krizi, küresel düzeydeki ekonomik ve politik krizin etkilerini gölgelemek için oluşturuldu ve kullanıldı. Bunun için de herkes tarafından kabul edilebilecek bir kurgu geliştirildi. Bu kurguya karşın insanların toplumsal ve ekonomik yaşamı, pandemiden son derece olumsuz derecede etkilendi. Sonuçta Orta Çağ’da veba insanların hayatını tehdit ederken günümüzde onların biyolojik, toplumsal, siyasi ve ekonomik yaşamları için tehlikeler oluşturuluyor.
Ukrayna Savaşı da bu düzlemde okunabilir: Bu, beklenen ve çıkacağı bilinen bir savaştı. En önemli beklenti, toplumları duygusal tarafından vurmaktı. İnsanlar kendi derdine düşüp devlete sarılacaktı. Devlet de istediği kuralları oylayacak, yürürlüğe koyacaktı. Büyük plan, krizi kamufle etmek için yeni yapılanmalar, yeni kanunlar ve gaddarca uygulamaları devreye sokmaktı.
Bu durumdan en çok Avrupa ülkeleri, ABD ve Rusya etkilendi. Belçika’da da bu planın sonuçlarını daha somut örneklerle görebiliriz.
Örneğin Belçika Başbakanı Alexander De Croo enerji kriziyle ilgili olarak topluma “Hazır olun, önümüzde 10 yıl çok kötü geçecek.” dedi.
Bu arada bakanların maaşları da 1 yılda 10 bin euro artırıldı. Aynı Başbakan maaşların artırılan kısmını kastederek “Siyasetçilerin maaşlarını düşüreceğiz.” dedi.
Buna karşı partiler farklı tepkiler verdi. Maaşların düşmesini isteyen partiler ile istemeyen partiler oldu.
Enerji krizini devletleri geçin, AB bile çözemedi, herkesi kendi derdiyle baş başa bıraktı.
Bunun yanı sıra, sivil toplum kuruluşlarının yanlışları devletlerin yanlışlarından geri kalmadı.
Sivil toplum kuruluşları da insanların, ay sonunu getirememe korkusu, kış aylarında doğal gazdan yoksun kalma riski, kira fiyatlarının yüzde 10 artması gerçeğiyle karşı karşıya olduğu günlerde birlik olamadı. Bunun yerine devletler gibi insanların saflığına dokunarak hedeflerine ulaşmayı tercih etti. Kimi sivil toplum kuruluşu, elit kesimlerden çember kurmaya çabalarken diğeri düzenlediği geceye astronomik fiyatlarla giriş ücretleri talep etti. Kimi sivil toplum kuruluşu da partiler gibi seçim öncesi hazırlığı çerçevesinde seçmenleri ikna etme, sponsor bulma veya güç birliği oluşturma arayışına girdi. Sivil toplum kuruluşları da böylece kendisinin başka bir dünyaya ait olduğunu, üst gelir grubuna sahip kişilere hitap ettiğini gösterdi.
2024 seçimleri öncesi hazırlıkları da son sürat başladı: Bitmeyen etkinlikler, gizli propaganda çalışmaları…
Neo liberal ekonomi sistemi doğrultusunda, insanları artık konuşarak etkilemek yeterli değil. Artık mesajların insanların zihnine kazınacağı kampanyalar yapılıyor.
Bununla birlikte kimi etkinliğin ne amacı ne derinliği ne olanağı var. Bu etkinlikler, gerçekte sadece devlet kurumlarından bir bütçe alabilmek için de yapılan maskeli balolar.
Devletler içinde farklı devletler, dünya içinde farklı dünyalar var ve maalesef insanlar bir dünyayı seçme zorunda.
İsterseniz zenginleri seçin isterseniz fakirleri. İki farklı hayat tarzı, iki farklı değer sistemi, iki farklı yaşam standardından birini seçseniz de sonuçta bu sistemi belirleyenlerin çalışanı olacaksınız. Onlar sizin sayenizde olacak. Sizin sayenizde varlığını sürdürecek.
Devletler olsun dernekler olsun aynı çalgı, aynı zurna.
Demek istediğim siz, siz olun ve sorgulayın, acı da olsa aynaya bakmayı unutmayın.
Kadir Duran
Yorum Yazın
Facebook Yorum