Ortadoğu bölgesi için Hz. Adem'in ilk ayak bastığı, insanlığın doğduğu, yayıldığı ve ilk yerleşim yeri olduğu söylenir. Kuran'da zikredilen peygamberlerin bu topraklarda yaşadığı bilinir. Üç semavi din olan; İslamiyet, Hristiyanlık ve Yahudilik bu bölgede doğmuş, kutsal kitapları bu bölgede nazil olmuş, sonra diğer bölgelere yayılmıştır. Dolayısıyla bu coğrafya birçok farklı dinden ve milletten insanın tarihi eserlerini, dini yapı ve değerlerini bünyesinde barındırır.
Ortadoğu toprakları, üzerinde kadim medeniyetlerin kurulduğu, kaderinin binlerce yıldır savaş ve çatışmalarla yoğrulduğu, zayıf devletlerin çabuk yıkıldığı, güçlülerin ayakta kalabildiği zorlu bir bölgedir. Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarını birbirine bağlayan bir köprü, ana merkezdir.
En temel sorunu, var olan farklılıklarıdır. Irk, inanç ve mezhepsel farklılıklar, insanların birbiriyle anlaşamadıkları ayrı bir müşkil durum oluşturmakta, bölünmeyi tetiklemektedir.
Ortadoğu bölgesi özellikle II. Dünya Savaşı'ndan sonra Türkiye'den İsrail'e, Mısır'dan Suudi Arabistan'a kadar, dünya politikasında sürekli olarak merkezi bir konumda kalmış, dünya egemenliği peşinde koşan süper devletlerin etki alanından dışarıya pek çıkamamıştır.
Tarihi, stratejik ve zengin yer altı kaynaklarının oluşuyla, yeryüzünde yaşayan herkesin ve güçlü ülkelerin ilgisini her zaman çekmiştir. Zaten bu ilgi neticesinde Ortadoğu bölgesi, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş dönemlerinden bu yana, Avrupa devletlerinin ana sömürge bölgelerinden biri haline gelmiştir.
Dünya petrol rezervlerinin p'inin Ortadoğu topraklarında bulunması ve gelişmiş ülkelerin bu enerji kaynağına ihtiyacı, bölgenin değerini artırmasının yanısıra, bölge üzerindeki etki mücadelesini de sürekli kamçılamıştır.
Çünkü Ortadoğu petrollerinin toplamda u'ini, sadece Amerika, gelişmiş Batı Avrupa ülkeleri ve Japonya tüketiyor. Ortadoğu bölgesi ve Afrika ise üretilen petrolün yalnızca % 4'üne ihtiyaç duyuyor.
Batı Avrupa ise tükettiği petrolün