Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır, biz yıllardır dönüp dolaşıp aynı noktaya geri dönmek zorunda mıyız?
Belçika'daki seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte siyasal iktidara talip olan veya ona ortak olmayı amaçlayan büyük siyasi partiler, oylarımızı elde etmek için halkı bezdiren sert politikalarını her geçen gün biraz daha yumuşatarak sevecen görünme çabalarını başlatmış bulunmaktalar.
Halk seçim gününde, seçmen olarak siyasi ideolojisine inandığı partilere oy vererek en büyük desteğini sağlamış oluyor. Biz daha iyi fikirlerle daha bilinçli bir seçmen olabiliriz. Oylarımızın herhangi bir parti adayının hatırı için değil de, meclis kürsülerinde hakkımızı gerçek anlamda savunmayı ve gerektiğinde sesini yükseltmeyi göze alan partilere kullanılmasından yanayım. Güçlü siyasi partilerin haklarımızı korumaları için bizim severek oy verdiğimiz Türk kökenli parti üyelerine, söz hakkı vermediği gerçeğini artık göz ardı etmemeliyiz.
Siyasi partilerin seçim listelerinde bizleri temsil edecek olan Türk kökenli seçim adaylarının yer alması elbette çok önemli ve ayrıca gurur vericidir. Böylesi önemli bir vazifeyi üstlenmek hiç de kolay değil. Onlar tartışmalara katılabilecek kadar yeterli özgüvene ve bilgiye sahip olmak ve halka karşı sorumluluğunu taşımak zorundadırlar.
Bu nedenle adaylığını açıklamadan önce parti başkanıyla anlaşma sağlayarak temsil ettiği toplumu alakadar eden konular hakkında söz hakkını garantiye almalıdır. Taşı yerinden oynatmayı başaramasa bile en azından dönem boyunca bunun için çaba sarfettiğini kanıtlamalıdır. Aksi takdirde biz halk olarak (geçmiş de defalarca yaşandığı gibi) kendi oy hakkımızı yine kendi siyasi ideolojilerimize karşı kullanmış olacağız. 60 yıllık bir göç tarihimizden sonra, bu saçma durumun günümüzde hala devam ediyor olması artık kabul edilemez bir yanılgıdır.
Hiç yadırgamadık meclislerin varlığını, o meclisler de dolgun ücret alan vekilleri, komisyonları, iç tüzükleri, karar alma mekanizmalarının varlığını, yasama süreçlerini, makamları vs. Hepsi gözümüze çok doğal görünüyor, öyle değil mi? Bizleri temsil eden, bizim adımıza konuşan ve yaşamlarımıza yön veren başkan, temsilci, vekil, milletvekili dediğimiz insanlara oylarımızı verirken, tuttuğunu koparan cinsten olmalarını, haklarımızı korumalarını isteriz. Lakin, siyaset yapmak sadece bir etkinlikten diğer bir etkinliğe katılıp boy gösterisi yapmak değil. Ücretinden faydalanma așkıyla meclis toplantılarındaki tartışmalara katılmadan, sadece zaman doldurmak hiç değil. Hele hele, temsil ettiği toplum adına biri çıkıp konuștuğunda "sen neden konușuyorsun, biz yıllardır buradayız ve tartışmalara katılmıyoruz, sen nereden çıktın, düzenimizi bozuyorsun" demek, hiç ama hiç değil. Siyasetçi dediğin, temsil ettiği toplumun haklarını savunmak için paslanmaz demir gibi gümbür gümbür çalışmalı. Özgüveni tam olmalı ve öyle çalışmalı ki, kendi seçim kampanyasını yaptığı esnada bile rakibi olarak gördüğü diğer siyasetçileri karalama gereksinimi duymamalı. Aksine, toplum yararına onlarla dayanışma içinde olmalıdır. Öyle ya, bir mum, diğer mumu tutuşturmakIa ışığından bir şey kaybetmez. Bir elin nesi var, iki elin sesi var. Makamını kaybetme korkusuyla sessiz kalmamalı, hele üyesi olduğu partisi tarafından susturulduğunda (ki bunun nicelerini gördük ve görmeye devam ediyoruz) restini çekebilecek kadar yürekli olmalıdır. Siyasetçi dediğin toplum adına katıldığı tartışmalarda çatır çatır cevap verebilmelidir. İnanın, toplumca aptal yerine konulmaktan çok yorulduk.
Buradan siyasi partilerin seçim listelerinde görevinin hakkını vererek yer alan tüm Türk kökenli parti adaylarına sonsuz başarılar diliyorum. Onlar iyi ki varlar.
Oylarına talip olarak temsil ettiği toplumu savunmasına izin verilmeyen Türk kökenli parti adayları, ve onları sadece oy toplamak için kullanmayı hedefleyen güçlü partilere karşı omurgalı bir duruş sergileyerek (seçim listelerinde yerlerini almış olsalar bile) adaylıklarından çekildiklerini açıklayabilirler. Bunda utanılacak herhangi bir durum görmüyorum aksine bu onların onurlu bir kişiliğe sahip olduğunu simgeler.
Oy vermek, toplumsal değişim ve gelişim süreçlerinde önemli bir araçtır. Vatandaşlar, oy kullanarak mevcut durumdan memnuniyetsizliklerini dile getirebilir ve değişim taleplerini ortaya koyabilirler. Bu sayede, toplumun ihtiyaçlarına ve beklentilerine uygun politikaların benimsenmesi ve uygulanması sağlanır.
Bu makalemde geçmişte defalarca yaşandığı gibi oylarımızı hala bize karşı kullanmayı kendine hak gören 'Güçlü Siyasi Partilerin' oyununa gelmememiz konusunda dürüstce fikrimi beyan etmek istedim. Bir hatam olduysa affola.. Sevgiyle kalın,
Yorum Yazın
Facebook Yorum