BRUXELLES KORNER
Kadir Duran
Yeni yazarımıza hoş geldin diyoruz! Avni Gelendost
DOSTÇA
MERHABA…
Geçtiğimiz günlerde Manavgat’ta Türkiye Gazeteciler Federasyonu 11. Genel kurulunu yaptık..
Federasyonumuzun Belçika temsilcisi Kadir Duran kardeşimle bu kongrede tanışma fırsatı buldum..
Tanışmanın yanı sıra Türkiye Gazeteciler Federasyonu yönetim kurulunda birlikte çalışma ıortamı yakaladık,yani, her ikimizde Federasyon yönetim kurulu üyeliğine seçildik..
Belçika’ya döndükten sonra sosyal medyadan “Benim internet siteme de yazı yazar mısın” teklifi geldi..
Yüreğimin ve kalemimin yettiği sürece yazabileceğimi ileterek teşekkür ettim.
Bu vesile ile binlerce kilometre öteden Dünya kenti Manavgat’tan hepinize selam ve sevgiler sunuyorum yüreği güzel dostlar..
Manavgat gerçekten tarihi,doğası,denizi ve güneşi ile bambaşka bir kent..
Dört mevsimi bir arada bulabileceğiniz Allahın özene bezene insanlara bahşettiği güzel kent..
Eskişehir’de doğup,büyüyen Eskişehir’de gazeteciliğe başlayan birisi olarak 30 yılı aşkın süredir Manavgat’ta iki günlük gazete ile basın yaşamıma devam ediyorum..
Belçika’yı görmüşlüğüm yok ama ortak bir çok dostum Belçika’da yaşam sürüyor..
Başta Yılmaz Karaca olmak üzere Emirdağlı sayısız dostlarım ve kardeşlerim var..Bunlardan biride aklıma geliverdi Orbay Dölek kardeşimdir.
Kadir Duran kardeşimle ayak üstü sohbetle tanışmışlığımız oldu,bizde dostluklar uzun süreçlidir..
Ölene dek sürer gider, inşallah Kadir kardeşimle de aynen devam edecek…
Gazetecilik her geçen gün zorlaşan hele hele Türkiye’de gazetecilik yapmanın ne kadar zor olduğunu bilen meslekte 56 yılı geride bırakan bir gazeteci olarak sizlerle bazen anılar..
Bazen fıkralar..Bazen de Hisseden kıssalarla birlikte olacağız.
Yazabildiğim kadar yazmaya…Sizlerle hasbıhal etmeye gayret sarf edeceğim..
Öyleyse bugünkü yazımızda birkaç fıkra ile merhaba diyelim dost yüreklere..
****
Bir ülkede bir bakan, kendisini gazetecilere hiç sevdirememişti.
Ne yapsa makbule geçmiyor, basın her gün kendisiyle uğraşıyordu.
Nihayet :
-Öyle bir şey yapayım ki, gazeteciler mat olsun, diye düşündü ve ilan etti :
-Pazar günü saat 10'da bakan denizin üzerinden yürüyerek geçeceğim.
Pazar sabahı saat 10'da tüm basın mensupları toplandılar orada. Bakan geldi ve elinde bastonuyla denizin üzerinde yürümeye başladı.Karşı kıyıya kadar da yürüdü geçti. Herkesin gözleri dehşetle açılmıştı.
Fakat ertesi günü tüm gazetelerde şu başlık okundu :
-Bakan yüzme bilmiyor!
****
Temelin üç tane sevgilisi vardır. Biri öğretmen biri doktor, biri de santral görevlisidir.
Fakat öğretmenle evlenmeye karar verir. Bunu duyan arkadaşı sorar "Niye öğretmen de diğerleri
değil?" diye.
Temel de döner:"Ula der, bilmez misin doktorlar "Bugün git yarın gel"
der. Santral görevlisi de "Şu an meşgul, daha sonra tekrar deneyin" der.
Ama öğretmen ne der? Haydi bir daha tekrarlayalım..."
****
Akil hastanesinde delinin biri başhekimden iki tane sişe ister.
Başhekim sişe yerine,deliye iki tokat atar.Deli kızgın bir şekilde odasına döner.
Ertesi gün deli başhekimin odasına gider. Girer girmez başhekime iki tokat atar.
ne olduğundan habersiz başhekim;
"Deliye ne yaptığını zannediyorsun" diye çıkışır.
Delide "bir şey yaptığım yok efendim, dün verdiğiniz şişeleri getirdim" der.
****
Akil hastanesinden kaçan iki deli, karşıdan gelen bekçiyi görünce iri gövdeli bir çınarın
arkasına saklandılar. Bekçi, onların ayak seslerini isitmisti. Sordu:
- Kim o?
içlerinden biri kedi gibi miyavladı.
Bu başarili miyavlamadan sonra bekçi yürüyüp gidiyordu ki,delilerin ayakları altındaki
yapraklar hışırdadı.Bekçi geri dönüp yine seslendi:
- Kim var orada?
İkinci deli cevap verdi:
- Bir kedi daha.
****
Haydi,kalın sağlıcakla.
Her şey yüreğinize göre olsun..
Avni Gelendost
Yorum Yazın
Facebook Yorum