ZİHNİN SON DÖNEMİ: YIKICI KUŞKU VE GECE
Gece imtiyaz sahibidir. Onda tüm yanıtlanamamış kuşkular açığa çıkar ve aklanır. Gecenin kuşkudan örülmüş dokusu, kışkırtıcıdır. Aynı zamanda hazzı da barındıran bir hengâme, ilk ışıksızlıktan itibaren zihinleri kuşatır. Bu an, kuşkunun ortaya çıkış anıdır ve büyük şahlanışının ilk adımları başlar.
Kuşku yaratıcıdır ama gücünü yıkıcılığından alır. Yaratıcılıkla yıkıcılık arasında denge kuramamış bir zihin geceyi yaşar. O aşamada, zihnin nasıl bir yönde hareket edeceği, bütünüyle kuşkuların yoğunluğuna bağlıdır. Bazen, kuşkular sıklaşır, ortaya çıkış hızları ve keskinlikleri artar o zaman zihin kendinden yorulmaya başlar. Kendi sınırlarının dışında çıkışlar aramaya yönelir ama her şey geriye dönüşlüdür. Kuşku imparatorluğu tam da zihnin merkezinde kurulmuştur, tüm sınırlar belirlenmiş ve korunmaktadır. Kuşkunun büyük şahlanışı budur ve en büyük himayeyi geceden görür.
Bu sürecin zihni yavaş yavaş yok etmesi, aynı zamanda merkezkaç etkisi yaratır; zihin korunaklı alanını belirginleştirmek ve sağlamlaştırmak için haz mekanizmasını devreye alır. Kuşkunun yaratıcı özelliği bu noktada şekillenir. Yok etmeye koşullanmış kuşku, aynı zamanda var olmanın koşullarını da sunar.
Kuşkular geri çekilmeye başlar. Zihin bir kez daha geçici olarak kurulan kuşku imparatorluğunun çöküşüne neden olur ve gece dağılır. Zihnin eğilimi, yeniden algı düzlemine çekilir. Varoluşunu sürdürebilmesinin tek koşulu da budur.
Kimi zamansa gece kalıcılaşır. Zihin bütünüyle kuşkudan oluşur. Artık her şey yıkıcıdır. Yaratıcılık da yıkıcılığın daha da köklü ve şiddetli olması dışında bir şeye hizmet etmez. Zihin son dönemini acı içinde tamamlar.
Yorum Yazın
Facebook Yorum